2048
enteresan bir adamdır fatih terim. hakkında ne yazılsa, ne söylense elbette bakış açısına göre değişir muhteva. sadece fatih terim değil, hemen her konuda böyledir bu. insan tabiatı gereği gerçeğe/hakikate hep belli bir açıdan, hep belirli varsayımlarla, peşin kabullerle, bazen kaba önyargılarla bakar. teori denilen şey de bunun bilim çevrelerindeki adıdır. hiçbir alanda teori tüketmez, son sözü söylemez. söyleyeceğini belirli temellerle, belirli bağlantılarla, illiyet bağlarıyla ortaya koyar ama tamamlanmış, defteri dürülüp bir kenara atılacak kıvama gelmiş değildir. teori adeta çöldeki penguen'den, kutuplardaki develerden farksızdır. daima üşür. iğretidir. kök salamaz. tamamlanmayı bekler ama hiçbir zaman tamamlanamayacağının farkındadır. çünkü insan dimağının, usunun, anlağının ve dahi zihninin mahsulüdür. hal böyleyken ve bunu farklı örneklerle ortaya koyduktan sonra tutup "it ürür kervan yürür, zoruna gidenin borusuna gitsin" minvalindeki çamaşırcı kadın tipi neticelere varmak en hafif tabirle saçmalık değil de nedir? şaka mıdır bu? olmamışlık mıdır? yoksa bazı ezberlerin hazırlop, hazmedilmeden kusulması mıdır?
