8
öncelikle şunu söylemeliyim. bu takımın her formasının hastasıyım! öyle böyle bir hayranlık değil bu. kelimelere dökemiyorum. her neyse...
euro 2012 play off'unda rakibimiz oldular. şahsen benim üçüncü tercihimdi hırvatistan. biraz geçmişe dönelim.
yugoslavya'dan ayrılıp bağımsızlığını kazanan hırvatistan'ın çok da eskilere dayanan bir geçmişi yok. 1993 yılında fifa ve uefa'ya üye olan hırvatlar akabinde katıldıkları euro 1996 elemelerinde grupta italya'nın da önünde yer alarak ingiltere'nin yolunu tutmuş, adada ise türkiye, portekiz ve danimarka ile aynı gruba düşmüştü. 1990 yılında kurulup 1993 yılında fifa ve uefa'ya katılan bir takım için ilk büyük turnuva elemelerinde grupta italya gibi bir dünya devinin önünde lider olmak bile büyük başarıyken onlar 96 ingiltere'de gruptan çıkmış çeyrek finalde almanların karşısına dikilmişlerdi. 2-1'le mağlup oldukları panzerler daha sonra turnuvada şampiyon olacaklardı...
...ve 1998 dünya kupası... bana futbolu sevdiren turnuva. ve o turnuvada bana futbolu sevdiren takımlar. brezilya, hollanda, nijerya, hırvatistan... hırvatlar o güzel formalarıyla ve şimdiki teknik direktörleri bilic'li, suker'li, prosinecki'li boban'lı, simic'li, stanic'li, tudor'lu, jarni'li kadrosuyla gruptan arjantin'in peşi sıra çıkmış; sırasıyla romanya ve almanya'yı devirip yarı finalde ev sahibi fransa'nın karşısına dikilmişti. 2-1 yenildikleri fransa daha sonra kupayı da alacak, hırvatlar yine şampiyona elenmiş olmanın verdiği duygu ile evlerine döneceklerdi.
euro 2000'i pas geçen hırvatistan o günden sonra 2002 dünya kupası, euro 2004, 2006 dünya kupası ve euro 2008'e katıldılar. 2002'de meksika ve italya'nın, 2004'te fransa ve ingiltere'nin, 2006'da ise brezilya ve hiddink'in avustralya'sının gerisinde kalarak müzmin üçüncü sıfatıyla gruplardan çıkamayan hırvatlar 2008'de grupta almanya'yı altına alarak a grubu ikincisi türkiye ile futbol tarihinin en ilginç maçlarından birini* oynayarak turnuvaya veda ediyordu. böyle bir maç oynayacaklarını bilseler eminim grupta almanya'ya yenilip ikinci olurlardı.
2010 dünya kupası elemelerinde 1 puanla play off'u kaçırarak üçüncü olan hırvatlar şimdi euro 2012 play off'unda karşımızdalar. kurulduğu günden bu yana hiçbir zaman kolay lokma olmayan, hatta çetin ceviz olan ve her daim takım oyunu oynayarak rakibi zorlayan hırvatları başta da söylediğim gibi tercih etmezdim. ama şu da var ki onlar da ikinci torbadan bosna, estonya veya karadağ'ı bize tercih ederlerdi. zira dünyanın gelmiş geçmiş en dengesiz takımlarındanız ve kağıt üzerinde de bulunduğumuz torbanın en güçlüsüydük.
toparlayalım. hırvatistan bugüne kadar dünya kupasına 3 kez katıldı. en iyi derecesi üçüncülük. avrupa futbol şampiyonasına da 3 kez katılan damalıların en iyi dereceleri iki defayla çeyrek final. kadrolarında artık kovac kardeşler yok. rakitic, kalede bir zamanlar fanatik ve fotomaç'ın vazgeçilmez malzemesi pletikosa, simunic, corluka, srna, eduardo, klasnic, kranjcar ve modric en önemli oyuncuları. bakalım euro 2008 rövanşında neler olacak? slaven bilic hala küpeli mi ki ???
