• 52
    babam zamanında çok kızardı gürültü olduğundan, yıllar sonra bir telefon konuşmamızda itiraf etti bunu,
    "koridorda top oynarken çıkardığın gürültüyü bile özledim"...

    hayatımızın içindedir futbol.

    mahallede top çevirirken, kaldırımdan bizi izleyenmahallenin kızlarına artistlik yapmaktır.
    o kızların umurunda değildir bilek hareketleri,
    ama sen kendini o an için ronaldinho zannedersin.

    özgüven aşılar attığın gol,
    yaptığın orta...

    evde de öyledir...

    koridor duvarında seken plastik top,
    yatılı okul ranzaları arasındaki gazeteden yapılan yuvarlak,
    halı sahada oynadığın meşin yuvarlak,
    janti topçuları izlerken kalbini durduran o siyah beyaz nesne işte,
    çocukluk anıların...

    o kadar hayatımızda ki bu oyun,
    o kadar önemli ki,

    adama kazık kadar olduğunda bile hatırlatır,
    10 yaşında, salonda oynadığı top yüzünden annesinin değerli vazosunu kırdığını,
    kırılan vazo ile annesini ağlattığını...

    takım sevgisi de böyledir.
    anne sevgisi gibidir,
    karşılıksız...

    ne göz yaşını topa tercih edersin,
    ne de tam tersini...

    zamanında evde top oynamış binlerce, milyonlarca adam bu gece yine ekran karşısında olacak,
    evde koştururken "hagi, hagi, hagi" diye bağıran o nesil, bu gece çıkacağınız maçta yine sizlerin yanında olacak,
    25 ekim 2015 fenerbahçe galatasaray derbisi, dilerim ki uzun yıllar sonra karşı kıyıda alınan bir maç galibiyeti olacak,

    sahasında kupa kaldırdığımın çocuklarının evinde top oynamaya gideceğiz...

    tutar mı bilmem,
    totemim olsun.

    galip gelirseniz,
    eşşek kadar herif, çıkacağım koridora,
    bağıra çağıra top oynayacağım gece gece evin içinde.

    galip gelemezseniz eğer,
    totem yapacak daha çoook vazomuz var, kırılacak...

    s*ki sağolsun hepinizin...
  • 57
    cam masayı kenara çekerek yapılanı "saha ve zemin şartları futbol oynamaya müsait" mesajı taşır. hele bir de iki tane tekli koltuk kalorifer dibindeyse direk görevi görür ki tadından yenmez.(u: oradaki perdeler de file görevi görür ki isabet ettirip tül perdeyi havalandırırsan taşakların serinlerdi) elektrik bandı yardımıyla kat kat katlanmış olan a4 kağıtlar bu işin resmi topudur. öncesinde şampiyonlar ligi marşı dinlemek ise farzdır. marştan önce de "kardeş, kuzen, arkadaş "* "hadi penaltı çekişcez geç kaleye" denerek ikna edilir ve ekşın başlar. ta ki bir urs meier formunda olan anne eve gelene kadar veya olaya uyanana kadar ekşın devam eder.

    sonrası ya terlik yada sokak yasağıdır ki onu da bi şekilde delmenin yolları vardır.*
  • 58
    çocukken(u: tamam lan bazen hala yapıyoruz :() futbolunu da basketbolunu da yaptığım aktivite.

    futbol konusunda pek değil de basketbol konusunda epey faydalı olmuştu bana ama. şimdi efendim bende bunu tetikleyen elbette efes pilsen ve avrupa maçlarıydı o dönemler. takdir edersiniz ki bizim basketbol şubesi o dönemler pek aktif değildi :( neyse, kışın efes bir giriyordu avrupa sahnesine, bologna'sından girip olympiakos'undan çıkıyordu. tau ceramica'dan girip asvel'den çıkıyordu. işte o zamanlardan başladım ben bilekten atma çalışmalarına. önce lego'nun büyük parçalarını kovaya sokmaya falan çalışıyordum ama sonra duvara yapıştırılan portatif pota ve plastik topu gördüm oyuncakçıda. annemi zorla ikna edip aldırdım salya sümük. neden bu kadar zor oldu derseniz? toz, kir, pas derim. :( annem zinhar basketbola veya bilimum sporlara karşı değildi ama evde toz kalkmasıma , vitrin camının inmesine, duvar sıvasının dökülmesine karşıydı :(

    sonra babam baktı evde cıngar çıkacak gitti bana voit basket topu aldı. voit o zaman çok değerliydi amk. futboldaki mikasa gibi. neyse ben bulduğum potaya salladım ha salladım o topu. hatta beden derslerinde basketbol oynayacak gruba falan ayrılmaya başladım ki futbolcu tayfa hakkımda "huyumun suyumun" değiştiği hakkında tevatür bile çıkardı... onların ben amk :( neyse, bi ara arvydas macijauskas gibi şut atmaya başladı... tamam lan tamam. macijauskas gibi olmasa da bekir yarangüme kadar şut atıyordum yani. evde basket oynama olayı, keskin şutörlüğe kadar geldi.

    lise zamanı ankara'ya dönünce dedim bir seçmeye falan gireyim. taşra teşkilatında bunların değeri yok. derken türk telekom seçmelerinde denedim kendimi. sadece atıyorum ama başka bi halt ettiğim yok. penetre menetre hak getire. jason kapono gibi takılıyoruz amk. hoca seçti ama yine de. sonradan öğrendim ki şut atmak olayın son raddesiymiş. işin bambaşka boyutları varmış. o tt dönemi hem oyunu öğretti bana hem de okul takımına falan girdik o dönem işte. ama tabi 15 yaşından sonra bazı şeyleri kavramaya çalışınca profesyonel dünya kapıları da açılamadı :( hobi olarak yapıyoruz hala :)

    ha ne diyorduk?

    evde top oynamak iyidir abi. hele bir çocuk için muazzam aktivitedir. bırakın toz kalksın, sıva dökülsün. nedir yani?*
  • 59
    eşşşek kadar iki adam olarak biraderimle iftar sonraları salonda japon kale oynamak suretiyle gerçekleştirdiğimiz eylem. kurallar çok basit, topa bir kez dokunma hakkımız var, 5 devre 10'da biter; beşlik 5 sayılır, kafa golü maçı bitirir (bu madde imkansız gibi bir şey).

    şimdiki eve 99 depreminden sonra taşındık. şimdi hâlâ var mı bilmiyorum ama o zamanlar salonlar misafir odasıydı ve salonda büyük camlı vitrin bulunurdu. orada da hiç kullanılmayan enteresan bardak ve tabaklar olurdu. ilkin çoraplardan top yapıp oynuyorduk. nasıl olduysa o çoraptan topla vitrin camını tuzla buz etmiştik. sonra kırılan vazolar bir yana duvarda asılı çerçeveli fotoğrafların camları, vitrindeki garip bardaklar da eksilmeye başlayınca ev büyüklerinin gazabına uğradık.

    sonra içi pamuklu dışı altıgen dikişli küçük topları keşfettik. onunla bir şey kırmak mümkün değildi ama çok çabuk parçalanıyordu. üzerinize afiyet insan gibi abanmıyorduk topa. 2000 yılından bu yana çok şey değişti ama salonda top oynarken aldığım keyif hiç değişmedi.
  • 61
    bu siralar oğlumla zaman zaman yaptığımız aktivite. apartman hayatı bu durumu çok kısıtlıyor malum.
    ben kendi çocukluğumu müstakil bir evde geçirdim ve büyük bir salonumuz vardı. futbolu çok seven bir çocuk olarak özellikle kış aylarında annemizin türlü terlik saldırılarına ve bagirmalarina rağmen yılmaz ve zaman zaman eve kuzenlerimi de alarak bir şekilde ortalığı elli altıya verdigimiz aktivite. avizeler, vitrinler, kapılar, camlar hepsini kirmisligimiz vardır. tek başıma kaldığım zamanlarda ise ya saydırma rekoru dener ya da elimle duvara topu sertçe vurup kaleci olur, çeşitli planjonlar denerdim. tabi benim çocukluğum döneminde kalede hayrettin var. bu yüzden bende hayrettin olurdum dolayısıyla uçuşlar/kurtarışlar pek başarılı olmuyordu. bazen sert düşüşler yasar canımı da yakardim.

    evde top oynama işinin birde balonla olan kısmı var ki o da bayağı eğlencelidir. daha sakin, zarar vermeden, gürültüsüz olur. aile sana karışmaz, memnun bile olur. balonu alırsın ayağına başlarsın saydirmaya. kafana alırsın, ayağına, dizine, omzuna bir bakmışsın ooo zaman akmış gitmiş. bazen de çift kale maç yaptirirsin bir fenerbahçe akın eder golü kaçırır, bir sen akın eder golü tanju ile atarsın ve hiç kaybetmezsin.

    zamane çocuklarının oyun bilgisayarları , playstationlari falan var, pek bunlara ihtiyaç duymuyor. sokağa bile zor çıkartıyoruz. teknoloji çok gelişti , oyun ve oyuncak kültürleri de değişti ama biz daha sansliydik elbette. bir kere çok acayip her oyunun sezonu vardı. bir dönem gazoz kapağı toplarsın o gider misket gelir oda gider futbolcu kartları gelir, o gider kibrit kağıtları toplarsın, akşamları herkes evine giderken vazgeçilmezdir akşam ebesi yaparsın. saklambaclar, dokuz taşlar, yakar toplar, mahalle maçları. hergune sığan yeni arkadaslar bulursun, geniş arsalarda kosturabilirsin vs. güzel günler. güzel zamanlar. yaslandik.

    bir ibrahim tenekeci mısrası der ki ;

    bir çocuk koşarak geçti yanimdan,
    baktım arkasından gidiyor ömrüm.
  • 62
    ankara'nın karında kışında bir çocuk için yapılabilecek en güzel olay. az vazo bu yolda yitirilmemiştir ama olsun. babam eve bilgisayarı almadan önce; rengi açık on bir tane misketi halının bir tarafına, koyu renkli olanları ise öteki tarafına koyarak misketlere bile evde futbol oynatmışlığım bile var. sonra teknoloji gelişti, biz de kendimizi eaaports'un büyülü dünyasına bıraktık. :)
App Store'dan indirin Google Play'den alın