466
2 aralık 1998 galatasaray juventus maçı belki de hayatımın dönüm noktasıdır. o güne kadar taraftarlığımdan şüphe edilmeyecek derecede galatasaray aşığı olmama rağmen herhangi bir maça gitmemiş ve de haliyle bu mabede ayak basmamıştım. okuldan çok samimi bir arkadaşımla hep maça gitmenin hayalini kurardık ve elimizde olmayan nedenlerle hep ertelerdik. artık ertelemenin sonu gelmişti ve biz bu bıçak sırtı maça kesinlikle gitmeliydik. maçın önemi politik nedenlerden ötürü bin kat artmıştı. bizim ise bu maça gidecek biletimiz maalesef yoktu ama dedim ya ilk gideceğimiz maç bu maç olmalıydı.
2 aralık günü arkadaşımla okulu kırıp sabah erkenden yola düştük. inanılmaz bir köprü trafiğindeydik ve otobüs hınca hınç doluydu. kendimi çok garip hissediyordum, nedenini ise heyecanıma bağlıyordum. altunizadeyi geçmek üzereydik ki otobüste birisi bayıldı. adamı ayılttıktan sonra içimdeki gariplik mideme vurdu ve bulanmaya başladı. arkadaşıma otobüsü durdurmasını söylediğimde köprüdeydik otobüs doğal olarak durmadı ve ben kusmaya başladım. köprü çıkışında otobüs şoförü resmen bizi dışarı attı. arkadaşım ateşimin de çıktığını söyleyince bir gariplik olduğunu anladık. toplu ulaşım aracı bulamayacağımız için otostopla mecidiyeköye gittik ve hemen hastahaneye koştuk. doktor zehirlendiğimi söyledi ve serum alıp hastahanede kalmamı tembih etti. doktor yanımızdan gittikten sonra hemen hastahaneyi terkettik aslında kaçtık. eczane bulup derdimizi anlattık ve eczacıdan bana ilaç aldık. kahvaltı yapmak için bir dükkana gittik ve ben orda yine kustum. arkadaşım da korkup eve dönelim diye ısrar etti ama hayır bu maça ne olursa olsun gidecektim. anadolu yakasına kalkan otobüs duraklarının olduğu yerdeki trafonun önünde kendimi koyverdim. arkadaşım gitti karaborsadan iki adet yeni açık bilet aldı ve kuyruğa girdik. saat 12.00 civarı kapılar açıldı ve kendimizi içeri attık. yeni açık üstte ön sıralardan kendimize bir yer bulup oturduk. ben beremi komple başıma geçirip uyumakla bayılmak arası bir duruma geçtim. saatler ilerlediğinde bir uğultuya uyandım ve hayatımın en muhteşem anlarından birine kavuştum. juventus takımı sahaya bakmaya çıkmıştı ve tüm aslanlar yuhalıyor, ölüm marşını söylüyordu. yıllardır televizyondan izlediğim mabetteydim ve ben de bir aslandım. o ana kadar ayılıp bayılan ben birden iyileştim ve aşkımı desteklemeye başladım. suatın harika son dakika golüyle 1-1 berabere kaldık ve ben inanılmaz bir başlangıç yapmış oldum. devamında senelerdir mabede giderim, kombinem hep vardır ama o ilk maçın heyecanı hep başka olmuştur benim için.
11 ocak 2011de son kez gideceğim, nice destanların, şampiyonlukların mekanı...
2 aralık günü arkadaşımla okulu kırıp sabah erkenden yola düştük. inanılmaz bir köprü trafiğindeydik ve otobüs hınca hınç doluydu. kendimi çok garip hissediyordum, nedenini ise heyecanıma bağlıyordum. altunizadeyi geçmek üzereydik ki otobüste birisi bayıldı. adamı ayılttıktan sonra içimdeki gariplik mideme vurdu ve bulanmaya başladı. arkadaşıma otobüsü durdurmasını söylediğimde köprüdeydik otobüs doğal olarak durmadı ve ben kusmaya başladım. köprü çıkışında otobüs şoförü resmen bizi dışarı attı. arkadaşım ateşimin de çıktığını söyleyince bir gariplik olduğunu anladık. toplu ulaşım aracı bulamayacağımız için otostopla mecidiyeköye gittik ve hemen hastahaneye koştuk. doktor zehirlendiğimi söyledi ve serum alıp hastahanede kalmamı tembih etti. doktor yanımızdan gittikten sonra hemen hastahaneyi terkettik aslında kaçtık. eczane bulup derdimizi anlattık ve eczacıdan bana ilaç aldık. kahvaltı yapmak için bir dükkana gittik ve ben orda yine kustum. arkadaşım da korkup eve dönelim diye ısrar etti ama hayır bu maça ne olursa olsun gidecektim. anadolu yakasına kalkan otobüs duraklarının olduğu yerdeki trafonun önünde kendimi koyverdim. arkadaşım gitti karaborsadan iki adet yeni açık bilet aldı ve kuyruğa girdik. saat 12.00 civarı kapılar açıldı ve kendimizi içeri attık. yeni açık üstte ön sıralardan kendimize bir yer bulup oturduk. ben beremi komple başıma geçirip uyumakla bayılmak arası bir duruma geçtim. saatler ilerlediğinde bir uğultuya uyandım ve hayatımın en muhteşem anlarından birine kavuştum. juventus takımı sahaya bakmaya çıkmıştı ve tüm aslanlar yuhalıyor, ölüm marşını söylüyordu. yıllardır televizyondan izlediğim mabetteydim ve ben de bir aslandım. o ana kadar ayılıp bayılan ben birden iyileştim ve aşkımı desteklemeye başladım. suatın harika son dakika golüyle 1-1 berabere kaldık ve ben inanılmaz bir başlangıç yapmış oldum. devamında senelerdir mabede giderim, kombinem hep vardır ama o ilk maçın heyecanı hep başka olmuştur benim için.
11 ocak 2011de son kez gideceğim, nice destanların, şampiyonlukların mekanı...