381
galatasaray’ın kötü gidişi vesilesi ile onlarında ekmeklerine bolca yağ sürülmüştür. hayatın her alanında olduğu gibi, siyaset, iş dünyası, özel yaşam gibi, futbolda da medya desteği çok önemliymiş. bu ülkede tüm köşe yazarları filozoftur. her şey hakkında bir fikirleri bir teorileri vardır. ekranlara dikkat edin tüm kanallarda hep aynı kişiler tartışır hep aynı kişiler yorumda bulunur. irakta savaş çıkar bakarsın aynı üçlü yorum yapar, amerika’da ekonomik kriz çıkar aynı üçlü parayı yorumlar, ibrahim tatlıses saldırıya uğrar aynı üçlü hayatının piskolojik yönlerini incelerler. ve bu tipler iktidar tarafından olur verilmiş az muhalif veya muhalif gibi görünen ama “gerçekleri de inkar etmeyen” ve iktidar yandaşlarıdır.
spor basınında da bu böyledir, bir avuçlar ve hep aynılar. kim ne kadar, nereye kadar konuşabileceğini, konuştuğu kulübün başkanının, yönetiminin karşı duruşuna göre belirliyor. son zamanlarda camiamıza korkunç saldırılar iftiralar atılmaya başlanmasını da buna bağlamak mümkün ama yeterli değil.
not : yönetim karşı duruşu konusunda şöyle bir çelişkiye düşüyor insan; diktatör bir başkana sahip olup medyayı baskı altına alıp köşe yazarlarını, yorumcularını, istediği şekilde yönetebilen etrafına ve tüm futbol camiasına giderlenmek mi istersin, yoksa ne olursa olsun kimsenin söyledikler ile hareket etmeyen mütavazi, öyle köşe yazarlarıyla spor muhabirleri ile muhatap olmayan gayet demokratik bir başkan mı tercih edersin ?
şimdi galatasaray’a saldırmanın iftira atmanın tam zamanı, ne kulüp başkanı sesini çıkarabilir, ne diğer yöneticiler. hatırlarsanız geçenler de işın çelebi konuşurken birisinin göbek bağınız mı var yanıtına açık ve net “evet göbek bağımız var” demişti. bu çok önemli bir ayrıntı ve arkasından çok önemli bir ayrıntı daha verdi “sağ olsun hayrı kozak bizim dile getirmek istediklerimizi dile getirdi” dedi. dikkatinizi çekerim hayri kozak açılış olayında camia içersinden hükümetin yaptıklarını yanlış olarak nitelendirip yönetimin bu durumda başbakan’a ve toki başkanına cevap veremeyeceğini açık bir şekilde söyleyenlerdendi.
şu anki süreçte ne yönetim ne de başkan futbol federasyonuna ve medya ya gerekli tepkiyi verememesinin nedenleri sıralandığında bu bahsettiğim iki olay (yönetimin duruşu ve göbekten bağlılık durumu) da birlikte değerlendirilmelidir. evet saldırıyorlar ve saldırmaya devam edecekler bu ipneler. evet çok kötü sezondayız eleştirilmeyi hak ediyoruz bir çok yönden. ama ben hiçbir dönem bu kadar iftiranın atıldığı bir sezon hatırlamıyorum, hiçbir neden ( bunlara yönetimin kötü oluşu, futbol takımının götü gidişi gibi ) bu kadar iftiranın atılmasına karşılık gelmez. amacım yönetimi savunmak falan değil ülke gerçekleriyle, kulübün durumunu bağdaştırmaktır. sporda da normal yaşamda olduğu gibi işler konjönktöre göre hareket ediyor. şartlar bizden yan olmadığı için hangi yandan ise onun çıkarlarına göre hareket etmekte, camiamızın daha da kötü olması için ellerinden gelini yapmaktadırlar. lakin bir çoğu türk futboluna ihanet etmekte olduklarının, türk futbolunun bu noktalara gelmesinde büyük katkıya sahip bir kulübe fütursuzca saldırıda bulunulmasının kendilerine de bir fayda sağlamayacağının farkında değiller.
