786
şimdi kendisine yönelik bazı taktiksel eleştirileri kabul etmiyorum.
birincisi kalıplı uzun meselesi. zaza sonrası hepimizin bu sevdadan vazgeçtiğini düşünmüştüm ama yanılmışım. istediği kadar kalıplı olsun, ayakları çabuk olmayıp, ikili oyunlarda çabuk devrilemiyorsa oyun direk sekteye uğruyor. hem kalıplı olup hem saydıklarımı yapan adamların maliyeti belli. belki andric istediğimiz sertlikte biri değil ama sisteme uygun. örneğin andric ile bonsu'yu yer değiştirsek andric o sistemde beşiktaş'ta 5 dakika süre alamazken, bonsu da beşiktaş'ta gösterdiği performansı galatasaray'da gösteremez.
bir diğeri, ben shipp sonrası dedovic'in performansını beğendim. sezon ortasında bir başka shipp bulmak zordu. shipp gibi takımları için kilit rol oynayan oyuncular genellikle sezon ortasında boş kalmazlar. mahmuti bence çok doğru şekilde hücumu çeşitlendirmek yoluna gitti ve sınırlı sayıdaki boştaki oyuncu havuzundan çıkan dedovic özellikle penetreleriyle takıma katkı sağladı, performans olarak sırıtmadı.
beşiktaş serisinde lakovic'te ısrar etmemesi de bence gayet doğruydu. göksenin'in baskılı savunmasına bile bana mısın demeyen arroyo lakovic yokmuş gibi davranıyordu. lakovic'ten savunma beklenmese bile hücumda da yoktu. bence eleştirilmesi gereken ender arslan'da ısrar etmesi olabilir. efes'teki son senelerindeki gibi kendi sahasından top getirip takımı sete yerleştirince bize ancak 7-8 saniye kalıyordu. savunmada da etkisizdi. tutku daha yerinde bir tercih olabilirdi. hele son maçta tutku hiç süre almadı. her ne kadar kendi çapına göre iyi bir seri çıkarmışsa da songaila'nın yerine transfer edilen savovic'ten doğru dürüst verim alamadık kaldığı süre içinde. bilmiyorum bütçe falan sıkıntı yarattı mı ancak savovic yerine oyunumuzu bir üst seviyeye çıkarabilen birini bulabilseydi daha rahat nefes alarak oynardık. ha bana kalsa lakovic'te de ısrar etmezdim ama takımda bu denli oynamak da sıkıntı yaratabileceği için bu konuda bir şey söyleyemiyorum. aslında mahmuti oyuna müdahale ediyor ama düzene çok müdahale eden bir koç değil. bu zamana kadar büyük bir başarı elde ettiğimiz düzen aksamasına rağmen değiştirmeye yanaşmadı. bu finale mal olmuş diye düşünülebilir ama aksi şekilde davransaydı da olumlu geri dönüşün bir garantisi yoktu. ha denememiş olması belki eleştirilebilir ama bence bu tercih hakkını ona tanınmamız lazımdı.
onun dışında hem takım hem mahmuti yorgun ve formsuz geldi buralara. ancak kolay yolu tercih etmedi mahmuti. bu kulübün vizyonuna yakışır şekilde hareket etti. basketbol gibi ekonomik geri dönüşü olmayan bir sporda maddi şartların sınırlarını zorlayarak yıldızları getirip günlük başarı da sağlayabilirdi ama yabancılar paralarını alamadığı için antremana çıkmayıp, basın bildirisi de okuyor olabilirdi. biz f.terim'in, orhun ene'nin cebinden para vererek yabancıları elde tuttuğu seneleri de hatırlarız. bornova'dan shipp'le, orta sınıf bir pivot olan andric'le, altyapıdan göksenin'le, 20 yaşındaki furkan'la, görev adamı diye transfer edilen gordon'la bir takımın temelini oluşturdu ve avrupada sesini gür şekilde duyurdu. basketbol nedir bilmeyen adamlardan galatasaray basketbol taraftarını yarattı. büyük oynadı.
