746
şikede son durum – çadır tiyatrosu
http://www.captano.net/...ans%C3%B6z200112.jpg
şike soruşturmasında operasyonların başladığı 3 temmuz 2011’den beri neler olduğunu ilgili herkes biliyor . bilmeyenler google’dan araştırsın. daha önce de bu konuda yazmıştım. şimdi de son dönemde olanları yorumlamak istiyorum.
fenerbahçe camiası, gülen cemaatinin aziz yıldırım üzerinden fenerbahçe’ye operasyon yapıldığını iddia etti ki hala aynı görüşte olanların sayısı fazla. ben de böyle bir şey yok diyemem, olabilir. ama sorarım : cemaatin en önemli finans kaynaklarından olduğu söylenen ülker’i kulübün içine ben mi soktum, kadir topbaş’ın oğlunu, tayyip erdoğan’ın yakın adamlarından cihan kamer’i ben mi yönetim kuruluna aldım, ataşehir’deki spor salonunu ülker olmasaydı fenerbahçe alabilir miydi?
soruşturma süresince sürekli dışarı bilgi sızdı. gazeteciler bunları tvlerde açıkladı. fenerbahçe camiasının büyük kısmı buna itiraz etti, kabul etmedi. iddianameyi bekleyin dediler. bekledik.
bu arada tff başkanı ilk gün savcıyla görüştü “durum çok vahim” dedi. sonra başladılar kıvırmaya. etik kurulun inceleme yapması lazım dediler. kurul inceleme yaptı, raporu verdi. kesin kanaat oluşturacak bilgiler vardı raporda. tff bu defa da iki şeye sığındı. biri “savunma alamıyoruz”, diğeri “soruşturmada gizlilik kararı var”. güzel. bu arada tff başkanı mehmet ali aydınlar defalarca savcıyla görüştü, belgeleri gördü.
sonra şampiyonlar ligi kurası çekilmeden hemen önce, uefa tff’den fenerbahçe’nin kendisine güvenmiyorsa kuraya katılmamasını istedi. fenerbahçe bunu kabul etmedi. fenerbahçe yöneticileri her şeyi iyi bilmelerine rağmen, ellerinde belgeler yok ama hepsini görmüşlerken, yok gibi davrandılar, tiyatro oynamaya devam ettiler. tff mecburen devreye uefa’yı soktu, kendilerine dış yardım lazımdı. cornu denen uefa müfettişi geldi, savcıyla görüştü, belgeleri gördü, bir tek sayfa fotokopisi bile almadı. cornu döndükten sonra tff, fenerbahçe’nin şampiyonlar ligi’ne katılmasına izin vermedi, uefa’nın zoruyla.
fener taraftarı ortalığı savaş alanına çevirdi. normaldir, böyle büyüdüler. en büyük fener başka büyük yok, bizle kimse başa çıkamaz, fenerbahçe cumhuriyeti, büyük başkan diye diye yetişen bir taraftar grubunun gerçekleri kabul etmesi kolay değil tabii. aklı selim olanları dışarıda bırakarak söylüyorum.
fener yönetimi cas’ta uefa’ya dava açtı, reddedildi.
en sonunda iddianame açıklandı. gördük ki, daha önce dışarı sızanlardan çok daha fazlası var. yapılması gerekenler belli. disiplin yönetmeliğinin 58. maddesine göre fenerbahçe ve birkaç takım daha küme düşürülecekti.
ama dansözler yine sahnedeydi tabii ki, kıvırmalara devam ettiler ve ediyorlar.
bu arada galatasaray hiçbir şeye bulaşmadığı için, gönül rahatlığıyla adaletin peşine düştü. ama şiddet yasasında yer alan hapis cezalarının kaldırılması için destek de verdi. galatasaray, “bizim işimiz işin sportif yönüyle” mesajını net verdi. ama kulakları tıkalı olanlar duyamadı. galatasaray sürekli “adalet yerini bulsun, türk futbolunun önünün kapanmasına sebep olacak kararlar almaktan kaçının” anlamında açıklamalar yaptı.
gayet normal değil mi? suç varsa cezası olmasın mı? dünyanın türk futboluna kapanmamasını istemek ve bunun için dik durmak alkışlanacak bir tavır değil mi? her kulübün, fenerbahçe dahil böyle davranması gerekmez miydi? gerekirdi elbette ama taraftarlık işin içine girince akıl uçuyor. yukarıda dediğim gibi, “başka biri büyüklük” olduğuna inandırılanların kabul etmeleri çok zor. en iyi eğitimi almış, en çok para kazanmış, en başarılı olanlar için bile geçerli.
aslında, galatasaray şike mevzusuna iki şekilde yaklaşım gösteriyor. öncelikle iyi bir takım kurulmuşken, seneye avrupa’dan yasaklanmak istemiyor. en önemlisini bu görüyor. sonrasında şike yapanın ceza alması, adaletin sağlanması için bastırıyor. ama bu konuda çok fazla üstelemiyor, asıl önemlisi avrupa.
mehmet ali aydınlar olayın başından beri fenerbahçe’yi bu işten kurtarmak istiyor, net. ileride fenerbahçe başkanı olmak isteyen birinin düşeceği en zor duruma düştü. bir de zaten adam fenerbahçeli, eski yönetici, finansör. konu sadece fenerbahçe konusu da değil. fenerbahçe küme düşürülürse büyük maddi kayıp yaşayacağını düşünen ve hesaplayan digiturk de fenerbahçe’nin düşürülmemesi için baskı yaptı, yapmaya da devam ediyor. özellikle galatasaray dışındaki diğer kulüpleri üstü kapalı tehdit ederek, paralarını ödeyemeyeceğini iletiyor. şahit oldum mu, tabii ki hayır. ama bunu anlamamak için aptal olmak gerek. yoksa cavcav’ın falan yaklaşımlarını nasıl açıklayabiliriz.
bir de demirören’in durumu var. digiturk ve fenerbahçe’nin kuyruğuna takılmış gidiyor. iki sebeple, biri para kaybetmekten korkuyor. ikincisi şike soruşturması kendilerine de patlayacak diye korkuyor.
fenerbahçe uzun süre 58. maddenin değişmesi için çalıştı. bugün gelinen noktada 58. madde değişmesin ve uygulansın, suçumuz varsa cezamızı çekelim diyorlar. ama ekliyorlar, suçsuzuz. yakın zamanda aziz yıldırım bir açıklama yaparak bunu dile getirmişti, bugün nihat özdemir de bunu söyledi. işin ilginç tarafı kulüpler birliğinin 58. madde uygulanmayacak, puan silme cezası verilecek, ceza alanlar avrupa’ya gidemeyecek açıklamasından sonra. 26 ocak 2012’de tff olağanüstü genel kurulunda bu öneri oylanacakmış. tamamen tiyatro, hem de en ucuzundan.
galatasaray başkanı ünal aysal net konuştu hafta içi : uefa’dan türk takımlarının tamamı için yasak gelmeyeceğine dair yazılı garanti istiyoruz.
dün de mehmet ali aydınlar uefa ile bir toplantı yaptı. bugün yapılan açıklamalara bakıldığında uefa’nın puan silme cezasını yeterli gördüğü, küme düşme için ısrarcı olmadığı konuşuluyor. ancak altı ısrarla çizilen “uefa’nın isteklerinin yerine getirilmesi gerek, yoksa yaptırım olacağı”.
yazılı bir belge yok ! bakın burası çok önemli. m.ali aydınlar, uefa’daki toplantının video kaydının yapıldığını söylemiş. bizim yani galatasaray’ın bu kaydı görmesi lazım. olmadı yazılı garanti istiyoruz. net !
komplo teorilerim şu şekilde. uefa her halükarda fenerbahçe’yi avrupa’dan men edecek. artık üç yıl mı olur beş yıl mı olur bilmem. eğer tff şike soruşturmasında gerekli kararları alamazsa uefa işe el koyacak ve milli takım dahil tüm türk takımlarını avrupa’dan men edecek. tabii bu durumda milli takım için fifa da yasak getirecektir.
fenerbahçe ile avrupa kupası maçı, milli maç yayınlamayan digiturk’ün umurunda bile değil bence. marka değeri diye kıçlarını yırtanların aslında bu markanın sadece türkiye içinde geçerli olduğunu herkesten iyi biliyor. belki 1-2 tane maç satıyor dışarı digiturk, kimseyi kandıramaz.
eğer türk takımları avrupa’dan yasaklanırsa fenerbahçe’nin işine bile gelecek. öyle ya, fenerbahçe nasılsa ceza alacak, galatasaray da avrupa’ya gitmesin, aradaki farkı açmasın istiyorlar. türk futbolu geri gitmiş, umurlarında bile değil.
bence, uefa sadece puan silmeyi kabul etmiş falan değil. sadece puan silinecek, uefa’da cezayı basacak. sonrasında tff geri adım atabilir mi göreceğiz. benzeri işler yunanistan’da sezon başında oldu.
m.ali aydınlar aynen fenerin şampiyonlar liginden yasaklanmasında olduğu gibi uefa işe el koyana kadar direnecek. elle gelen düğün bayram denir ya, hah tam da bunu istiyor işte maa. dediğim gibi asıl istediği fenerbahçe’yi tamamen kurtarmak ama kurtaramazsa da kendi elinden olsun istemiyor.
bakalım, bu tiyatronun finali nasıl sonuçlanacak.
*
http://www.captano.net/...ans%C3%B6z200112.jpg
şike soruşturmasında operasyonların başladığı 3 temmuz 2011’den beri neler olduğunu ilgili herkes biliyor . bilmeyenler google’dan araştırsın. daha önce de bu konuda yazmıştım. şimdi de son dönemde olanları yorumlamak istiyorum.
fenerbahçe camiası, gülen cemaatinin aziz yıldırım üzerinden fenerbahçe’ye operasyon yapıldığını iddia etti ki hala aynı görüşte olanların sayısı fazla. ben de böyle bir şey yok diyemem, olabilir. ama sorarım : cemaatin en önemli finans kaynaklarından olduğu söylenen ülker’i kulübün içine ben mi soktum, kadir topbaş’ın oğlunu, tayyip erdoğan’ın yakın adamlarından cihan kamer’i ben mi yönetim kuruluna aldım, ataşehir’deki spor salonunu ülker olmasaydı fenerbahçe alabilir miydi?
soruşturma süresince sürekli dışarı bilgi sızdı. gazeteciler bunları tvlerde açıkladı. fenerbahçe camiasının büyük kısmı buna itiraz etti, kabul etmedi. iddianameyi bekleyin dediler. bekledik.
bu arada tff başkanı ilk gün savcıyla görüştü “durum çok vahim” dedi. sonra başladılar kıvırmaya. etik kurulun inceleme yapması lazım dediler. kurul inceleme yaptı, raporu verdi. kesin kanaat oluşturacak bilgiler vardı raporda. tff bu defa da iki şeye sığındı. biri “savunma alamıyoruz”, diğeri “soruşturmada gizlilik kararı var”. güzel. bu arada tff başkanı mehmet ali aydınlar defalarca savcıyla görüştü, belgeleri gördü.
sonra şampiyonlar ligi kurası çekilmeden hemen önce, uefa tff’den fenerbahçe’nin kendisine güvenmiyorsa kuraya katılmamasını istedi. fenerbahçe bunu kabul etmedi. fenerbahçe yöneticileri her şeyi iyi bilmelerine rağmen, ellerinde belgeler yok ama hepsini görmüşlerken, yok gibi davrandılar, tiyatro oynamaya devam ettiler. tff mecburen devreye uefa’yı soktu, kendilerine dış yardım lazımdı. cornu denen uefa müfettişi geldi, savcıyla görüştü, belgeleri gördü, bir tek sayfa fotokopisi bile almadı. cornu döndükten sonra tff, fenerbahçe’nin şampiyonlar ligi’ne katılmasına izin vermedi, uefa’nın zoruyla.
fener taraftarı ortalığı savaş alanına çevirdi. normaldir, böyle büyüdüler. en büyük fener başka büyük yok, bizle kimse başa çıkamaz, fenerbahçe cumhuriyeti, büyük başkan diye diye yetişen bir taraftar grubunun gerçekleri kabul etmesi kolay değil tabii. aklı selim olanları dışarıda bırakarak söylüyorum.
fener yönetimi cas’ta uefa’ya dava açtı, reddedildi.
en sonunda iddianame açıklandı. gördük ki, daha önce dışarı sızanlardan çok daha fazlası var. yapılması gerekenler belli. disiplin yönetmeliğinin 58. maddesine göre fenerbahçe ve birkaç takım daha küme düşürülecekti.
ama dansözler yine sahnedeydi tabii ki, kıvırmalara devam ettiler ve ediyorlar.
bu arada galatasaray hiçbir şeye bulaşmadığı için, gönül rahatlığıyla adaletin peşine düştü. ama şiddet yasasında yer alan hapis cezalarının kaldırılması için destek de verdi. galatasaray, “bizim işimiz işin sportif yönüyle” mesajını net verdi. ama kulakları tıkalı olanlar duyamadı. galatasaray sürekli “adalet yerini bulsun, türk futbolunun önünün kapanmasına sebep olacak kararlar almaktan kaçının” anlamında açıklamalar yaptı.
gayet normal değil mi? suç varsa cezası olmasın mı? dünyanın türk futboluna kapanmamasını istemek ve bunun için dik durmak alkışlanacak bir tavır değil mi? her kulübün, fenerbahçe dahil böyle davranması gerekmez miydi? gerekirdi elbette ama taraftarlık işin içine girince akıl uçuyor. yukarıda dediğim gibi, “başka biri büyüklük” olduğuna inandırılanların kabul etmeleri çok zor. en iyi eğitimi almış, en çok para kazanmış, en başarılı olanlar için bile geçerli.
