4552
gelişmeler yaşandı, beklentilerin üstüne çıkan, altında kalan konular oldu...
göbekte muslera + semih kaya ve tomas ujfalusi diye bir blok var; kaya gibi.
o bloğun önünde bağlantı sağlayan felipe melo diye bir canavar mevcut, memnunuz; nazar değmesin.
bloğun devamında, selçuk inan ve engin baytar/yekta kurtuluş isimli iki oyuncu var; top tekniklerinden ve yaratıcılıklarından memnunum. bunun yanında pres özelliği de bulunan, arkasındaki bloğun sağlamlığına rağmen bol bol koşarak rakibin pas organizasyonlarını bozmak isteyen tipte, çift yönlü oyuncular bunlar, ki bu çok önemli. şimdi bu orta saha ikilisinde sorun yaşıyoruz sezon başından beri. bireysel performansını hep beğendiğim selçuk inan'dan çok fazla şikayetim olduğunu söyleyemem, fakat uygun partnerle oynamadıkça da sözlüğün selçuk'tan "sorumluluk al, dikine oyna, ceza sahasına gir!" talepleri tükenmeyecek. selçuk, orta sahada sürekli tutmak zorunda olduğu alanını(alan da baya geniş, 50-60 metreden sorumlu herif) sağlam partnerine emanet etmeden rakip ceza sahasına yanaşmayacak ve yanaşmayınca da sözlükten "10 numara, yaratıcı orta saha, teknik forvet arkası!" transferi talepleri duyulacak.
o da bir formül; kötü bir şey söylemek istemiyorum. ama yazmaktan dilimde tüy bittiği üzere, benim çözüm önerim o değil. selçuk inan, kafasına uygun partnerlerle** oynadığı maçlarda bireysel olarak çok iyi performans sergiledi ve inanıyorum ki, sözlüğün o yaratıcı orta saha oyuncusu talebine karşılık verdi. öyle görülüyor ki, fatih terim'in orta sahada melo'nun önünde oynayan ikiliden ilk beklentisi dinamizm; yoksa sezon başından beri yekta kulübede otururken, sabri'nin tüm pas hatalarına rağmen orta sahada enerjisi sebebiyle tercih edilmesini açıklayamayız. fatih terim için, sağlam savunma bloğunun önüne monte edilen bu yırtıcı, pres yapan, çok koşan ikili ile rakibin pas alış verişini bozmak, hücum zenginliği oluşturmaktan önce geliyor demek ki. önce geliyor olmalı ki, selçuk-sabri ikilisinin hücumda çalışmıyor olmasına aldırmadan, dinamizmleri uğruna yaratıcılık eksikliğine katlanıyor.
sabri'nin, selçuk'a partner olarak fatih terim'in ilk tercih edeceği futbolcu olmadığı da kesin. beni çok ama çok şaşırtan bir engin baytar var; sezon öncesinde "bunun yerine olcan adın niye alınmadı ki?" dediğim. gerçi bunu engin'i sol kanat olarak düşündüğümden söylemiştim ve şu an riera'nın yerine kafamda olcan'ı monte edince çok da mantıksız olmadığını görüyorum. ama görünen o ki, engin baytar, benim eskişehirspor'dan hatırladığım futbolunun üstüne çok şeyler koymuş. dinamik, yaratıcı ve yırtıcı bir orta saha oyuncusu olmuş. devamlılık sağlayamayıp orta sahada sezon boyunca selçuk inan'la birlikte ligin tozunu attıramamış olmaları çok büyük talihsizlik. sahada olduğu müddetçe çok faydalı, ama engin'in fiziği sahada olmasına ne kadar müsade edecek; ondan hala tam emin değilim.
engin'in devamlılık sağlayamamış olmasından da daha talihsiz olan, yekta'nın korkunç sakatlığı oldu. kendisine bağladığımız ümitlerden uzun uzun bahsetmenin anlamı yok; konsantre olmamız gereken bir sezon var önümüzde. fakat unutmuş da değiliz; yekta'nın orta sahanın göbeğine kurulup formayı kapacağı günün hayali hala aklımızın bir köşesindedir...