birincisi kalıplı uzun meselesi. zaza sonrası hepimizin bu sevdadan vazgeçtiğini düşünmüştüm ama yanılmışım. istediği kadar kalıplı olsun, ayakları çabuk olmayıp, ikili oyunlarda çabuk devrilemiyorsa oyun direk sekteye uğruyor. hem kalıplı olup hem saydıklarımı yapan adamların maliyeti belli. belki andric istediğimiz sertlikte biri değil ama sisteme uygun. örneğin andric ile bonsu'yu yer değiştirsek andric o sistemde beşiktaş'ta 5 dakika süre alamazken, bonsu da beşiktaş'ta gösterdiği performansı galatasaray'da gösteremez.
bir diğeri, ben shipp sonrası dedovic'in performansını beğendim. sezon ortasında bir başka shipp bulmak zordu. shipp gibi takımları için kilit rol oynayan oyuncular genellikle sezon ortasında boş kalmazlar. mahmuti bence çok doğru şekilde hücumu çeşitlendirmek yoluna gitti ve sınırlı sayıdaki boştaki oyuncu havuzundan çıkan dedovic özellikle penetreleriyle takıma katkı sağladı, performans olarak sırıtmadı.
beşiktaş serisinde lakovic'te ısrar etmemesi de bence gayet doğruydu. göksenin'in baskılı savunmasına bile bana mısın demeyen arroyo lakovic yokmuş gibi davranıyordu. lakovic'ten savunma beklenmese bile hücumda da yoktu. bence eleştirilmesi gereken ender arslan'da ısrar etmesi olabilir. efes'teki son senelerindeki gibi kendi sahasından top getirip takımı sete yerleştirince bize ancak 7-8 saniye kalıyordu. savunmada da etkisizdi. tutku daha yerinde bir tercih olabilirdi. hele son maçta tutku hiç süre almadı. her ne kadar kendi çapına göre iyi bir seri çıkarmışsa da songaila'nın yerine transfer edilen savovic'ten doğru dürüst verim alamadık kaldığı süre içinde. bilmiyorum bütçe falan sıkıntı yarattı mı ancak savovic yerine oyunumuzu bir üst seviyeye çıkarabilen birini bulabilseydi daha rahat nefes alarak oynardık. ha bana kalsa lakovic'te de ısrar etmezdim ama takımda bu denli oynamak da sıkıntı yaratabileceği için bu konuda bir şey söyleyemiyorum. aslında mahmuti oyuna müdahale ediyor ama düzene çok müdahale eden bir koç değil. bu zamana kadar büyük bir başarı elde ettiğimiz düzen aksamasına rağmen değiştirmeye yanaşmadı. bu finale mal olmuş diye düşünülebilir ama aksi şekilde davransaydı da olumlu geri dönüşün bir garantisi yoktu. ha denememiş olması belki eleştirilebilir ama bence bu tercih hakkını ona tanınmamız lazımdı.
onun dışında hem takım hem mahmuti yorgun ve formsuz geldi buralara. ancak kolay yolu tercih etmedi mahmuti. bu kulübün vizyonuna yakışır şekilde hareket etti. basketbol gibi ekonomik geri dönüşü olmayan bir sporda maddi şartların sınırlarını zorlayarak yıldızları getirip günlük başarı da sağlayabilirdi ama yabancılar paralarını alamadığı için antremana çıkmayıp, basın bildirisi de okuyor olabilirdi. biz f.terim'in, orhun ene'nin cebinden para vererek yabancıları elde tuttuğu seneleri de hatırlarız. bornova'dan shipp'le, orta sınıf bir pivot olan andric'le, altyapıdan göksenin'le, 20 yaşındaki furkan'la, görev adamı diye transfer edilen gordon'la bir takımın temelini oluşturdu ve avrupada sesini gür şekilde duyurdu. basketbol nedir bilmeyen adamlardan galatasaray basketbol taraftarını yarattı. büyük oynadı.