519
lincoln'ü suçlamak herkesin kolayına geliyor. bence sorulması gereken soru şudur : lincoln neden hamburg ile oynanan rövanş maçında "oynamadı" ?
eğer takımla alakası olmayan biri gelip, benim hakkımda medyaya, "benim gral gibi futbolcuya ihtiyacım yok. ben olsam yedek bırakırım vs." gibi cümleler kursaydı, bende oynamazdım. forma aşkı, kulüp aşkı elbette önemli. lincoln "oynadığı" maçlarda o aşkı bize yeterince gösteriyordu.
dediğim gibi; lincoln'ü suçlamak çok basit. ama ondan hiç kimse, "teknik direktör olmadan önce" bülent korkmaz'ın söylediği lafları yutmasını beklemesin. olmaz, kimse yapamaz.
lincoln'ün yeteneklerini, neler yapabileceğini tartışmamıza hiç gerek yok sanırım. böyle oyuncular (bkz: alex de souza) sahada yürüseler bile, bir top atar, bir şut çeker, maçı bir anda çevirir. hamburg maçında diri, koşan hasan'ı soktu da ne oldu? dağlara taşlara çılgın gibi ortalar attı. inanamadım tv karşısında. saçımı mı yolsam, kafayı duvara mı koysam karar veremedim.
brezilyalıların şımartılması gerektiğini söylerler. bence lincoln'ün istediği, hocadan birazcık güven. başka bir şey değil. ben lincoln'e güveniyorum ve bu kötü performansını hocayla olan takışmasına bağlıyorum. bülent korkmaz ise, galatasaray'ın başına gelmeden önce söylediği sözlerin pişmanlığını yaşıyor şu an. hoca faktörü daima çok önemlidir. kalli geldi, lincoln'ü futbola küstürdü sonra defoldu gitti. skibbe geldi, lincoln'e önem verdi, lincoln bir süre sustu sonra patladı. bülent korkmaz ise daha takımın başına geçmeden, lincoln'e siktiri çekti.
hamburg maçı için lincoln'ü suçlamak, bana göre çok büyük bir futbol cahilliğidir. defans desen defans değil (bkz: harry kewell aslan parçası), orta sahada barış gibi dünya starımız vardı ve takımın kondisyonu bitikti (çok doğal). yönetiminde meira'yı satmasını bu hatalar ve şanssızlıklar zincirine ekleyebiliriz. tabi en büyük hatamız şudur (ayrıca beni kahreden hata), hem bordeaux hem hamburg maçında, 5 dakikada golleri alıverdik içeri. atarken yavaş yavaş acı çektire çektire atıyoruz ama iş golü yemeye gelince harikayız.
lincoln'ü satana kadar, kazanmaya çalışın. satıyorsanız, şampiyonluk maçından önce satın, 2 kuruş kâr elde etmek için, şampiyonluğu da kaybedelim.
(bkz: fernando meira)
eğer takımla alakası olmayan biri gelip, benim hakkımda medyaya, "benim gral gibi futbolcuya ihtiyacım yok. ben olsam yedek bırakırım vs." gibi cümleler kursaydı, bende oynamazdım. forma aşkı, kulüp aşkı elbette önemli. lincoln "oynadığı" maçlarda o aşkı bize yeterince gösteriyordu.
dediğim gibi; lincoln'ü suçlamak çok basit. ama ondan hiç kimse, "teknik direktör olmadan önce" bülent korkmaz'ın söylediği lafları yutmasını beklemesin. olmaz, kimse yapamaz.
lincoln'ün yeteneklerini, neler yapabileceğini tartışmamıza hiç gerek yok sanırım. böyle oyuncular (bkz: alex de souza) sahada yürüseler bile, bir top atar, bir şut çeker, maçı bir anda çevirir. hamburg maçında diri, koşan hasan'ı soktu da ne oldu? dağlara taşlara çılgın gibi ortalar attı. inanamadım tv karşısında. saçımı mı yolsam, kafayı duvara mı koysam karar veremedim.
brezilyalıların şımartılması gerektiğini söylerler. bence lincoln'ün istediği, hocadan birazcık güven. başka bir şey değil. ben lincoln'e güveniyorum ve bu kötü performansını hocayla olan takışmasına bağlıyorum. bülent korkmaz ise, galatasaray'ın başına gelmeden önce söylediği sözlerin pişmanlığını yaşıyor şu an. hoca faktörü daima çok önemlidir. kalli geldi, lincoln'ü futbola küstürdü sonra defoldu gitti. skibbe geldi, lincoln'e önem verdi, lincoln bir süre sustu sonra patladı. bülent korkmaz ise daha takımın başına geçmeden, lincoln'e siktiri çekti.
hamburg maçı için lincoln'ü suçlamak, bana göre çok büyük bir futbol cahilliğidir. defans desen defans değil (bkz: harry kewell aslan parçası), orta sahada barış gibi dünya starımız vardı ve takımın kondisyonu bitikti (çok doğal). yönetiminde meira'yı satmasını bu hatalar ve şanssızlıklar zincirine ekleyebiliriz. tabi en büyük hatamız şudur (ayrıca beni kahreden hata), hem bordeaux hem hamburg maçında, 5 dakikada golleri alıverdik içeri. atarken yavaş yavaş acı çektire çektire atıyoruz ama iş golü yemeye gelince harikayız.
lincoln'ü satana kadar, kazanmaya çalışın. satıyorsanız, şampiyonluk maçından önce satın, 2 kuruş kâr elde etmek için, şampiyonluğu da kaybedelim.
(bkz: fernando meira)