• 1026
    çocukluğum, gençlğim, anılarım, hayallerim, gözyaşım, sevincim, hüznüm, şiddetim, fırtınam, felaketim, hasretim. hergün daha fazla özlenen. kapılarında peynirli pide satılır gazete kağıdından külah şapka yapan çocuklar, frankfurt maçına, katowice maçınabilet alabilmek için bağrında taş kaldırımlarda sabahlardı. rölantiye giren maçlarda patlatılırdı kutsal kapalının ortası 'g' harfinin altından makara besteler ve garanti kaybedilecek maçlarda aynı noktadan fışkırırdı gözyaşları.

    devre aralarında kendi evimizde, ailemizde, eşimizle içilen yuva sıcaklığında bir his deryasıydı eskimiş duvarlarına yaslanılarak içilen demli çay. kimsenin birbirine telefon açma gereği bile duymadan buluştuğu maç öncelerimiz ve maçın durumuna göre ya eğleneceğimiz ya rakip tribünü merdivenler altında bekleyeceğimiz maç çıkışlarımız vardı bizim. kimse dışarda kalmasın diye toplanan bozuk paralarımız vardı endüstriyel futbol öncesi dönemin en güzel samiyen anılarında.

    yıkılmayan bir kaleydi samiyen. evimdi, evindi, eviydi, evimizdi atkıları sarı kırmızı olan ve sevdasını hiçbir endüstriyel futbol normuna tahvil etmeyen 'oranın çocukları' için. mabet diyoruz ya laf ola beri gele değil galatasaraylılık kültürünün amentüsüydü ali sami yen. koca koca seneler devrilmeye başladı sensiz. sokaklarında, kapılarında, taş duvarlarında, koridorlarında, çat diye kırılan eski koltuklarında, girişi-çıkışı rahat olmayan turnikelerinde ağlıyorum ben hala.

    önünden geçiyorum bazen adama istikbal yaktıracak bir yağmurlu istanbul akşamı. hava ayaz mı? ayaz ellerim ceplerimde. tutmayan bir altılı kuponu alıyorum montumun delinmiş iç cebinde, aramayan bir sevgili oluyor sol yanımı acıtan, ekmek kavgasına düşmüş kirli paslı ellerim oluyor sahil birgün mesai çıkışı. yürüyorum o yıkılmış ama gönlümüzde hep baki kalacak inşaatın kapalı tribün giriş kuyruğu önünden 'ulan diyorum erkeklerde ağlar' ağlıyorum. adios hayat.
App Store'dan indirin Google Play'den alın