100
bundan 30-40 yıl sonra bir metin oktay, bir hakan şükür, ne bileyim bir cevad prekazi gibi adından bahsedileceğine; galatasaray tarihinin efsanelerinden biri olarak nesilden nesile anlatılacağına inandığım şirinlik abidesi. "dişi metin oktay" yakıştırmasını fazlasıyla haketmektedir. sahadaki duruşu, sevimli halleri, samimiyeti, yetenekleri, mücadelesi ve galatasaraylılığı ile taraftarın gönlünde taht kurmuştur. yürekten bağlı olduğu, çocukluğundan beri hayalini kurduğu takımın formasını giyerken bir yandan da önemli bir misyonu üstlenmektedir. metin oktay ile ilgili en tarafsız, en sade yorumlarda bile yer alan ifade "galatasaray taraftarını iki direk arasından çıkarması" hadisesidir. sanırım ışıl'ı gözümüzde diğerlerinden de öne çıkaran edindiği bu misyon. belki yayınlanan bir röportajında sarfettiği cümlelerle, belki izlenen bir maçtaki performansıyla, belki de dış görüntüsüyle; bir şekilde dikkat çekiyor, "taraftar"ın ilgisini bayan basketbol takımına çekiyor. en az onun kadar galatasaraylı, formasının hakkını veren birçok oyuncumuz var çeşitli branşlarımızda forma giyen; ama onun * edindiği bu misyonu yerine getiren birine yakın geçmişimizde pek rastlandığını sanmıyorum.