273
yıllardır kafamı kurcalayan bir durum var. elbette diğer ülkelerin türk dil kurumuna karşılık gelen düzenleyici kurumlarının çıkardığı mevzuatın tamamını bilmem mümkün değil ama yıllardır izlediğimiz maçlarda, muhabbet ettiğimiz gavur arkadaşlarda gözlemlediğimiz husus şu; her ülke isimlerin telaffuzunda ve yazımında kendi fonetik-etimoloji-dilbilgisine göre hareket ediyor. örneğin fransızlar "ğolönd saleğ", macarlar "rölond şalai", almanlar "rğöland zalay", ingilizler "rölınd salay" şeklinde telaffuz ediyor.
bizim tdk ise şöyle bir kural benimsemiş. https://tdk.gov.tr/...el-adlarin-yazilisi/
bu kuralda özetle; "latin harflerini kullanan dillerdeki özel adlar özgün biçimleriyle yazılır" ör: "molière". ancak istisna olarak "eskiden dilimize yerleşmiş bazı batı kökenli kişi ve yer adları türkçe söylenişlerine göre yazılır" deniliyor. ör: şarlken
peki neden sadece istisnalar var? ana kural neden bu olmuyor? mesela ben neden "roland sallai" (s ve iki adet l) diye dümdüz okuyup yazamıyorum? dolayısıyla hasan hüseyin kardeşimizin bilerek ya da bilmeyerek telaffuz ettiği iki "l"'li söyleyişe +1'imle destek veriyorum. :)
bizim tdk ise şöyle bir kural benimsemiş. https://tdk.gov.tr/...el-adlarin-yazilisi/
bu kuralda özetle; "latin harflerini kullanan dillerdeki özel adlar özgün biçimleriyle yazılır" ör: "molière". ancak istisna olarak "eskiden dilimize yerleşmiş bazı batı kökenli kişi ve yer adları türkçe söylenişlerine göre yazılır" deniliyor. ör: şarlken
peki neden sadece istisnalar var? ana kural neden bu olmuyor? mesela ben neden "roland sallai" (s ve iki adet l) diye dümdüz okuyup yazamıyorum? dolayısıyla hasan hüseyin kardeşimizin bilerek ya da bilmeyerek telaffuz ettiği iki "l"'li söyleyişe +1'imle destek veriyorum. :)