• 120
    erasmus takımında kaleciyim, sırf sentetik sahaya falan uygun olsun diye eldiveninden ayakkabısına, çorabına kadar bi dünya para bayıldım. şansıma bi delikanlı bana kullanmadığı tozlukları falan vermişti evvelden.
    neyse giriş kısmını geçelim, bir kaleci olarak ben eldivenleri elime geçirince daha bir gaza gelmiş hissediyorum kendimi. sürekli müthiş kurtarışlar yapıp arkadaşlarım tarafından tebrik edilmek istiyorum. gelgelelim bizim takımın defansı, fizik gücü yüksek kuzey afrikalılardan, bekleri de bir alman bir fransız, bir de orta afrika ülkelerinin birinden gelen bir arkadaştan oluşuyor. birebirlerde iyiler, kolay çalım yemiyorlar; lakin topa vurmayı çok da iyi bildiklerini söyleyemem, biraz vurayım da nereye giderse gitsin havasında yapılan uzaklaştırmalar mevcut.
    bugün, ilk defa bambaşka bir sahada oynuyoruz. saha acayip güzel. kaleler 7x32'ye 2x44, ben görece hımbıl bir kaleciyim ama günümdeysem reflekslerimin de etkisiyle harikulade maçlar çıkarabiliyorum. öyle ki bizim savunma rakibe genelde geçit vermiyor. ben de sıkılıyorum ve karşı takımın tehlikeli atak geliştirmesini istiyorum. onun dışında elime topun değdiği yok zaten.
    40'ar dakikadan iki devre oynuyoruz, ilk devrenin 36. dakikası falan, 1-0 da öndeyiz. ama karşımızdaki rakip o ana kadar oynadığımız en aklı başında takım. boş yerlere iyi kaçıyorlar, toplara hurraa diye vurmak yok. teknikler. fizikleri de fena değil. lakin gol atacakları kalede benim oynadığımı bilmiyorlar. millet oynarken ben de dalıyorum, hatta kendimi taffarel'in henry'nin kurtarışını yaparken hayal ediyorum. bundan 2 dakika sonra maç güzel güzel devam ederken sol kanadımızın arkasına doğru atılan bir pasta bizim sol bek ile rakip sağ açık başlıyorlar koşmaya. bizim sol bek az biraz zayıf ve yavaş ama bir türlü topa yetişiyor ve rakipten önce dokunup bana dönüyor. iki dakika evvel taffarel kurtarışının hayalini kuran ben, o topu fevzi gibi ayağımın altından kaçırıyorum ve arkama bakmıyorum bile. her ne kadar takım arkadaşlarım "önemli değil, olur öyle şeyler" dese de, biliyorum içlerinden dümdüz sövüyorlar bana.
    moral bozukluğu, konsantrasyon kaybı derken, 6-2 kaybediyoruz maçı. bense soyunma odasında hiç konuşmuyorum ve dikkat çekmeden oradan ayrılıyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın