• 259
    2000 yıllık bir medeniyet.
    yüzyıllarca ezildi, kendisinden çok daha küçük ezeli rakiplerine, aşağılandı hatta, ruslara da yenildi, japonlara da, tarihine ihanet gibiydi.
    sonra ikiye bölündü ülke 20. yüzyılın başında milliyetçiler ile kömünistler böldü ülkeyi ikiye, hem amerikalıların işine gelmekteydi, hem de rusların.
    araya dünya savaşları girdi, 1954'te iç savaş bitti, ülke ayağa kalkıyordu, 'china stands up' dediler kendileri için.

    1970'lere kadar bocalama dönemiydi, ezeli rakip hintlilere karşı alınan savaş galibiyeti haricinde kendi kendine yetme politikası benimsendi.
    akabinde deng xiaoping diye bir adam geldi başa mao'nun yerine, ilk sözü ''giderken arkamdan hiç birşey bırakmadı'' demesinlerdi. bir program başlattı, adına kısaca reform diyelim biz. 50 yıllık bir programdı bu, zamanında kendisine oraya ait görmeyenler tarafından hor görülen plan daha 30. yılında başarıya ulaşmaya başlayınca ise bir panik havası oluştu, 'çin geliyor'du..

    adına 'çin tehdidi' dediler, abd kongresinde ilk gündem maddesi oldu, bilimum 3. dünya ülkeleri uyarıldı, avrupa onu kötü gösterirken, o en güzel 'öteki' olmayı başarabildi, üstelik bir de cevabı vardı; peaceful rise (barışçıl yükseliş).
    dünya tarihinde şimdiye kadar hegemon bir güce rakip olarak çıkan her yeni 'yükselen', düzeni savaşarak değişmişti, yakıp yıkarak. yunanlılar, romalılar, osmanlı, üzerinde güneş batmayan imparatorluk ingiltere, abd ve hep diğerleri. çin halk cumhuriyeti ise böyle olmayacaktı, yükselirken yıkmayacak kazandıracaktı 4 tarafa, win-win retoriği.

    bu sefer avrupa'nın 'en ötekisinden' bambaşka bir kırmızı çıkacak sahneye,
    ait olduğu yere, gerçek aktörlerin arasında, esas oyunun döndüğü yere.

    çok uzun zaman sonra, çok,
    yaşımızın, ömrümüzün yetmediği kadar çok.
    üstelik çin gibi barışçıl olmaya değil, düzeni değiştirmeye.

    evet kendi kazanırken basketbola da kazandırmaya,
    fakat sadece o kadar değil, gerekirse hedef koyduğu apolet için başkalarının yerini kaydıracak,
    ısıracak, yılmayacak, vazgeçmeyecek, g-8 parçası olduğunu herkesin kafasına sokacak.

    plan beklenenden erken çaldı kapıyı, biz ise hazırdık,
    bir derdimiz vardı, şimdi ise bir gecemiz var,
    biliyorum her birimiz şimdi pusuda,
    çekilmiş köşelerine, gergin, dudaklarını ısırarak,
    ama kitlenmiş, tek yürek.

    dörtnala gelip uzak asya'dan
    akdenize bir kisrak basi gibi uzanarak;
    allahım,
    galatasaray ulan .. !
  • 260
    bu sezon takımımız için adı 'zulümleague' olarak değiştirilmesi gereken organizasyon. malesef ki çok yakında ritimden kopacağız ve formalite maçları oynamaya başlayacağız. maçlardan önce çalan euroleague müziği 'devotion, devotion, i feel devotion' kısmını da abdi ipekçi'de 'the torture, the torture, i feel the torture' diye çaldırırız artık.
  • 262
    resmi olarak açıklandı. malesef artık türkiye şampiyonu dahi olsak içinde bulunamayacağımız lig. sadece fener ve efes olacakmış. daçka dahil yok. fiba kesinlikle bu işe el atmalı, bu tarz özel organizasyonlar rekabetten çok parayı ön planda tutuyor. bu organizasyon artık içine kapanık bir şekilde devam edecek.

