606
dünya'nın en büyük, küçük takımı;
,bundesliga; verder bremen, son 10 sezon içinde 1 şampiyonluk, 2 ikincilik, 3 defa 3. olup, 5 defa tabelaya girememiş.
la liga; valencia, 1 defa şampiyonluk yaşayıp, 5 sezon ilk 5 takım içersine girme başarısını gösterememiş.
premier lig; arsenal, 10 sezonda 1 şampiyonluğu, 2 ikinciliği, 3 üçüncülüğü mevcut. 4 sezon esamisi bile okunmamış.
seri a; juventus, hakkını teslim edelim 3 şampiyonluğu var, 1 defa 2, 1 defa da 3. olmuş. gerçi asansörlük yapıp inip çıkmışlığını saymaz isek, 4 sezon da üst sıralarda görünmemeyi tercih etmiş.
fransa; bordo, büyük lig saydığımız fransa ligi lion'u saymaz isek tam bir langırt ligi olmuş son 10 sezonda. aşağı yukarı her takım tabela yüzü görmüş. çok uğraştırdı ama bordo'nun 1 şampiyonluğunu, 2. ikinciliğini 1 üçüncülüğünü tespit edip 6 sezon da sürüm sürüm süründüğünü ortaya çıkardım.
türkiye spor toto; son 15 sezonu dikkate aldık. tüm sezonları da saysak sonuç değişmiyor. beşiktaş, 2 sezon ipi göğüslemiş, 2 defa 2. olarak büyüklerden birini bertaraf edebilmiş, 5 sezon da olması gereken yeri muhafaza ederek 3.olmuş. konumuz başka ama merak edenler için ayrıntılı bir istatistik veriyor , galatasaray'ın 7 fenerbahçe'nin 5 sezon şampiyon olduğu, maç bazında bakarsak oynadığı maçlarda aldığı puanlar açısından fenerbahçe'nin 2.010 puan ortalamasına karşın, galatasaray'ın 2.09 puan alarak, şampiyon olamazsam yakarım kendimi dediğini anlıyoruz. üçüncü takımımız başiktaş'ın ise 1.92 puanlık maç ortalamasını tutturarak haklı bir unvan aldığını görüyoruz.
bu kadar kafa ütüleyip hipotezlerimizi ortaya koyduktan sonra, teoremimizi rahatlıkla ortaya atıyoruz. avrupa'nın, dolayısıyla dünya'nın en büyük liglerinin en büyük takımlarının cürmünün ne olduğuna baktığımızda, beşiktaş'ın dünyanın en büyük, küçük takımı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
türkiye ligi, biz ne kadar küçümsersek de, avrupa'nın baba liglerinden biridir. en kral futbolcular gelip gitmiş, en mamur hocaların arkalarına teneke bağlanmıştır. avrupa'nın her deliğinde taraftarı olan bir ligdir. herhangi bir stadında bir maçta mutlaka seyreden türk vardır, hatta oynuyordur bile. yani hatırı sayılı ligimizin avrupa sahalarında hatırı sayılı takımlarla oynaması, futbolu yönetenlerin tercih nedenidir. bunca yıllık, mücadeleler sonucunda şampiyonlar lig oynamaya ilk 2 takımımız hak kazanmıştır. 3 takımımızın da uefa ligi oynadığını düşünürsek her sezon 5 takımımıza ekmek çıkmaktadır, kurtlar sofrasında. ilk 2 takım, büyük ihtimal belirlenmiş durumda. 15 sezonda 2 defa şampiyonluk alabilen 3. takımımız, diğer büyük liglerin 3. takımlarına uzak ara fark basmış durumdadır. en kötü ihtimalle 5. olabildiğinden her sene uefa kupası alma gibi bir ihtimali vardır. ulus kontenjanından beşiktaş, mutlaka her sezon avrupa maçı oynayabilmektedir. bu sezon başına gelen futbol dışı hadiseyi ihmal edilebilir buluyoruz elbette. en çok şampiyon olan galatasaray, bile tabelaya giremeyip, avrupa maçı oynayamamış, fakat beşiktaş mutlaka her sezon standardını koruyarak tabelaya girerek edirne'den dışarı çıkmayı başarmıştır.
