1780
seneler geçer, almaguer'ler, yalçın'lar, tolga seygan'lar gider, servet'ler neill'ler gelir; ama galatasaray futbol takımının, dünyanın en basit gol yiyen takımı olduğu unvanı hiçbir zaman değişmez.
aklıma ilk chelsea geldiği için oradan örnek vereceğim, adamların 30+ maçta 10 küsür gol yediğine defalarca şahit oldum puan tablosunda. ha şimdi diyeceksiniz ki ya işte terry, carvalho vs.. değil arkadaşım, değil. yani evet bir nebze tamam ama, sen 29 temmuz 2010 galatasaray ofk belgrad maçında yediğin iki golü sadece o maçta yemedin aslında. sen o golleri bütün sezon yedin aslında. sen o golleri, aslında bildim bileli yiyorsun hatta.
öyle bir baskı yiyelim ki defalarca şut çekilsin kalemize, en sonunda biri girsin. öyle bir organize gol yiyelim ki, hiçbir savunmamız olmasın atılan gole karşı, hakkını verip alkışlayalım.
ama ben nerden geldiği belli olmayan bir kornerde bomboş kalan rakip oyuncuyu izleyen kaleci istemiyorum. ben bir duran topta geriye çıkarılan topa rakibin elini kolunu sallaya sallaya vurmasını izlemek istemiyorum. ben uzaktan çekilen ve kaleciden seken topu mehmet yıldız tamamlasın ve tüm şampiyonluk umutlarımızı karartsın istemiyorum. ben 2-0 öne geçtiğim hamburg maçını bir anda 3-2 kaybetmek istemiyorum.
yeter ulan artık! biraz kontrolünüz altında tutun şu oyunu!
dedik ya terry filan. en önemli özellikleri ne aslında biliyor musun? oyunu kontrol altında tutmaları. sen rakibe top dahi göstermezsen bırak gol yemeyi, şut bile görmezsin kalende. şimdi kornerden gol yiyorsun ve diyorsun ya duran top şanssızlığı. şanssızlık filan değil işte. sen o golün yarısını zaten rakibe o korneri kazandırarak yemiş oldun, haberin yok.
artık zor gol yiyen bir takım görmek istiyorum. ve artık resmen yalvarıyorum bunun için.
not: işbu entry 29 temmuz 2010 galatasaray ofk belgrad maçına atfen sinirle yazılmış gibi gözükse de, aslında yıllardır çektiğimiz bir sıkıntıya dem vurmaktadır.
aklıma ilk chelsea geldiği için oradan örnek vereceğim, adamların 30+ maçta 10 küsür gol yediğine defalarca şahit oldum puan tablosunda. ha şimdi diyeceksiniz ki ya işte terry, carvalho vs.. değil arkadaşım, değil. yani evet bir nebze tamam ama, sen 29 temmuz 2010 galatasaray ofk belgrad maçında yediğin iki golü sadece o maçta yemedin aslında. sen o golleri bütün sezon yedin aslında. sen o golleri, aslında bildim bileli yiyorsun hatta.
öyle bir baskı yiyelim ki defalarca şut çekilsin kalemize, en sonunda biri girsin. öyle bir organize gol yiyelim ki, hiçbir savunmamız olmasın atılan gole karşı, hakkını verip alkışlayalım.
ama ben nerden geldiği belli olmayan bir kornerde bomboş kalan rakip oyuncuyu izleyen kaleci istemiyorum. ben bir duran topta geriye çıkarılan topa rakibin elini kolunu sallaya sallaya vurmasını izlemek istemiyorum. ben uzaktan çekilen ve kaleciden seken topu mehmet yıldız tamamlasın ve tüm şampiyonluk umutlarımızı karartsın istemiyorum. ben 2-0 öne geçtiğim hamburg maçını bir anda 3-2 kaybetmek istemiyorum.
yeter ulan artık! biraz kontrolünüz altında tutun şu oyunu!
dedik ya terry filan. en önemli özellikleri ne aslında biliyor musun? oyunu kontrol altında tutmaları. sen rakibe top dahi göstermezsen bırak gol yemeyi, şut bile görmezsin kalende. şimdi kornerden gol yiyorsun ve diyorsun ya duran top şanssızlığı. şanssızlık filan değil işte. sen o golün yarısını zaten rakibe o korneri kazandırarak yemiş oldun, haberin yok.
artık zor gol yiyen bir takım görmek istiyorum. ve artık resmen yalvarıyorum bunun için.
not: işbu entry 29 temmuz 2010 galatasaray ofk belgrad maçına atfen sinirle yazılmış gibi gözükse de, aslında yıllardır çektiğimiz bir sıkıntıya dem vurmaktadır.