euro 2012 play off'unda rakibimiz oldular. şahsen benim üçüncü tercihimdi hırvatistan. biraz geçmişe dönelim.
yugoslavya'dan ayrılıp bağımsızlığını kazanan hırvatistan'ın çok da eskilere dayanan bir geçmişi yok. 1993 yılında fifa ve uefa'ya üye olan hırvatlar akabinde katıldıkları euro 1996 elemelerinde grupta italya'nın da önünde yer alarak ingiltere'nin yolunu tutmuş, adada ise türkiye, portekiz ve danimarka ile aynı gruba düşmüştü. 1990 yılında kurulup 1993 yılında fifa ve uefa'ya katılan bir takım için ilk büyük turnuva elemelerinde grupta italya gibi bir dünya devinin önünde lider olmak bile büyük başarıyken onlar 96 ingiltere'de gruptan çıkmış çeyrek finalde almanların karşısına dikilmişlerdi. 2-1'le mağlup oldukları panzerler daha sonra turnuvada şampiyon olacaklardı...
...ve 1998 dünya kupası... bana futbolu sevdiren turnuva. ve o turnuvada bana futbolu sevdiren takımlar. brezilya, hollanda, nijerya, hırvatistan... hırvatlar o güzel formalarıyla ve şimdiki teknik direktörleri bilic'li, suker'li, prosinecki'li boban'lı, simic'li, stanic'li, tudor'lu, jarni'li kadrosuyla gruptan arjantin'in peşi sıra çıkmış; sırasıyla romanya ve almanya'yı devirip yarı finalde ev sahibi fransa'nın karşısına dikilmişti. 2-1 yenildikleri fransa daha sonra kupayı da alacak, hırvatlar yine şampiyona elenmiş olmanın verdiği duygu ile evlerine döneceklerdi.
euro 2000'i pas geçen hırvatistan o günden sonra 2002 dünya kupası, euro 2004, 2006 dünya kupası ve euro 2008'e katıldılar. 2002'de meksika ve italya'nın, 2004'te fransa ve ingiltere'nin, 2006'da ise brezilya ve hiddink'in avustralya'sının gerisinde kalarak müzmin üçüncü sıfatıyla gruplardan çıkamayan hırvatlar 2008'de grupta almanya'yı altına alarak a grubu ikincisi türkiye ile futbol tarihinin en ilginç maçlarından birini* oynayarak turnuvaya veda ediyordu. böyle bir maç oynayacaklarını bilseler eminim grupta almanya'ya yenilip ikinci olurlardı.
2010 dünya kupası elemelerinde 1 puanla play off'u kaçırarak üçüncü olan hırvatlar şimdi euro 2012 play off'unda karşımızdalar. kurulduğu günden bu yana hiçbir zaman kolay lokma olmayan, hatta çetin ceviz olan ve her daim takım oyunu oynayarak rakibi zorlayan hırvatları başta da söylediğim gibi tercih etmezdim. ama şu da var ki onlar da ikinci torbadan bosna, estonya veya karadağ'ı bize tercih ederlerdi. zira dünyanın gelmiş geçmiş en dengesiz takımlarındanız ve kağıt üzerinde de bulunduğumuz torbanın en güçlüsüydük.
toparlayalım. hırvatistan bugüne kadar dünya kupasına 3 kez katıldı. en iyi derecesi üçüncülük. avrupa futbol şampiyonasına da 3 kez katılan damalıların en iyi dereceleri iki defayla çeyrek final. kadrolarında artık kovac kardeşler yok. rakitic, kalede bir zamanlar fanatik ve fotomaç'ın vazgeçilmez malzemesi pletikosa, simunic, corluka, srna, eduardo, klasnic, kranjcar ve modric en önemli oyuncuları. bakalım euro 2008 rövanşında neler olacak? slaven bilic hala küpeli mi ki ???