aslında, galatasaray şike mevzusuna iki şekilde yaklaşım gösteriyor. öncelikle iyi bir takım kurulmuşken, seneye avrupa’dan yasaklanmak istemiyor. en önemlisini bu görüyor. sonrasında şike yapanın ceza alması, adaletin sağlanması için bastırıyor. ama bu konuda çok fazla üstelemiyor, asıl önemlisi avrupa.
mehmet ali aydınlar olayın başından beri fenerbahçe’yi bu işten kurtarmak istiyor, net. ileride fenerbahçe başkanı olmak isteyen birinin düşeceği en zor duruma düştü. bir de zaten adam fenerbahçeli, eski yönetici, finansör. konu sadece fenerbahçe konusu da değil. fenerbahçe küme düşürülürse büyük maddi kayıp yaşayacağını düşünen ve hesaplayan digiturk de fenerbahçe’nin düşürülmemesi için baskı yaptı, yapmaya da devam ediyor. özellikle galatasaray dışındaki diğer kulüpleri üstü kapalı tehdit ederek, paralarını ödeyemeyeceğini iletiyor. şahit oldum mu, tabii ki hayır. ama bunu anlamamak için aptal olmak gerek. yoksa cavcav’ın falan yaklaşımlarını nasıl açıklayabiliriz.
bir de demirören’in durumu var. digiturk ve fenerbahçe’nin kuyruğuna takılmış gidiyor. iki sebeple, biri para kaybetmekten korkuyor. ikincisi şike soruşturması kendilerine de patlayacak diye korkuyor.
fenerbahçe uzun süre 58. maddenin değişmesi için çalıştı. bugün gelinen noktada 58. madde değişmesin ve uygulansın, suçumuz varsa cezamızı çekelim diyorlar. ama ekliyorlar, suçsuzuz. yakın zamanda aziz yıldırım bir açıklama yaparak bunu dile getirmişti, bugün nihat özdemir de bunu söyledi. işin ilginç tarafı kulüpler birliğinin 58. madde uygulanmayacak, puan silme cezası verilecek, ceza alanlar avrupa’ya gidemeyecek açıklamasından sonra. 26 ocak 2012’de tff olağanüstü genel kurulunda bu öneri oylanacakmış. tamamen tiyatro, hem de en ucuzundan.
galatasaray başkanı ünal aysal net konuştu hafta içi : uefa’dan türk takımlarının tamamı için yasak gelmeyeceğine dair yazılı garanti istiyoruz.
dün de mehmet ali aydınlar uefa ile bir toplantı yaptı. bugün yapılan açıklamalara bakıldığında uefa’nın puan silme cezasını yeterli gördüğü, küme düşme için ısrarcı olmadığı konuşuluyor. ancak altı ısrarla çizilen “uefa’nın isteklerinin yerine getirilmesi gerek, yoksa yaptırım olacağı”.
yazılı bir belge yok ! bakın burası çok önemli. m.ali aydınlar, uefa’daki toplantının video kaydının yapıldığını söylemiş. bizim yani galatasaray’ın bu kaydı görmesi lazım. olmadı yazılı garanti istiyoruz. net !
komplo teorilerim şu şekilde. uefa her halükarda fenerbahçe’yi avrupa’dan men edecek. artık üç yıl mı olur beş yıl mı olur bilmem. eğer tff şike soruşturmasında gerekli kararları alamazsa uefa işe el koyacak ve milli takım dahil tüm türk takımlarını avrupa’dan men edecek. tabii bu durumda milli takım için fifa da yasak getirecektir.
fenerbahçe ile avrupa kupası maçı, milli maç yayınlamayan digiturk’ün umurunda bile değil bence. marka değeri diye kıçlarını yırtanların aslında bu markanın sadece türkiye içinde geçerli olduğunu herkesten iyi biliyor. belki 1-2 tane maç satıyor dışarı digiturk, kimseyi kandıramaz.
eğer türk takımları avrupa’dan yasaklanırsa fenerbahçe’nin işine bile gelecek. öyle ya, fenerbahçe nasılsa ceza alacak, galatasaray da avrupa’ya gitmesin, aradaki farkı açmasın istiyorlar. türk futbolu geri gitmiş, umurlarında bile değil.
bence, uefa sadece puan silmeyi kabul etmiş falan değil. sadece puan silinecek, uefa’da cezayı basacak. sonrasında tff geri adım atabilir mi göreceğiz. benzeri işler yunanistan’da sezon başında oldu.
m.ali aydınlar aynen fenerin şampiyonlar liginden yasaklanmasında olduğu gibi uefa işe el koyana kadar direnecek. elle gelen düğün bayram denir ya, hah tam da bunu istiyor işte maa. dediğim gibi asıl istediği fenerbahçe’yi tamamen kurtarmak ama kurtaramazsa da kendi elinden olsun istemiyor.
bakalım, bu tiyatronun finali nasıl sonuçlanacak.
*