normal şartlarda selçuk'un partnerliğini dönüşümlü olarak üstlenip sezon boyunca ligi taşıyabilecek iki futbolcu** da sahaya çıkamayıp, takımı sabri sarıoğlu'nun(ki canımızdır) orta saha oynamasına mahkum ettiğinde; insan culio'yu aklına getirmeden edemiyor. yekta'dan bu sezon pek bir şey ümit edemeyiz, engin devamlılık sağlayabilecek gibi görünmüyor; bu durumda orta sahanın göbeğine transfer gerekeceği aşikar. fakat bu futbolcu, sözlüğün istediği maç boyunca ortalarda görünmeyen fakat asist-gol ortalaması yüksek, hiç pres yapmayan, yırtıcılığı olmayan, "alex, lincoln" şeklinde örneklenen tipte bir oyuncu mu olacak; yoksa fatih terim'in de, benim de istediğim çift yönlü, çift ciğerli, ayağı düzgün, çalışkan, dinamik cinsten, selçuk inan gibi bir orta saha oyuncusu mu?
benim oyum ikinciden yana arkadaş; en geç önümüzdeki sezon başında, sahada selçuk inan - alper potuk tandemini görmek istiyorum. takımdaki herkesin ne yapıp ne edip topu takımın "sihirbazı" yaratıcı oyuncuya taşımaya çalışmasını değil, birlikte paslaşarak, uyumla, takım olarak orta sahayı paslarla hızlı geçmesini istiyorum. takımın forvet arkasına top yetiştirip bu yaratıcı sihirbazın yerine de koşup boğuşarak açıklarını kapattığını ve üçüncü bölgede topla oynama hakkı sadece yaratıcıda olduğundan asist ve gollerin yaratıcıda biriktiğini değil; pres yükünün de asist-gol yükünün de oyuncular arasında bölüşüldüğünü görmek istiyorum. geçtiğimiz sezonlar içinde her gün biraz daha alex de souza'ya bağımlı olan fenerbahçe gibi, "yaratıcı futbolcu" su sakatlandığında ya da kart cezası aldığında sahada bildiğin "hiç" e dönüşen bir takım olalım istemiyorum...
selçuk inan ve alper potuk, devamlılığı olan as oyuncular olarak sahada olur ve kadro derinliğinde engin baytar ve yekta kurtuluş takımda tutulursa; orta saha tadından yenmez.
bloklarla başladık, son olarak forvetten de bahsedelim. santrafor oynayan iki oyuncumuz, elmander ve baros, top rakipteyken tam bir pres makinesine dönüşüyor. yani kaleden forvete kadar bakıldığında, göbekte muslera // ujfalusi - semih // felipe melo // selçuk inan - ??? // elmander ya da baros gibi kaya gibi bir pres deryası mevcut. sezon başından beri yediğimiz gollere ve verdiğimiz gol pozisyonlarına bakıldığında; semih kaya formayı kapmadan önce stoperde bireysel hatalardan yapılan top kayıplarını ve yan toplarıdan verilen açıkları, bunlara ilaveten de o sıralar henüz forma girememiş olan muslera'nın bazı hatalarını görüyoruz.
ilk 11 olarak stoperi bir hayli sağlama aldık denilebilir, kulübe hala sallantıda. kesicilik açısından, felipe melo'nun üçüncü stoper olarak topun arkasına geçmesi, servet ya da gökhan sahadayken açıkları kapatmaya yardımcı oluyor, fakat yan toplara fayda etmiyor. semih kaya ya da tomas ujfalusi'nin sahada olmaması halinde yaşanacak yan top sorunlarına çözümümüz yok gibi; en mantıklısı, böyle bir durumda hakan balta'nın stoper olarak kullanılması, ki o da yeterli olmaz. ujfalusi'nin yaşına göre maşallahı da olsa, bu yaştaki bir futbolcudan sezonun her maçında 90 dakika çıkarmasını bekleyebilir miyiz, bekleyebilirsek, bunu daha kaç sezon bekleyebiliriz; bilemiyorum. tomas ujfalusi kalibresinde ve galatasaray'a en az 3-4 sezon hizmet edebilecek bir stoperin transfer edilmesi gerektiği kesin. sözlük yazarlarının aklında yerli-yabancı bir sürü alternatif var zaten, teknik kadronun da bir listesi vardır eminim.
selçuk inan'a devamlılık sağlayabilecek bir partnerin(alper potuk ulaan!) yanı sıra, takımın iyi işleyen kısmında(göbek) transfer isteyen tek mevki bu stoper. onun da bu sezon için acelesi yok gibi.
gelelim takımın son haftalarda iyiden iyiye hiç işlemez hale gelmiş olan kanatlarına. göbekte yaptığımız presle, rakibi üstümüze çekmeyle kanatlarda kazandığımız boş alanların meyvelerini süratli kanat oyuncularıyla toplamalıyız ama kanatlarımız ya formsuz, ya yetersiz. tek tek bakacak olursak:
-hakan balta: adamdan teknik envanterinde bulunmayan şeyler beklemiyorum artık, markaj hatalarını sıfıra indirerek ve eskisi gibi yerinde, soğukkanlı müdahaleler yaparak, geçtiğimiz sezon yaşadığı kabul edilemez form düşüklüğüne rağmen idare ediyor. hiç bir zaman geriden bindirip tek başına atak tazeleyecek teknik, süratli bek olmadı, olmayacak.
-albert riera: tanıdığım bir futbolcu değildi. tanıyanlar diyebilir ki, "adam aslında bunun üstünde, bekle"; tamam, o zaman bekleriz. beklersek belki bileğinin, ara paslarının, şutlarının aslında nasıl da muhteşem olduğunu görürüz; ama emin olmak için yeterince izlediğim bir konu var ki, riera süratli bir oyuncu değil. süratli olmak zorunda da değil, 4-3-3 oyuncusudur, dar alan çalımıyla pozisyon yaratıyordur, çaprazdan çerçeveyi görüyordur; bilemem. şu aralar oynadığımız 4-3-3, daha çok 4-5-1'e benzediğinden; bize teknik kanattan çok, süratli kanat gerekiyor, çünkü orta pozisyonuna gelinceye kadar katedilmesi gereken mesafe çok uzun.
-sercan yıldırım: beşli orta saha gibi görünen bu kanat sistemiyle oynayacaksak, sırf sürati için, geçtiğimiz birkaç haftada oynanan maçlarda riera'ya da, ayhan'a da, engin'e de bir sol kanat oyuncusu olarak tercih ederim. hoca oynatmıyorsa bir bildiği vardır deyip geçiyorum, ama sol kanat bu haldeyken en azından forma "şansını" hak ettiği de kesin.
-colin-kazım richards: en kötü haliyle bile iyi yaptığı bir şey var ki, o da orta kesmek. kanatlardan verim alınamıyorken, ceza sahası içinde yer tutmayı bilen ve bitiriciliği yüksek bir forvetimiz varken, o forveti beslemek için en çok güvendiğim şey kazım'ın sert-kavisli ortaları. kaleciyi kontrpiyede bırakıyor, kazvislenen top savunmayı yanıltıyor ve bir şekilde tehlikeye sebep oluyor. çaprazda topla buluştuğunda topu düzeltmeden her seferinde direkt kullanma gibi bir alışkanlığı var, ankaragücü'ne attığı gol dışında, henüz faydası görülmedi. fizik olarak düşüşler yaşayan bir futbolcu olduğunu geçtiğimiz sezonlardan hatırlarım; fakat fizik olarak böyle iyi bir durumdayken, süratinin böyle düşük olmasını anlayamıyorum.
kanatların kötülerini okudunuz. eğer sol bekten de sağ beklerimiz kadar etkili bindirme görebilseydik, kanat oyuncularımız kanat forvet olarak kullanılabilir ve sürat eksikliği böylelikle bir sorun olmaktan çıkabilir. fakat hakan balta hiç bir zaman böyle bir bek oyuncusu olmayacak ve bu durumda da kanatlar aksamaya devam edecek. kazım'ın 4-3-3 oyuncusu olduğu malum, riera da o sistemde daha etkili olacak bir tipe benziyor; ama 4-5-1 gibimsi bir kanat sisteminin gerektirdiği sürate sahip değiller.
takım bu sezon şampiyonluğa oynayacak seviyede, bunca eleştiri yanlış anlaşılmasın. fakat eldeki takımdan gelecek on yılın takımını oluşturmak için de ciddi bir potansiyel taşıyor. sol beki için transfer talebi yeni değil, hakan balta idare etse de gerekiyor oraya adam. sol açığı için, riera ne kadar form tutarsa tutsun, yaşı itibarı ile, biri bulununcaya kadar idare etsin diye getirildiğinin kendisi de farkında muhtemelen. kazım, en formda haliyle bile sahaya sürerken "acaba oyundan silinip sahada yokları oynar mı?" diye düşünüp, bu ihtimale kendini hazırlaman gereken, konsantrasyon sorunu olan bir adam. en önemlisi de selçuk'a partner bulun laan!
iyi yine hadi iyi...
göbekte muslera + semih kaya ve tomas ujfalusi diye bir blok var; kaya gibi.
o bloğun önünde bağlantı sağlayan felipe melo diye bir canavar mevcut, memnunuz; nazar değmesin.
bloğun devamında, selçuk inan ve engin baytar/yekta kurtuluş isimli iki oyuncu var; top tekniklerinden ve yaratıcılıklarından memnunum. bunun yanında pres özelliği de bulunan, arkasındaki bloğun sağlamlığına rağmen bol bol koşarak rakibin pas organizasyonlarını bozmak isteyen tipte, çift yönlü oyuncular bunlar, ki bu çok önemli. şimdi bu orta saha ikilisinde sorun yaşıyoruz sezon başından beri. bireysel performansını hep beğendiğim selçuk inan'dan çok fazla şikayetim olduğunu söyleyemem, fakat uygun partnerle oynamadıkça da sözlüğün selçuk'tan "sorumluluk al, dikine oyna, ceza sahasına gir!" talepleri tükenmeyecek. selçuk, orta sahada sürekli tutmak zorunda olduğu alanını(alan da baya geniş, 50-60 metreden sorumlu herif) sağlam partnerine emanet etmeden rakip ceza sahasına yanaşmayacak ve yanaşmayınca da sözlükten "10 numara, yaratıcı orta saha, teknik forvet arkası!" transferi talepleri duyulacak.
o da bir formül; kötü bir şey söylemek istemiyorum. ama yazmaktan dilimde tüy bittiği üzere, benim çözüm önerim o değil. selçuk inan, kafasına uygun partnerlerle** oynadığı maçlarda bireysel olarak çok iyi performans sergiledi ve inanıyorum ki, sözlüğün o yaratıcı orta saha oyuncusu talebine karşılık verdi. öyle görülüyor ki, fatih terim'in orta sahada melo'nun önünde oynayan ikiliden ilk beklentisi dinamizm; yoksa sezon başından beri yekta kulübede otururken, sabri'nin tüm pas hatalarına rağmen orta sahada enerjisi sebebiyle tercih edilmesini açıklayamayız. fatih terim için, sağlam savunma bloğunun önüne monte edilen bu yırtıcı, pres yapan, çok koşan ikili ile rakibin pas alış verişini bozmak, hücum zenginliği oluşturmaktan önce geliyor demek ki. önce geliyor olmalı ki, selçuk-sabri ikilisinin hücumda çalışmıyor olmasına aldırmadan, dinamizmleri uğruna yaratıcılık eksikliğine katlanıyor.
sabri'nin, selçuk'a partner olarak fatih terim'in ilk tercih edeceği futbolcu olmadığı da kesin. beni çok ama çok şaşırtan bir engin baytar var; sezon öncesinde "bunun yerine olcan adın niye alınmadı ki?" dediğim. gerçi bunu engin'i sol kanat olarak düşündüğümden söylemiştim ve şu an riera'nın yerine kafamda olcan'ı monte edince çok da mantıksız olmadığını görüyorum. ama görünen o ki, engin baytar, benim eskişehirspor'dan hatırladığım futbolunun üstüne çok şeyler koymuş. dinamik, yaratıcı ve yırtıcı bir orta saha oyuncusu olmuş. devamlılık sağlayamayıp orta sahada sezon boyunca selçuk inan'la birlikte ligin tozunu attıramamış olmaları çok büyük talihsizlik. sahada olduğu müddetçe çok faydalı, ama engin'in fiziği sahada olmasına ne kadar müsade edecek; ondan hala tam emin değilim.
engin'in devamlılık sağlayamamış olmasından da daha talihsiz olan, yekta'nın korkunç sakatlığı oldu. kendisine bağladığımız ümitlerden uzun uzun bahsetmenin anlamı yok; konsantre olmamız gereken bir sezon var önümüzde. fakat unutmuş da değiliz; yekta'nın orta sahanın göbeğine kurulup formayı kapacağı günün hayali hala aklımızın bir köşesindedir...
normal şartlarda selçuk'un partnerliğini dönüşümlü olarak üstlenip sezon boyunca ligi taşıyabilecek iki futbolcu** da sahaya çıkamayıp, takımı sabri sarıoğlu'nun(ki canımızdır) orta saha oynamasına mahkum ettiğinde; insan culio'yu aklına getirmeden edemiyor. yekta'dan bu sezon pek bir şey ümit edemeyiz, engin devamlılık sağlayabilecek gibi görünmüyor; bu durumda orta sahanın göbeğine transfer gerekeceği aşikar. fakat bu futbolcu, sözlüğün istediği maç boyunca ortalarda görünmeyen fakat asist-gol ortalaması yüksek, hiç pres yapmayan, yırtıcılığı olmayan, "alex, lincoln" şeklinde örneklenen tipte bir oyuncu mu olacak; yoksa fatih terim'in de, benim de istediğim çift yönlü, çift ciğerli, ayağı düzgün, çalışkan, dinamik cinsten, selçuk inan gibi bir orta saha oyuncusu mu?
benim oyum ikinciden yana arkadaş; en geç önümüzdeki sezon başında, sahada selçuk inan - alper potuk tandemini görmek istiyorum. takımdaki herkesin ne yapıp ne edip topu takımın "sihirbazı" yaratıcı oyuncuya taşımaya çalışmasını değil, birlikte paslaşarak, uyumla, takım olarak orta sahayı paslarla hızlı geçmesini istiyorum. takımın forvet arkasına top yetiştirip bu yaratıcı sihirbazın yerine de koşup boğuşarak açıklarını kapattığını ve üçüncü bölgede topla oynama hakkı sadece yaratıcıda olduğundan asist ve gollerin yaratıcıda biriktiğini değil; pres yükünün de asist-gol yükünün de oyuncular arasında bölüşüldüğünü görmek istiyorum. geçtiğimiz sezonlar içinde her gün biraz daha alex de souza'ya bağımlı olan fenerbahçe gibi, "yaratıcı futbolcu" su sakatlandığında ya da kart cezası aldığında sahada bildiğin "hiç" e dönüşen bir takım olalım istemiyorum...
selçuk inan ve alper potuk, devamlılığı olan as oyuncular olarak sahada olur ve kadro derinliğinde engin baytar ve yekta kurtuluş takımda tutulursa; orta saha tadından yenmez.
bloklarla başladık, son olarak forvetten de bahsedelim. santrafor oynayan iki oyuncumuz, elmander ve baros, top rakipteyken tam bir pres makinesine dönüşüyor. yani kaleden forvete kadar bakıldığında, göbekte muslera // ujfalusi - semih // felipe melo // selçuk inan - ??? // elmander ya da baros gibi kaya gibi bir pres deryası mevcut. sezon başından beri yediğimiz gollere ve verdiğimiz gol pozisyonlarına bakıldığında; semih kaya formayı kapmadan önce stoperde bireysel hatalardan yapılan top kayıplarını ve yan toplarıdan verilen açıkları, bunlara ilaveten de o sıralar henüz forma girememiş olan muslera'nın bazı hatalarını görüyoruz.
ilk 11 olarak stoperi bir hayli sağlama aldık denilebilir, kulübe hala sallantıda. kesicilik açısından, felipe melo'nun üçüncü stoper olarak topun arkasına geçmesi, servet ya da gökhan sahadayken açıkları kapatmaya yardımcı oluyor, fakat yan toplara fayda etmiyor. semih kaya ya da tomas ujfalusi'nin sahada olmaması halinde yaşanacak yan top sorunlarına çözümümüz yok gibi; en mantıklısı, böyle bir durumda hakan balta'nın stoper olarak kullanılması, ki o da yeterli olmaz. ujfalusi'nin yaşına göre maşallahı da olsa, bu yaştaki bir futbolcudan sezonun her maçında 90 dakika çıkarmasını bekleyebilir miyiz, bekleyebilirsek, bunu daha kaç sezon bekleyebiliriz; bilemiyorum. tomas ujfalusi kalibresinde ve galatasaray'a en az 3-4 sezon hizmet edebilecek bir stoperin transfer edilmesi gerektiği kesin. sözlük yazarlarının aklında yerli-yabancı bir sürü alternatif var zaten, teknik kadronun da bir listesi vardır eminim.
selçuk inan'a devamlılık sağlayabilecek bir partnerin(alper potuk ulaan!) yanı sıra, takımın iyi işleyen kısmında(göbek) transfer isteyen tek mevki bu stoper. onun da bu sezon için acelesi yok gibi.
gelelim takımın son haftalarda iyiden iyiye hiç işlemez hale gelmiş olan kanatlarına. göbekte yaptığımız presle, rakibi üstümüze çekmeyle kanatlarda kazandığımız boş alanların meyvelerini süratli kanat oyuncularıyla toplamalıyız ama kanatlarımız ya formsuz, ya yetersiz. tek tek bakacak olursak:
-hakan balta: adamdan teknik envanterinde bulunmayan şeyler beklemiyorum artık, markaj hatalarını sıfıra indirerek ve eskisi gibi yerinde, soğukkanlı müdahaleler yaparak, geçtiğimiz sezon yaşadığı kabul edilemez form düşüklüğüne rağmen idare ediyor. hiç bir zaman geriden bindirip tek başına atak tazeleyecek teknik, süratli bek olmadı, olmayacak.
-albert riera: tanıdığım bir futbolcu değildi. tanıyanlar diyebilir ki, "adam aslında bunun üstünde, bekle"; tamam, o zaman bekleriz. beklersek belki bileğinin, ara paslarının, şutlarının aslında nasıl da muhteşem olduğunu görürüz; ama emin olmak için yeterince izlediğim bir konu var ki, riera süratli bir oyuncu değil. süratli olmak zorunda da değil, 4-3-3 oyuncusudur, dar alan çalımıyla pozisyon yaratıyordur, çaprazdan çerçeveyi görüyordur; bilemem. şu aralar oynadığımız 4-3-3, daha çok 4-5-1'e benzediğinden; bize teknik kanattan çok, süratli kanat gerekiyor, çünkü orta pozisyonuna gelinceye kadar katedilmesi gereken mesafe çok uzun.
-sercan yıldırım: beşli orta saha gibi görünen bu kanat sistemiyle oynayacaksak, sırf sürati için, geçtiğimiz birkaç haftada oynanan maçlarda riera'ya da, ayhan'a da, engin'e de bir sol kanat oyuncusu olarak tercih ederim. hoca oynatmıyorsa bir bildiği vardır deyip geçiyorum, ama sol kanat bu haldeyken en azından forma "şansını" hak ettiği de kesin.
-colin-kazım richards: en kötü haliyle bile iyi yaptığı bir şey var ki, o da orta kesmek. kanatlardan verim alınamıyorken, ceza sahası içinde yer tutmayı bilen ve bitiriciliği yüksek bir forvetimiz varken, o forveti beslemek için en çok güvendiğim şey kazım'ın sert-kavisli ortaları. kaleciyi kontrpiyede bırakıyor, kazvislenen top savunmayı yanıltıyor ve bir şekilde tehlikeye sebep oluyor. çaprazda topla buluştuğunda topu düzeltmeden her seferinde direkt kullanma gibi bir alışkanlığı var, ankaragücü'ne attığı gol dışında, henüz faydası görülmedi. fizik olarak düşüşler yaşayan bir futbolcu olduğunu geçtiğimiz sezonlardan hatırlarım; fakat fizik olarak böyle iyi bir durumdayken, süratinin böyle düşük olmasını anlayamıyorum.
kanatların kötülerini okudunuz. eğer sol bekten de sağ beklerimiz kadar etkili bindirme görebilseydik, kanat oyuncularımız kanat forvet olarak kullanılabilir ve sürat eksikliği böylelikle bir sorun olmaktan çıkabilir. fakat hakan balta hiç bir zaman böyle bir bek oyuncusu olmayacak ve bu durumda da kanatlar aksamaya devam edecek. kazım'ın 4-3-3 oyuncusu olduğu malum, riera da o sistemde daha etkili olacak bir tipe benziyor; ama 4-5-1 gibimsi bir kanat sisteminin gerektirdiği sürate sahip değiller.
takım bu sezon şampiyonluğa oynayacak seviyede, bunca eleştiri yanlış anlaşılmasın. fakat eldeki takımdan gelecek on yılın takımını oluşturmak için de ciddi bir potansiyel taşıyor. sol beki için transfer talebi yeni değil, hakan balta idare etse de gerekiyor oraya adam. sol açığı için, riera ne kadar form tutarsa tutsun, yaşı itibarı ile, biri bulununcaya kadar idare etsin diye getirildiğinin kendisi de farkında muhtemelen. kazım, en formda haliyle bile sahaya sürerken "acaba oyundan silinip sahada yokları oynar mı?" diye düşünüp, bu ihtimale kendini hazırlaman gereken, konsantrasyon sorunu olan bir adam. en önemlisi de selçuk'a partner bulun laan!
iyi yine hadi iyi...