• 205
    konuya giriş için apoel'in yaptığı işin büyüklüğünü belirtmek için bazı rakamlardan daha bahsetmek istiyorum. bir tarafta transfermarkt'a göre toplam değeri 13 m euro olan ve en değerli oyuncusunun değeri 1.4 m euro ile brezilyalı ailton* olan mütevazi bütçesiyle büyük işler başaran takım*. diğer tarafta ise toplam bütçesi 135 m euro ! ve en değerli oyuncusu 16.5 m euro ile lisandro lopez olan bir diğeri*. tuhaflık 7 mart 2012 apoel olympique lyon maçı ile başlıyor. aslında bu rakamlardan bahsetmemin nedeni en kral oyuncuya basarız parayı alırız mantığı ile işleyen türk mantığınının aslında ne kadar yanlış ve çıkılmaz bir yolda olduğunu göstermek. bu rakamların başarıyı getirmediği açık.

    (gbkz: peki başarıyı getiren şey ne?)

    futbol aslında çok karmaşık bir oyun değil. bu lafı pekiştirmek için 3-5 adamın özlü sözlerine gerek yok. futbol mantığını çözüp doğru işleri yaptığınız zaman başarı da arkasından gelir.

    (gbkz: peki bu doğrular ne?)

    eğer siz şeyh, amerikan veya rus patrona sahip olan bir kulüp değilseniz** başarının anahtarı özkaynakları en mükemmel şekilde işleyen takım olmaktan geçer. bunu yapmak öyle çok atla deve bir şey değil. şu an bu sistemle başarıya ulaşan bir sürü kulüp var. porto, benfica, dortmund, m'gladbach, ajax, apoel ve en mükemmel örneği de tabi ki barcelona. hatta mou'dan sonra real'i bile katmak gerekir. çünkü son lig maçında sonradan oyuna giren 3 oyuncunun yaş ortalaması 21!

    bu planlamayı yapmak çok uzun da sürmez kannımca. galatasaray 100 seneyi aşmış bir kulüp mesela. sağlam kökleri olan bir kulübüz. bu işleri yapacak adamlar türkiyede mutlaka bulunur. ama hiç yoksa altyapı da görevlendirilecek adamlar pro lisanslı antrenörlerden seçilmeli ve adam gibi ücretlerle çalıştırılmalı. hatta deneyimlerini pekiştirmek adına altyapı konusunda ün yapmış kulüplerde (gerekirse parasıyla) staj yaptırılıp işin özünü kavramaları sağlanmalı. bana göre bu planlama taş çatlasa 10 senede bize büyük başarılar getirecek ve kalıcı olacaktır. şimdi ''on sene çok fazla'' demeyin. her sene galatasaray'ı şampiyonlar liginde üst sıralarda görmek için bu kadar süre beklemeye hazır değil miyiz? ayrıca bugünlerde herkesin saygıyla ve hayranlıkla izlediği barcelona takımı 3-5 senede bu haline gelmedi. bizim gördüğümüz bu takım yıllarca oluşturulmaya çalışılan bir düzenin görünen kısmı.

    ayrıca bu yapıyı desteklecek bir öndere ihtiyaç var tabi. ama çok şanslıyız ki şu an galatasaray için belki de dünya üzerinde en çok iş yapabilecek o öndere sahibiz. *

    (gbkz: peki bu altyapıya nereden oyuncu bulacağız?)

    aslında bu soru işin en kolay yanı. avrupa'da bizden daha genç nüfusa sahip olan başka bir ülke var mıdır bilemiyorum. bu genç ve avrupaya göre fakir gençleri futbola adapte etmek oldukça kolay. dahası bu altyapıya bizim karakterimize, kültürümüze uygun ülkelerden de topçu getirilmeli. * tutupda 5 arjantinli 10 brezilyalı çocuğu getirmek aptalca. adamların herşeyi bizden farklı. e bu da başarısız olma ihtimalini yükseltecek. ama siz romanya, bulgaristan, polonya, azerbaycan, iran, çek cumhuriyeti vs. gibi ülkelerden topçu getirirseniz fazlaca uyum sorunu çekmezsiniz.

    sonuç: futbol; basit ve eğlenceli bir oyun. basitliğini anlamak ve adnan öztürk'ün de dediği gibi sadece yalı çocuklarının oyuncağı olmaktan çıkmalı!
App Store'dan indirin Google Play'den alın