35
3 şubat 2002 antalyaspor galatasaray maçında tribündeyim.* ocak-şubat dönemi antalya'sının futbol takımlarının şehre hücumu konusundaki hareketliliği malum. çarşıda adım başı bir mağazada, takım eşofmanıyla alışverişe çıkmış bir sporcu görmek mümkündü (ki hala da fazlasıyla öyle). neyse maçı kale arkasından izliyorum. maç başladıktan bir süre sonra yabancı bir takımın oyuncuları (büyük ihtimalle alman) komple kafile halinde tribüne geldiler maçı izlemeye. arkalar dolu olduğundan önlerde yer buldular ve kuruldular. pozisyon oluyor bütün tribün haliyle ayağa kalkıyor. bizim almanlar da önce kafayı arkaya tribüne çevirip "ulan zaten yabancı ortamdayız bari ayak uyduralım" hesabı hep beraber ayağa kalkıyorlar. tribün hareketlerini gözleme bakışı istisnasız hepsinde var. pozisyon bitiyor tribün lideri "otuur, otuuurr" diye bağırınca tüm tribün tekrar oturuyor. herkes oturunca almanlar sap gibi ayakta kalıyor haliyle. onlar yüzünden sahayı göremeyen ahali oturun diye bağırıyor. bu sefer attıkları bakış ise "niye kalktınız niye oturuyorsunuz" şeklinde şaşkınlık içeren bir bakış. kalabalığa uyma psikolojisi ile bu çökme/kalkma olayı 3-4 kez yaşanınca artık sonuncusunda tüm tribünün kopması. akabinde almanların da kahkahayı basması 10 numaraydı. o maç tek kelimeyle eşsiz bir deneyim olmuştur adamlar için.
dip not: rakip tribünde olmam ve yaşımın çok küçük olması dolayısıyla attığımız gole gönlümce sevinememiş olmam da o kadar kahkaha içinde hüzünlendirmişti beni.
dip not: rakip tribünde olmam ve yaşımın çok küçük olması dolayısıyla attığımız gole gönlümce sevinememiş olmam da o kadar kahkaha içinde hüzünlendirmişti beni.