16
içlerinde öyle isimler vardır ki, resmen insana "bilader tamam sarı kırmızı aşkımız ama futbol konuşmasak da olur." dedirtmektedir. evet çünkü sadece galatasaraylı olmak, sarı kırmızı renklere gönül vermek, futboldan çok iyi anlayacağımız, veya en azından düzgün bir karaktere, toplum genelinin kabul etmiş olduğu belirli ahlaki değerlere sahip olacağımız anlamına-maalesef-gelmiyor.
şimdi bir kısım yazar var sözlükte, ısrarla bazı şeyleri gözümüze sokmaya çalışıyorlar, hani %90'ımız kör olmuş, gözüne perde inmiş de bir tek bu arkadaşlar biliyor doğruları. bir kere yazılır, iki kere de yazılabilir elbet ama her allahın günü ısrarla bir şeyleri tekrar tekrar yüzümüze vurmanın sebebi ne olabilir? problemli misiniz arkadaşım? bir siz görüyorsunuz da gerçekleri, sözlüğün kalanı gerizekalı falan mı?
dünya kupası başlamış, ne mutlu bize takımımızda oynayan tüm oyuncular hatrı sayılır süre görev aldı ve görece güzel performans sergiledi. hala yok "elano konusunda ben dediydim işte", yok "rijkaard şuydu buydu", yok "dos santos konusuna gelirsek..." ne kadar çileli bir milletiz yahu, değil mi zaten yürürken bile "sessiz ve kederli" yürüyoruz, hamurumuzda var dert-sıkıntı-keder; normaldir. yaz gelmiş yahu gülün azıcık!
vuvuzeladır, ömer üründül'dür, kısır futboldur pekala katılıyorum ama ne olursa olsun tarih itibariyle dünyanın en büyük futbol organizasyonu gerçekleşmekte ve "biz" hala geçen sezonki aptal geyiklerde ısrarcıyız... hani işin içinde futbola dair bir yorum, bir analiz, bir tespit de yok. boş laf, kuru gürültü. tadını çıkarın yahu, keyif almaya bakın, gidin bir şey yapın rahatlayın artık ne diyeyim yani. açıkçası bu bağlamda bir kısım yazar beni hayal kırıklığına uğratmıştır. en sade, en içten futbol sohbetlerinde bile "ben dediydim!" aferin bilader, eksik olma...
neyse, şimdi bir de kendimi ateşe atarak başka bir konuya değinmek istiyorum; ben ve bir takım yazar arkadaş frank rijkaard'ı, elano blumer'i, dos santos'u hatta yeri gelir serdar özkan'ı bile desteklemekte, bu isimlere arka çıkmaktadır. eleştirirken de daha yumuşak davranırlar, sopayla değil izah ederek dertlerini anlatırlar. sayın eli sopalı yazar grubu sözüm sizedir; aptal falan değiliz, ısrarla gözümüze gözümüze soktukça aynı tornadan çıkmış, belki de 10 aydır düzenli olarak girdiğiniz kokuşmuş entrylerinizi, ne biz değişeceğiz, ne de kulüp sizin ısrarlarınıza dayanamayıp dediklerinizi harfiyen yerine getirecek.
birilerini savunuyorsak, arka çıkıyorsak, eleştirirken de neden-sonuç ilişkisi kurup efendice konuyu bağlamaya çalışıyorsak; futbol aşkımızdandır, galatasaray sevgisindendir, ne olursa olsun sarı kırmızı formayı terleten oyuncularımıza ve kulübe emek veren teknik heyete saygımızdandır,* galatasaraylı duruşundandır ha bir de şu sözlüğü okuyan insanlara salt fikirlerimizi dikte etmek yerine onlara bilgi birikim bakış açısı olarak bir şeyler katma isteğimizdendir. biz de biliyoruz o ithamları, küfürleri, kinayeleri yoksa...
zannetmiyorum ki bu sözlük ortamında kulüp bünyesindeki isimleri itin g.tüne sokarak yol alalım, bir yerlere gelelim.
şimdi bir kısım yazar var sözlükte, ısrarla bazı şeyleri gözümüze sokmaya çalışıyorlar, hani %90'ımız kör olmuş, gözüne perde inmiş de bir tek bu arkadaşlar biliyor doğruları. bir kere yazılır, iki kere de yazılabilir elbet ama her allahın günü ısrarla bir şeyleri tekrar tekrar yüzümüze vurmanın sebebi ne olabilir? problemli misiniz arkadaşım? bir siz görüyorsunuz da gerçekleri, sözlüğün kalanı gerizekalı falan mı?
dünya kupası başlamış, ne mutlu bize takımımızda oynayan tüm oyuncular hatrı sayılır süre görev aldı ve görece güzel performans sergiledi. hala yok "elano konusunda ben dediydim işte", yok "rijkaard şuydu buydu", yok "dos santos konusuna gelirsek..." ne kadar çileli bir milletiz yahu, değil mi zaten yürürken bile "sessiz ve kederli" yürüyoruz, hamurumuzda var dert-sıkıntı-keder; normaldir. yaz gelmiş yahu gülün azıcık!
vuvuzeladır, ömer üründül'dür, kısır futboldur pekala katılıyorum ama ne olursa olsun tarih itibariyle dünyanın en büyük futbol organizasyonu gerçekleşmekte ve "biz" hala geçen sezonki aptal geyiklerde ısrarcıyız... hani işin içinde futbola dair bir yorum, bir analiz, bir tespit de yok. boş laf, kuru gürültü. tadını çıkarın yahu, keyif almaya bakın, gidin bir şey yapın rahatlayın artık ne diyeyim yani. açıkçası bu bağlamda bir kısım yazar beni hayal kırıklığına uğratmıştır. en sade, en içten futbol sohbetlerinde bile "ben dediydim!" aferin bilader, eksik olma...
neyse, şimdi bir de kendimi ateşe atarak başka bir konuya değinmek istiyorum; ben ve bir takım yazar arkadaş frank rijkaard'ı, elano blumer'i, dos santos'u hatta yeri gelir serdar özkan'ı bile desteklemekte, bu isimlere arka çıkmaktadır. eleştirirken de daha yumuşak davranırlar, sopayla değil izah ederek dertlerini anlatırlar. sayın eli sopalı yazar grubu sözüm sizedir; aptal falan değiliz, ısrarla gözümüze gözümüze soktukça aynı tornadan çıkmış, belki de 10 aydır düzenli olarak girdiğiniz kokuşmuş entrylerinizi, ne biz değişeceğiz, ne de kulüp sizin ısrarlarınıza dayanamayıp dediklerinizi harfiyen yerine getirecek.
birilerini savunuyorsak, arka çıkıyorsak, eleştirirken de neden-sonuç ilişkisi kurup efendice konuyu bağlamaya çalışıyorsak; futbol aşkımızdandır, galatasaray sevgisindendir, ne olursa olsun sarı kırmızı formayı terleten oyuncularımıza ve kulübe emek veren teknik heyete saygımızdandır,* galatasaraylı duruşundandır ha bir de şu sözlüğü okuyan insanlara salt fikirlerimizi dikte etmek yerine onlara bilgi birikim bakış açısı olarak bir şeyler katma isteğimizdendir. biz de biliyoruz o ithamları, küfürleri, kinayeleri yoksa...
zannetmiyorum ki bu sözlük ortamında kulüp bünyesindeki isimleri itin g.tüne sokarak yol alalım, bir yerlere gelelim.