• 125
    insan ne ile yaşar sorusunun cevabıydı benim için basketbol.

    dur, oraya gelmeden önce birkaç nüans vardı. onlardan söz etmek lazım gelir.

    yedinci sınıfta tanışacaktım ilk kız arkadaşımla. belki erken, belki geç bilemiyorum. o zamanlar futbol sokağa hakim spordu ve tabii ki okul bahçesine. galatasaraylılar'a fenerbahçeliler ne maçlar yapardık. neyse, o farklı bir hikaye. ilgimi çeken iki şeyden bir tanesiydi aynı zamanda futbol, diğeriyse tabii ki kızlar. dersler mi? -ne alaka.

    kızlar genel olarak bir yuvarlak oluşturup voleybol oynarlardı. güzel de oynarlardı açıkçası. bir gün okul bahçesinde top oynarken, topumuz yuvarlağın içine kaçtı. durur muyum atıldım. bizim topa vurdum. baktım kızların topu dışarı kaçıyor, bir manşetle karşılayıverdim. sonra birden yuvarlağın bir parçası olarak buldum kendimi. bizimkiler çok seslendi ama duyan kim! hep bir kıza atıyordum ama topu, onun da hep bana atması ümidiyle. belki sürekli bana atmadı o topu ama ardından 1 yıl çıktık onunla. ve ben o 1 yıl boyunca okul voleybol takımında oynuyor olarak buluyordum kendimi. nasip.

    ilkokulun son yılı, ertesi yıl. ilk sevgilimden ayrılıyordum, kafam 2 numara. voleybol takımında olmanın artısıyla voleybol toplarına erişim imkanım vardı. dersimiz boştu ve bizi bekleyen bir spor salonu vardı. ve fakat alt sınıfların da beden eğitimi dersi, takmadık. başladık maça. voleybol filesinin hâlâ yerinde olması bizi biraz zorluyordu ama bu bizi pek durduramadı. alt sınıftakiler bizi izliyordu. top bizim kaleciye gelmişti ve ben elim havada sağ taraftan koşturuyordum; "bana at" diyordum. kaleci anlamış olacak ki önüme doğru attı, sağolsun. hızlandım. yüzümü dönmemle havaya kalkmam bir oldu. kafam fileye geçmiş, o hızla ayaklarım ön tarafa doğru havalanmıştı. tüm bedenimle havadaydım, fazla uzun sürmedi. yere düştüm. zar zor nefes alabiliyordum. bizimkiler gülüşüyordu. aslında biraz da numara da yapıyor olabilirim. işin ucunda çok pis şamataya konu olmak vardı çünkü. bir kız geldi baş ucuma, ne kadar da güzeldi o pembe eşofmanla... voleybol takımından atılıyordum ve ikinci kız arkadaşımla tanışıyordum orda.

    sekizinci sınıf basketbol ve futbol arasında debelenerek geçti. okul kızlar basketbol takımına karşı yaptığımız bir maçtan sonra arttı heyecanım basketbola. ama oradan bir sevgili çıkartamadım. *

    lise hayatım okul basketbol takımında geçti. ama okuldan hiç sevgilim olmadı. ya ben kördüm ya bu sporda bir şey vardı. çok sevgilim oldu belki ama hiç basketbol ile alakası olmadı, olamadı.

    üniversite hayatımda tenis ile tanıştım, malumunuz. *

    bir ara hentbol takımına da girdim ama o çok çok farklı bir hikaye. o hikayenin içinde de bir kız hikayesi yatar fakat. anlatırız onu da.

    bu kadar yaşanmışlığın arasına bir basketbol/kız ilişkisi koyamadım. eğer bir maç esnasında kızın tekiyle bakışmamızı saymazsak. gerçi orda da maça odaklanamayı tercih etmiştim. etmeyedebilirmişim, şimdi düşünüyorumda. zaten o maçı farklı kazanmıştık. sporu çok farklı amaçlar için kullanan ben için; temiz kaldı basketbol anlayacağınız.

    yoksa şairin dediği gibi "basketbol da dünyadaki diğer her şey gibi seks içindir." miydi?

    henüz değil.

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın