10429
14 sene şampiyonluk bekleyen taraftarlar ayrı bir tarafa ama özellikle 2002 şampiyonluğundan 2012 şampiyonluğuna kadar arada geçen 10 senede ezikliği, çaresizliği ve "garibanlığı" dibine kadar yaşamış taraftarlardır. o dönem çektiğimiz çilelerin haddi hesabı yoktur. rakibimizin sattığı kombine bizim stat kapasitesinin nerdeyse 2 katıydı. ülkenin en zenginleri rakiplere oluk oluk para akıtırken bizim takım paraları ödenmediği için antrenmana çıkmazdı. bugün dybala gelmesin rashford mu, öehh falan diyoruz ya, o zamanlar 5.sınıf orta sahalar için nöbet tutardık. fener peş peşe arjantin ve brezilya milli takımlarının 10 numaralarını alırken biz onların kapıya koyduğu revivo'larla adını sanını kimsenin bilmediği felipelerle oynamaya çalışırdık. onlar milli takım topçularını toplarken biz anadolu kulüplerinin 3.sınıf futbolcularına dilenir onu da ancak bjk ve fb salça olmazsa belki alabilirdik.
lincoln transferini 6 ay kutladık la biz. tamam bu kadar kutlama yeterli dediğimizde sezonun ilk yarısı bitmişti. adnan polat döneminde biraz normalleşir gibi olmuştu bu transferler ama yine de fenerbahçe'ye karşı kıramadığımız bir basiretsizlik vardı. deplasmanda zaten hep kaybediyorduk da ali sami yen de bile galibiyeti 3-4 yılda bir alıyorduk. avrupa'da zaten hepten şamar oğlanıydık. 2002'de grup sonuncusu olmuştuk, 2004'te villarreal içimizden geçmişti. 2005'te zaten avrupa'da bile yoktuk. tromsö faciasını yine şampiyonlar ligi grup sonunculuğu takip ediyordu. fener emre'yi aldığında arda da gitmesin diye dualar ediyorduk. bukres ve karpaty facialarından sonra bildiğin 70'ler galatasaray'ı gibi avrupa mı o ne la modundaydık.
bugün transfer beğenmiyoruz, kadıköy deplasmanını habur sınır kapısına çevirmişiz. anadolu deplasmanlarında tıpkı 2000'lerdeki gibi davul zurnalarla karşılanıyoruz. bu depresyondan çıkışımız 2011 yaz transfer dönemi ile başlıyor esasında. türkiye liginin en değerli yerli oyuncusunu, arsenal'in sağ bekini, juventus'un orta sahasını, atl madrid'in stoperini ve lazio'nun kalecisini aynı anda almıştık. aysal terim işbirliği bugünkü güzel günlerin kapısını açtı. galatasaray 2011'de tam anlamıyla küllerinden yeniden doğdu. 2002-2012 arası kapkaranlık dönem ki o arada bile 3 lig, 1 türkiye kupası ve 1 süper kupa var, bitirdik. son 13 sezonda türkiye'de dağıtılan 38 kupanın tam 17 tanesini biz aldık. kalan 21 kupayı ise türkiye'nin geri kalan kulüpleri kendi aralarında paylaşmış.
o günleri yaşayan bilhassa y kuşağı galatasaray taraftarları bugünleri hak etti. mevlam, 14 sene şampiyonluk görmeyen taraftara işin sonunda uefa kupasını görmeyi nasip etti. 2002-2012 arasındaki ezik dönemi yaşayanlara da bir uefa kupası zaferi daha yaşatır inşallah.
oğlum o dönemler çok kötüydü lan. öyle böyle değil. almaguer, bratu, suat usta, yalçın ayhan, inamoto, carrusca, barusso, bouzid, serdar özkan, yaser yıldız, mehmet batdal falan, bunlar geldi diye heyecanlanmış adamlarız biz. şimdi ayağımızı uzatıp dybala olmaz yeaa, osimhen'i almamız lazım falan diyoruz. inanılır gibi değil.
rabbim bu üstünlüğümüzü daim kılsın. amin deyin.
lincoln transferini 6 ay kutladık la biz. tamam bu kadar kutlama yeterli dediğimizde sezonun ilk yarısı bitmişti. adnan polat döneminde biraz normalleşir gibi olmuştu bu transferler ama yine de fenerbahçe'ye karşı kıramadığımız bir basiretsizlik vardı. deplasmanda zaten hep kaybediyorduk da ali sami yen de bile galibiyeti 3-4 yılda bir alıyorduk. avrupa'da zaten hepten şamar oğlanıydık. 2002'de grup sonuncusu olmuştuk, 2004'te villarreal içimizden geçmişti. 2005'te zaten avrupa'da bile yoktuk. tromsö faciasını yine şampiyonlar ligi grup sonunculuğu takip ediyordu. fener emre'yi aldığında arda da gitmesin diye dualar ediyorduk. bukres ve karpaty facialarından sonra bildiğin 70'ler galatasaray'ı gibi avrupa mı o ne la modundaydık.
bugün transfer beğenmiyoruz, kadıköy deplasmanını habur sınır kapısına çevirmişiz. anadolu deplasmanlarında tıpkı 2000'lerdeki gibi davul zurnalarla karşılanıyoruz. bu depresyondan çıkışımız 2011 yaz transfer dönemi ile başlıyor esasında. türkiye liginin en değerli yerli oyuncusunu, arsenal'in sağ bekini, juventus'un orta sahasını, atl madrid'in stoperini ve lazio'nun kalecisini aynı anda almıştık. aysal terim işbirliği bugünkü güzel günlerin kapısını açtı. galatasaray 2011'de tam anlamıyla küllerinden yeniden doğdu. 2002-2012 arası kapkaranlık dönem ki o arada bile 3 lig, 1 türkiye kupası ve 1 süper kupa var, bitirdik. son 13 sezonda türkiye'de dağıtılan 38 kupanın tam 17 tanesini biz aldık. kalan 21 kupayı ise türkiye'nin geri kalan kulüpleri kendi aralarında paylaşmış.
o günleri yaşayan bilhassa y kuşağı galatasaray taraftarları bugünleri hak etti. mevlam, 14 sene şampiyonluk görmeyen taraftara işin sonunda uefa kupasını görmeyi nasip etti. 2002-2012 arasındaki ezik dönemi yaşayanlara da bir uefa kupası zaferi daha yaşatır inşallah.
oğlum o dönemler çok kötüydü lan. öyle böyle değil. almaguer, bratu, suat usta, yalçın ayhan, inamoto, carrusca, barusso, bouzid, serdar özkan, yaser yıldız, mehmet batdal falan, bunlar geldi diye heyecanlanmış adamlarız biz. şimdi ayağımızı uzatıp dybala olmaz yeaa, osimhen'i almamız lazım falan diyoruz. inanılır gibi değil.
rabbim bu üstünlüğümüzü daim kılsın. amin deyin.