1063
hocam sendin işte... sevinmelerimizin, inanılmazların, başı dik yürüyüşün 2 senelik resmi sendin. yoktan var ettin, didindin her şeye göğüs gerdin bir kere bile "yeter!" demedin. karşı yaka dünya yıldızlarının peşindeyken sen bornova belediyeden josh shipp ile anlaştın. tutku açık dedin ermal kuqo dedin bunlar yeter dedin yetti de. sen bize final oynattın, 25 milyonluk takıma karşı 2 galibiyet alsak da yetmedi. yetemezdi de ama senin mücadelen yetti. sahanın ortasında shumpert ve shipp ile ağladığın o an merak etme bizler çoktan göz pınarı musluklarımızı açmıştık. sen cska moskova'ya akıllı ol mesajını verdiğinde benim evimde sağlam koltuk kalmadı, kolu morarmayan arkadaşım kalmadı. sen olympiakosu yenerken ben hastanedeki babamı 2 saatliğine unuttum, gordon gol gibi basket atarken haklı bir gurur vardı gözlerinde biliyorum ben, bu adamı ben getirdim diye. ben denizliden kalkıp 600 km yapıp montepaschi siena maçı için geldiğimde salona girdim ve ilk tezahürat sendin hocam ama bütün bunları yaşamamış gibi klüpten apar topar gönderilen bir teşekkür mesajı bile verilmemiş olsa da sineye çeken sendin hocam... sendin hocam basketbol topunun tshirtlere formalara odalara kalplere kazınmasına sebep sendin hocam... şimdi ben sana her maçta söylediğimiz tezahüratın sözleri biraz değiştiriyorum ve eğer sen de bir gün merak edip girersen göreceksin bunları biliyorum... "mahmudi,mahmudi oktay mahmudi,ne olur affet bizi oktay mahmudi!"