    http://gamaspor.com/...atasaraya-kotu-haber
  • 266
    3 tane a lisanslı ispanya takımının katılmasına rağmen ispanya ligi şampiyonuna kontenjan verilen lig. zaten a lisansı olan bu 3 takım(barcelona, madrid, baskonia) genelde ilk üç sırayı alıyor o ligde. yani bu da demek oluyor ki ispanya ligini 4. bitiren takım katılabilecek bu lige. asıl saçmalık ise şuanda avrupa'nın tartışmasız en kaliteli ve en çekişmeli ligi türkiye ligi'nin şampiyonunun katılım hakkı kazanamayacak olması.
  • 269
    fiba'nın yasaklarla engelleyemeyeceği organizasyon.
    bunun yerine (en azından orta vadede) takımlara daha iyi gelir kapıları açması ve kendi organizasyonunu cazip hale getirmesi gerekiyor, aksi halde söver dururuz ama (şuan olduğu gibi) adamların umurunda olmaz.

    kişisel tahminim önümüzde ki beş sene kimse bunlara dokunamaz, bu süre zarfında fiba şampiyonlar ligini geliştirmez ve pazarlayamazsa daha kötüsü yerel liglerin hiç bir anlamı kalmayacak ve avrupa kulüpler basketbolu bir "şirketin" tekeline geçecek.
  • 270
    bu sene ispanya liginin şampiyonu muhtemelen real madrid olacak ve 1 kişilik yer olacak. onu da daçka'dan yana kullanacaktır euroleague.

    gelin ben size daha uç ama komik bir örnek vereyim. gelin ispanya ligi şampiyonu a lisansı olmayan biri olsun ve biz veya daçka da euroleague'i bu sene kazansın. önümüzdeki sene euroleague şampiyonu euroleague'e katılamıyor. ahajfkakdlfs.

    yaşanmış örneği ise geçen sene kuban eurolegue'de final four yaptı. hatta üçüncü oldu. bu sene katılmaya hak kazanamadı. böyle sikko böyle saçmalıklar silsilesi bir organizasyon.
  • 271
    istedikleri kadar kapalı yapmaya çalışsınlar bu iş o kadar kolay değil. burası nba değil. avrupanın başarılı takımlarını a lisansı yok diye almayacaksın sonra buna avrupa ligi diyeceksin,yemezler. kaldı ki ligimizin şampiyonunu almamak tam bir fiyasko. thy ve diğer türk sponsorlar çekilir de fiba ya sponsor olurlarsa, fıba da gelirleri yükseltirse o zaman görürüm ben jordiyi. euroleague yetkililerinin bu kadar kolay karar vermesinin tek nedeni rakiplerinin olmaması. fiba ne yapıp edip gelirleri yükseltmesi ve pazarlamasını yapması lazım. avrupanın en önemli basketbol organizasyonu euroleague yerine artık başka birşey olması lazım. o zaman euroleague "şirketinin" çırpınışlarını izleyeceğiz. bir de fiba euroleagueden birkaç takımı kendi organizasyonuna transfer ederse...
  • 272
    bu devran böyle dönmez sözleri dönüyor ama aksine euroleague yönetiminin yeni sistemden çok memnun olduğu biliniyor. lig tv'de euroleague'de bu hafta programı'nda bahsedilmişti bu konudan. adamlar zaten galatasaray, partizan, valencia gibi takımları istemiyorlar euroleague'de. sistemin kapalı olmasını istiyorlar. basketbola yatırım yapan takımlarda sürekliliği sağlamak amaçaları. bizim gibi bir sene 3 bir sene 10 milyon bütçe ile oynayan takımı niye alsınlar zaten? bu sistemde olimpiakos, panathinaikos, fenerbahçe, real madrid, barcelona ve cska moskova arasında şampiyonluklar el değişecektir bu da sıfır rekabet demek.

