• 155
    ben dahil bir çok galatasaraylıyı düşündürten maçtır. ben bana düşündürttüklerini yazayım.
    maçın başında "bu sıcakta bu kadar oynanır, beraberlik bile iyi" diye düşünüyordum. dün oynanan maçlara bakarsanız gol sayısının azlığı aslında bunun çok da garip bir beklenti olmadığını ortaya koyar sanırsam. 35 derecede maç yapmak, ocak ayında fortis kupası oynayabilmek için çok mühim olduğundan veya böyle temposuz maçlar sonucu puanların rastgele dağıtıldığı ilk haftalar izlemek ligimize ayrı heyecan kattığından olsa gerek marka değeri falan adına çok önemli olmalı. tribünde maçı izlerken terleyen yönetici tayfası "ulan bi yerde hata yaptık, ama nerde" diye düşündü mü acaba?
    neyse, ilk golü bulunca, rahatlayacağımızı, daha iyi oynayacağımızı düşündüm işin açıkçası, benim için bu maçtan acı çekme faslı böyle başladı. ortasahada toplam 5 tane merkez özellikli oyuncuyla oynarken (sarp, ayhan, cana, emre, arda), defansta da hakan dışında (hatta bence hakan stoperde daha iyi) bütün oyuncularımız merkez oyuncusuyken, ilerde oynayan tek adamın orjininin kanat olması bizi bilmeyen birisi için eminim şaşırtıcı olurdu. atılan gol güzeldi bence, mustafa reyizz tribünle hesabını kapatırken ben evde mutluydum en azından. (bu arada dikkatinizi çekti mi bilmiyorum; ama eskiden sorunlu oyuncudan yıldız yaratan galatasaray kültürünü mustafa sarp'tan bir psikopat yaratır hale getirmek sadece 2-3 sene sürdü).
    zannetmeyin ki sivas iyi oynadı diyeceğim. hiç de oynamadılar, futbolun hiç bir doğrusu yoktu o tarafta, veteran bir ceyhun ve etrafında 10 adamı yenemedik altı üstü. zaten sivas bizden iyi oynayıp yense, daha çok üzülürdüm. golden sonra umursamazlıkla birleşen sıcak, abitoğlu'nun yarattığı faulden kendi kalemize attığımız gol, yüklenmek isteyip ilerde çoğalamayan bir takım, pas yapamayan bir ortasahayla birleşince 1 yerine 0 puan almış olduk.
    yediğimiz ilk golde ben bizim takımdan kimseye hata bulmam, o yardımcıya selam ederim. ikinci golde servet'e hata bulurum, canı sağolsun derim. rijkaard olmasa "bu cana niye hazır değil" derdim, demiyorum. biliyorum son suçlu rijkaard çünkü.
    uzun uzun maçı yazarım demiştim; ama inan sözlük bütün keyfim kaçtı.
    özet geçeyim, bir iyi bir normal bir de kötü senaryoyla.

    iyi senaryo: yönetim ortasahaya takviye yapar -2 tane daha mustafa sarp alsak bile daha iyi şu andaki durumdan, en azından yorulmadan iyi oynuyor adam- takviye tutar, kale ufuk'a emanet edilir, ufuk iyi çıkar veya aykut'un içine cin girer. baros'un iyileşmesiyle takım olarak yardırmaya başlarız ve bu puan kaybı unutulur.

    normal senaryo: yönetim ortasahaya takviye yapar, alıştıydı malıştıydı derken ilk yarı geçer, sıcaklar azalınca teknik farkımız öne çıkar. avrupa ligi'nde formayı koysak oynar. aslantepe'ye belki lider değil ama iddialı gireriz, aslantepe'de alırız şampiyonluğu

    kötü dolayısıyla muhtemel senaryo: transfer gecikir. ali sami yen'deki 2. hafta maçında ali turan, mustafa sarp ıslıklanır. yılmaz başkan ve giden sevgilinin saha inmesi beklenir. olası bi puan kaybında, transfer aşığı 17 yaş ortamalı ergenlerimiz "heyya heyya ultraslan" deyip adnan polat'ı istifaya davet eder, karışmaya çalışanlara reyizleri saldırır. galatasaray yıllar sonra bir sezonu 2. hafta kapatmış olur.

    gördüğünüz gibi, bu kötü tabloda bile beni endişelendiren taraftar. 2. endişem yönetim. sonrasında futbolcular (bu sıcaklar kıstas değil, boşverin aslanlar), en son ise frank rijkaard'dır.

    en son not olarak yine 2 şey söyleyeceğim.
    1- mehmet batdal 96'daki gibi ortamda gelmiş olsa (transfer budalası ergen taraftar önüne çıkmayacak olsa) çok fazla şey bekleyin derdim.
    2- bu sıcakta hem de bu hakemle maç yaptırtıyorsan takımına sırf ocak'ta fortis oynatacağım diye, frank rijkaard sana ne yapsın türk futbolu?
App Store'dan indirin Google Play'den alın