biz hepinizi tanıyoruz, yazdıklarınızın çizdiklerinizin hepsi hafızalarımızın bir yerlerinde bulunacaklar, şimdi susuyoruz nedenlerimiz var, kötüyüz açıkçası. ama bu sizinle tekrar başka şartlarda karşılaşmayacağımız anlamına gelmiyor. o günü sabırla bekleyeceğiz ve taraftarlık duruşumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz.
spor basınında da bu böyledir, bir avuçlar ve hep aynılar. kim ne kadar, nereye kadar konuşabileceğini, konuştuğu kulübün başkanının, yönetiminin karşı duruşuna göre belirliyor. son zamanlarda camiamıza korkunç saldırılar iftiralar atılmaya başlanmasını da buna bağlamak mümkün ama yeterli değil.
not : yönetim karşı duruşu konusunda şöyle bir çelişkiye düşüyor insan; diktatör bir başkana sahip olup medyayı baskı altına alıp köşe yazarlarını, yorumcularını, istediği şekilde yönetebilen etrafına ve tüm futbol camiasına giderlenmek mi istersin, yoksa ne olursa olsun kimsenin söyledikler ile hareket etmeyen mütavazi, öyle köşe yazarlarıyla spor muhabirleri ile muhatap olmayan gayet demokratik bir başkan mı tercih edersin ?
şimdi galatasaray’a saldırmanın iftira atmanın tam zamanı, ne kulüp başkanı sesini çıkarabilir, ne diğer yöneticiler. hatırlarsanız geçenler de işın çelebi konuşurken birisinin göbek bağınız mı var yanıtına açık ve net “evet göbek bağımız var” demişti. bu çok önemli bir ayrıntı ve arkasından çok önemli bir ayrıntı daha verdi “sağ olsun hayrı kozak bizim dile getirmek istediklerimizi dile getirdi” dedi. dikkatinizi çekerim hayri kozak açılış olayında camia içersinden hükümetin yaptıklarını yanlış olarak nitelendirip yönetimin bu durumda başbakan’a ve toki başkanına cevap veremeyeceğini açık bir şekilde söyleyenlerdendi.
şu anki süreçte ne yönetim ne de başkan futbol federasyonuna ve medya ya gerekli tepkiyi verememesinin nedenleri sıralandığında bu bahsettiğim iki olay (yönetimin duruşu ve göbekten bağlılık durumu) da birlikte değerlendirilmelidir. evet saldırıyorlar ve saldırmaya devam edecekler bu ipneler. evet çok kötü sezondayız eleştirilmeyi hak ediyoruz bir çok yönden. ama ben hiçbir dönem bu kadar iftiranın atıldığı bir sezon hatırlamıyorum, hiçbir neden ( bunlara yönetimin kötü oluşu, futbol takımının götü gidişi gibi ) bu kadar iftiranın atılmasına karşılık gelmez. amacım yönetimi savunmak falan değil ülke gerçekleriyle, kulübün durumunu bağdaştırmaktır. sporda da normal yaşamda olduğu gibi işler konjönktöre göre hareket ediyor. şartlar bizden yan olmadığı için hangi yandan ise onun çıkarlarına göre hareket etmekte, camiamızın daha da kötü olması için ellerinden gelini yapmaktadırlar. lakin bir çoğu türk futboluna ihanet etmekte olduklarının, türk futbolunun bu noktalara gelmesinde büyük katkıya sahip bir kulübe fütursuzca saldırıda bulunulmasının kendilerine de bir fayda sağlamayacağının farkında değiller.
biz hepinizi tanıyoruz, yazdıklarınızın çizdiklerinizin hepsi hafızalarımızın bir yerlerinde bulunacaklar, şimdi susuyoruz nedenlerimiz var, kötüyüz açıkçası. ama bu sizinle tekrar başka şartlarda karşılaşmayacağımız anlamına gelmiyor. o günü sabırla bekleyeceğiz ve taraftarlık duruşumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz.