1785
en mantıklı konuşanının beyin taşımadığına kalıbımı basarım.
bir tanesi ile 26 şubat 2012 galatasaray beşiktaş maçından sonra eve dönüş yolunda mecidiyeköy metrobüs durağında başlayan muhabbetim oldu. üzerimde atkı ve formadan dolayı maçtan geldiğimi anlayıp maçın kaç kaç bittiğini, golleri kimlerin attığını sordu. onun sorusuna cevap verir vermez gelen metrobüse attım kendimi, zaten kendisinin fenerbahçeli olduğunu da metrobüste devam eden muhabbetimizde anladım. o akşamki maç ile başlayan muhabbet, arda turan'a, türk futboluna ve şike soruşturmasına kadar derinleşti. adamın söyledikleri tam manasıyla akıl almaz ifadeler; en başta gönül verdiği takımı rezil rüsva eden (bkz: sikerim böyle fenerbahçe'yi) metris müdavimine halen ''başkan'' diye hitap edebiliyor (istisnasız her seferinde aziz başkan dedi). konu nereden geldiyse arda turan'a kadar vardı bir ara, taraftar, kulüp ve camia olarak çok ayıp etmişiz, kendisi arda turan ile karşılıklı oturup birçok kez konuşmuşluğa sahipmiş, arda çok efendi, karakterli bir çocukmuş ve atletico madrid'e gittikten sonra galatasaray'ın arkasından konuşması onu da üzüyormuş. kendisine bsg dememek için zor tuttum kendimi fakat konu ünal aysal'a gelince bir volkan gibi patladım adeta. bu beyin yoksunu abimize göre ünal aysal, galatasaray tarihinin en kötü ve başarısız başkanıymış; metris'teki başkanları mart sonunda serbest kaldıktan sonra ünal aysal'ın gerçek yüzü o zaman meydana çıkacakmış. bu söylemlerinin tüm sebebinin kuyruk acısı olduğu bilinciyle gerekli cevabı verdim ve metrobüsten indim. sinek küçüktür ama mide bulandırır misali akıl tutulması yaşayan bu abinin söyledikleri de ufak da olsa sinir bozukluğu yaratmıştı bünyemde.
her zaman söylüyorum, alemdeki en büyük trolldür fenerbahçe taraftarı. sahip oldukları mantığı açıklayacak başka ifade yok.
düzeltme: thisisthebesttillwedobetter'a teşekkürler.
bir tanesi ile 26 şubat 2012 galatasaray beşiktaş maçından sonra eve dönüş yolunda mecidiyeköy metrobüs durağında başlayan muhabbetim oldu. üzerimde atkı ve formadan dolayı maçtan geldiğimi anlayıp maçın kaç kaç bittiğini, golleri kimlerin attığını sordu. onun sorusuna cevap verir vermez gelen metrobüse attım kendimi, zaten kendisinin fenerbahçeli olduğunu da metrobüste devam eden muhabbetimizde anladım. o akşamki maç ile başlayan muhabbet, arda turan'a, türk futboluna ve şike soruşturmasına kadar derinleşti. adamın söyledikleri tam manasıyla akıl almaz ifadeler; en başta gönül verdiği takımı rezil rüsva eden (bkz: sikerim böyle fenerbahçe'yi) metris müdavimine halen ''başkan'' diye hitap edebiliyor (istisnasız her seferinde aziz başkan dedi). konu nereden geldiyse arda turan'a kadar vardı bir ara, taraftar, kulüp ve camia olarak çok ayıp etmişiz, kendisi arda turan ile karşılıklı oturup birçok kez konuşmuşluğa sahipmiş, arda çok efendi, karakterli bir çocukmuş ve atletico madrid'e gittikten sonra galatasaray'ın arkasından konuşması onu da üzüyormuş. kendisine bsg dememek için zor tuttum kendimi fakat konu ünal aysal'a gelince bir volkan gibi patladım adeta. bu beyin yoksunu abimize göre ünal aysal, galatasaray tarihinin en kötü ve başarısız başkanıymış; metris'teki başkanları mart sonunda serbest kaldıktan sonra ünal aysal'ın gerçek yüzü o zaman meydana çıkacakmış. bu söylemlerinin tüm sebebinin kuyruk acısı olduğu bilinciyle gerekli cevabı verdim ve metrobüsten indim. sinek küçüktür ama mide bulandırır misali akıl tutulması yaşayan bu abinin söyledikleri de ufak da olsa sinir bozukluğu yaratmıştı bünyemde.
her zaman söylüyorum, alemdeki en büyük trolldür fenerbahçe taraftarı. sahip oldukları mantığı açıklayacak başka ifade yok.
düzeltme: thisisthebesttillwedobetter'a teşekkürler.