işte konumuza mahzar olan durum da bu yüzdendir. diğer liglerin küçük, büyük takımlarının tarihlerinde avrupa şampiyonluğu var iken, bizim ligimizin küçük, büyük takımı her sezon gidip, sıra takımlarına çarpılıp gelmekte zar zor kazanılmış ülke puanına katkıda bulunamamaktadır. velhasıl kelam hiç gitmemesi, ülkemiz futbolu açısından daha evladır. futbol takımı olarak garanti katılacağı, hiç bir getirisi olmayan turnuvaya, eski başkanlarının suçu yüzünden gitmemek beşiktaş taraftarı olsam beni memnun eder. bir galatasaraylı olarak da ziyadesiyle olumludur benim için. yerine gidecek belediyespor, veya eskişehirspor muhtemelen ikinci ön eleme maçlarını bile oynayamayacaklar ama onlar büyük takım olmadığından ne bir boz baykuş'un, ne de bir es es'in beklentisi vardır. beşiktaş büyük takım sayıldığından oynadığı maç önemlidir, elenip gittiğinde kendi takımının taraftarına yarattığı travma, sonraki maçlarda lokal lige yansıdığından bize sirayet etmektedir.
futbolumuzun daha bir huzurlu, daha bir seyredilir olması için iki yol vardır beşiktaş için. ve bu yol bu sene kendiliğinden açılmıştır. çarşı'nın yapamadığını, platini yapmış, beşiktaş'ı turnuvalardan atmıştır. 1 yolları, baba hakkı'ların, baba recep'lerin devrine geri dönmektir.hadi o kadar geriye gidemezler ise, süleyman seba halen hayattadır, beşiktaş tarihinin arka odasına gidebilirler. her şeye sıfırdan başlayabilir, takımı parazitlerden temizleyebilirler. 40 sene önce 3 büyükler diye adlandırılan kategoriye yeniden dahil olabilirler. bu uzun yollarda şampiyonluklar hiç gelmeyebilir, önemli değil diyerek bağırsaklarını temizleyebilirler. ya da çok kolay olan 2. yola sapabilirler şu an içinde bulundukları kavşaktan. ülkedeki küçük takımların en büyüğü, en iddialısı olarak böyle gelmiş böyle gidere biat ederek, 7.5 sezonda 1 gelecek şampiyonlukları bekleyerek ömür tüketirler.
dost acı söz söylermiş, at sizin, avrat sizin, silah sizin, şan sizin. bizimkisi namus belasına beyhude bir savaş.
,bundesliga; verder bremen, son 10 sezon içinde 1 şampiyonluk, 2 ikincilik, 3 defa 3. olup, 5 defa tabelaya girememiş.
la liga; valencia, 1 defa şampiyonluk yaşayıp, 5 sezon ilk 5 takım içersine girme başarısını gösterememiş.
premier lig; arsenal, 10 sezonda 1 şampiyonluğu, 2 ikinciliği, 3 üçüncülüğü mevcut. 4 sezon esamisi bile okunmamış.
seri a; juventus, hakkını teslim edelim 3 şampiyonluğu var, 1 defa 2, 1 defa da 3. olmuş. gerçi asansörlük yapıp inip çıkmışlığını saymaz isek, 4 sezon da üst sıralarda görünmemeyi tercih etmiş.
fransa; bordo, büyük lig saydığımız fransa ligi lion'u saymaz isek tam bir langırt ligi olmuş son 10 sezonda. aşağı yukarı her takım tabela yüzü görmüş. çok uğraştırdı ama bordo'nun 1 şampiyonluğunu, 2. ikinciliğini 1 üçüncülüğünü tespit edip 6 sezon da sürüm sürüm süründüğünü ortaya çıkardım.
türkiye spor toto; son 15 sezonu dikkate aldık. tüm sezonları da saysak sonuç değişmiyor. beşiktaş, 2 sezon ipi göğüslemiş, 2 defa 2. olarak büyüklerden birini bertaraf edebilmiş, 5 sezon da olması gereken yeri muhafaza ederek 3.olmuş. konumuz başka ama merak edenler için ayrıntılı bir istatistik veriyor , galatasaray'ın 7 fenerbahçe'nin 5 sezon şampiyon olduğu, maç bazında bakarsak oynadığı maçlarda aldığı puanlar açısından fenerbahçe'nin 2.010 puan ortalamasına karşın, galatasaray'ın 2.09 puan alarak, şampiyon olamazsam yakarım kendimi dediğini anlıyoruz. üçüncü takımımız başiktaş'ın ise 1.92 puanlık maç ortalamasını tutturarak haklı bir unvan aldığını görüyoruz.
bu kadar kafa ütüleyip hipotezlerimizi ortaya koyduktan sonra, teoremimizi rahatlıkla ortaya atıyoruz. avrupa'nın, dolayısıyla dünya'nın en büyük liglerinin en büyük takımlarının cürmünün ne olduğuna baktığımızda, beşiktaş'ın dünyanın en büyük, küçük takımı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
türkiye ligi, biz ne kadar küçümsersek de, avrupa'nın baba liglerinden biridir. en kral futbolcular gelip gitmiş, en mamur hocaların arkalarına teneke bağlanmıştır. avrupa'nın her deliğinde taraftarı olan bir ligdir. herhangi bir stadında bir maçta mutlaka seyreden türk vardır, hatta oynuyordur bile. yani hatırı sayılı ligimizin avrupa sahalarında hatırı sayılı takımlarla oynaması, futbolu yönetenlerin tercih nedenidir. bunca yıllık, mücadeleler sonucunda şampiyonlar lig oynamaya ilk 2 takımımız hak kazanmıştır. 3 takımımızın da uefa ligi oynadığını düşünürsek her sezon 5 takımımıza ekmek çıkmaktadır, kurtlar sofrasında. ilk 2 takım, büyük ihtimal belirlenmiş durumda. 15 sezonda 2 defa şampiyonluk alabilen 3. takımımız, diğer büyük liglerin 3. takımlarına uzak ara fark basmış durumdadır. en kötü ihtimalle 5. olabildiğinden her sene uefa kupası alma gibi bir ihtimali vardır. ulus kontenjanından beşiktaş, mutlaka her sezon avrupa maçı oynayabilmektedir. bu sezon başına gelen futbol dışı hadiseyi ihmal edilebilir buluyoruz elbette. en çok şampiyon olan galatasaray, bile tabelaya giremeyip, avrupa maçı oynayamamış, fakat beşiktaş mutlaka her sezon standardını koruyarak tabelaya girerek edirne'den dışarı çıkmayı başarmıştır.
işte konumuza mahzar olan durum da bu yüzdendir. diğer liglerin küçük, büyük takımlarının tarihlerinde avrupa şampiyonluğu var iken, bizim ligimizin küçük, büyük takımı her sezon gidip, sıra takımlarına çarpılıp gelmekte zar zor kazanılmış ülke puanına katkıda bulunamamaktadır. velhasıl kelam hiç gitmemesi, ülkemiz futbolu açısından daha evladır. futbol takımı olarak garanti katılacağı, hiç bir getirisi olmayan turnuvaya, eski başkanlarının suçu yüzünden gitmemek beşiktaş taraftarı olsam beni memnun eder. bir galatasaraylı olarak da ziyadesiyle olumludur benim için. yerine gidecek belediyespor, veya eskişehirspor muhtemelen ikinci ön eleme maçlarını bile oynayamayacaklar ama onlar büyük takım olmadığından ne bir boz baykuş'un, ne de bir es es'in beklentisi vardır. beşiktaş büyük takım sayıldığından oynadığı maç önemlidir, elenip gittiğinde kendi takımının taraftarına yarattığı travma, sonraki maçlarda lokal lige yansıdığından bize sirayet etmektedir.
futbolumuzun daha bir huzurlu, daha bir seyredilir olması için iki yol vardır beşiktaş için. ve bu yol bu sene kendiliğinden açılmıştır. çarşı'nın yapamadığını, platini yapmış, beşiktaş'ı turnuvalardan atmıştır. 1 yolları, baba hakkı'ların, baba recep'lerin devrine geri dönmektir.hadi o kadar geriye gidemezler ise, süleyman seba halen hayattadır, beşiktaş tarihinin arka odasına gidebilirler. her şeye sıfırdan başlayabilir, takımı parazitlerden temizleyebilirler. 40 sene önce 3 büyükler diye adlandırılan kategoriye yeniden dahil olabilirler. bu uzun yollarda şampiyonluklar hiç gelmeyebilir, önemli değil diyerek bağırsaklarını temizleyebilirler. ya da çok kolay olan 2. yola sapabilirler şu an içinde bulundukları kavşaktan. ülkedeki küçük takımların en büyüğü, en iddialısı olarak böyle gelmiş böyle gidere biat ederek, 7.5 sezonda 1 gelecek şampiyonlukları bekleyerek ömür tüketirler.
dost acı söz söylermiş, at sizin, avrat sizin, silah sizin, şan sizin. bizimkisi namus belasına beyhude bir savaş.