    bu devran dönerse nasıl döner? iki seçenek var. 1.si "money money money, must be funny" . fiba şampiyonlar ligi gelirlerini artırır ve takımlara ona göre para yatırmaya başlarsa, yani demek istediğim euroleague şampiyonu ile fiba şampiyonlar ligi şampiyonu arasında birbirine yakın bir gelir olursa euroleague takımları noluyoruz der. hele ki fiba bir çılgınlık yapıp euroleague şampiyonundan daha fazla gelir getiren bir organizasyon kurarsa zaten paranın kokusunu alan euroleague takımları fiba'nın kapısında yatmaya başlayacaktır.

    ikinci seçenek ise bana kalırsa ambargo. şöyle ki aslında euroleague'de oynamayı hak eden ama sistem nedeniyle oynayamayan ne kadar takım varsa bunların hepsi eurocup oynamayı reddedecekler. kuban, galatasaray, unicaja malaga, khimki moscow gibi takımlardan bahsediyorum. yani eurocup'ın iyice çöp bir lig haline gelmesi, fiba şampiyonlar ligi'nin de bir miktar da olsa kalitesinin yükselmesi. bu da uleb'i bir nebze de olsa rahatsız edecektir.

    şu anda galatasaray için umut olabilecek tek olay fiba'nın iyi kötü bir hamle yapmış olması. karşılığında neler olup neler bitecek izleyip göreceğiz.
  • 273
    dışarıdan katılmanın artık imkansız olduğu lig. bir nevi politbüro olmayı seçtiler. aslına bakarsak, 2000'li yılların ortalarındaki kalitesinden eser yok. jasikevicius, andersen, scola, vujcic, macijauskas, siskauskas, splitter, marcus brown, papaloukas, diamantidis, anthony parker'lı günlerden çok uzak. en iyi oyuncuları geçtim, biraz sivrilen papanikolau gibi adamları bile nba kapıyor. bu nedenle daha da kalite kaybı olmaması için alt bütçeli takımları devre dışı bırakmış olabilirler.

    yapı olarak örnek aldıkları nba ile aradaki maddi uçurumu söylemek bile abes. euroleague'nin sonunu da bu durum getirebilir. fiba eğer maddi yönden euroleague'e biraz olsun rakip olabilirse ve şimdilik en mantıklı saldırı seçeneği olan eurocup'a darbe vurabilirse, euroleague'in kabuğunda ilk deliği açar.
  • 275
    değişen formatı ile birlikte 2016-2017 sezonu büyük bir rekabete sahne olmaktadır.

    16. hafta itibariyle puan durumu ve takımların gücünü göz önünde bulundurur isek cska, real, oly, fenerbahçe, pana ve baskonia arasında ilk 4 mücadelesi olacak gözüküyor. burada favori olan takımlar cska, real, oly ve fenerbahçe. baskonia fikstür olarak bundan sonraki iki maçta daçka ve oly deplasmanlarına çıkacak. bu iki deplasman da kayıp ile sonuçlanabilir. ilk 4 koltuk için rekabet edeceği fenerbahçe ile de deplasmanda oynayacaklar. fenerbahçe ise ilk 4 için rekabet edeceği bu takımlara karşı real madrid hariç kalan 4 takımla kendi sahasında oynama avantajına sahip. son haftalarda sakatlıklarla düşüşe geçen cska'nın yine de sezon sonunda liderlik ipini göğüsleyeceğini düşünüyorum. llul'un geri dönüşü ile real madrid de kayıplarını azaltacaktır. ilk 4 cska, real, fenerbahçe ve oly şeklinde olacak gibi duruyor. baskonia 5 ve pana 6. sırayı paylaşabilir.

    düğüm son kalan 2 koltukta çözülecek gözüküyor. burada 4 aday var. puan durumuna göre efes, daçka, barça, kızılyıldız ve brose bu koltuğa adaylar. koç değişikliği ile birlikte maccabi'nin yukarıya doğru hamle yapabileceğini düşünmüyorum. zalgiris, unics, milano ve galatasaray için de aynı durum geçerli. son 2 koltuğa aday 5 takım arasında daçka ve kızılyıldız ipi göğüsler diye düşünüyorum. 3. adayım ise brose basket. bakalım hikaye nasıl sonlanacak?
App Store'dan indirin Google Play'den alın