74
4 senedir önce kerem'le sonra sinan'la ve son olarak da orhan abi ile yaptığım programdır.
tanımı yaptıysak şimdi dertleşmeye başlayabiliriz. dertleşme yeri olarak burayı seçtim çünkü youtube, twitter'dan önce galatasaray'la alakalı kimi tanıdıysam hepsini burada buldum. yani televizyona kadar uzanan yayıncılık hikayemin başlangıcı bende yeri her zaman çok ayrı olacak galatasaray sözlük'tür.
şimdi gelelim kanalın durumuna ve çok yakındığınız konulara. kişilere ve söylemlere kızmanızı ya da öfkelenmenizi gerçekten anlıyorum ve bu konudaki tüm değerlendirmelerinizi size bırakıyorum. ben size burada biraz kanalın yayın politikasından, içerde yaşadıklarımızdan ve nasıl bir ortamda çalıştığımızdan bahsediyor olucam.
öncelikle kanalın takımlara özel program yapmakla aslında ince bir çizginin üstünde sürekli gittiğini söyleyebilirim. böyle programlar her zaman bir youtube kanalı için risktir çünkü yapılan programlar emin olun her takımın yöneticileri tarafından takip ediliyor. kanala ilk program yapmaya başladığımızda fenerbahçe özelinde yapılan "sadece fenerbahçe" programı o kadar çok izleniyordu ki diğer programlar fazlasıyla gölgesinde kaldığı için haliyle kanal tam bir fenerbahçe kanalı izlenimi veriyordu. kanalın ortaklarından biri olan murat zorlu ile yaptığımız görüşmede tam olarak "ben bir fenerbahçeliyim ama bu kanalın fenerbahçe kanalı olarak anılmasını istemiyorum" demişti. sonrasında ise hem programa verdiği değer hem programın izlenmelerini arttırmak için bizimle beraber bu konuya fazlaca kafa yorması ise bu söylemin benim için boş olmadığını ispatladı. işin bu boyutunu geçiyorum ve kendi programımız özelinde birkaç örnekle gitmek istiyorum.
sizin nasıl fenerbahçe programını izleyerek kızdığınız şeyler oluyorsa biz de eski açık'ta konuştuğumuz bazı şeylerle fenerbahçelileri kızdırabiliyoruz. programda da anlattım bunu ama hatırlatmakta yine de fayda görüyorum. kanalın bünyesinde çalışan başka bir yorumcu ile ufak bir atışma yaşamıştık ve kendisi bunu kanala çok büyük bir linç kampanyasına dönüştürmüştü. aynı gece o zaman 60-70bin olan abone sayısı 2 günde 10bin civarı düştü. bu olayın üstüne kanalı daha fazla zor durumda bırakmamak adına ben ayrılmak istedim ve murat zorlu'dan aldığım cevap "burası her takım için yayın yapan bir kanal ve söylediklerinde hiçbir şey yok. kendisi ayrılmak isterse kendi bilir. iş nereye varırsa varsın benim isteğim seni bu kanalda tutmak" oldu. yine aynı dönemde metin sipahioğlu'na(murat zorlu'nun arkadaşıdır kendisi) programda çok sert bir cevabımdan dolayı yine benzer sorunları yaşadık ve aramızda tek bir kelime dahi bu konu konuşulmadı. bir kez olsun "erinç şu toplara girmesek mi? aman dikkat et" gibi bir cümle duymadım. ben kendimi bu konuma koyuyorum ve benim kanalımda arkadaşıma gerçekten ağır şeyler söyleyen bir yayıncıya bu tavrı takınamayabilirdim.
yakın tarihe gelelim. kerem'in programda ahmet nur çebi için söylediği bir atasözü vardı hatırlarsınız:) "yaprağı yerken kıtır kıtır" diye başlayan. o programdan sonra bjk yönetiminden kanala gelen kerem övet'i kovun baskısını da size muhtemelen ilk defa söylüyorum. az önce anlattığım olaylardaki gibi yine kanal her zamanki tavrını takındı. bu piyasada ottan sebeplere hangi insanlar işinden oldu bunu da bir düşündüğünüzde bu anlattıklarım daha değerli olacaktır diye tahmin ediyorum.
sözün özü; bir galatasaraylı kardeşiniz olarak sadece şunu söyleyebilirim hatta temin edebilirim. programlarda kızdığınız birkaç söylem dışında içerde asla tahmin ettiğiniz gibi bir işleyiş yok. zaten olduğu yerde de bizim adımızın olması imkansız.
tv 8,5'ta yayın yapmaya başlamadan önce acun ılıcalı ile yaptığım bire bir toplantıda bizzat kendisine "bu programa herhangi bir editoryel müdahale gelmeyeceğini bize temin edebilir misiniz? aksi taktirde programın bir anlamı kalmayacaktır" diye sormuş ve teminatını almış biri olarak yazdım bütün bunları. umarım biraz olsun durumu anlatabilmişimdir.
çok uzun bir yazı oldu farkındayım ama ufak bir dertleşmeye ihtiyacım vardı. galatasaray sözlük'ün düşünceleri ve entry'leri benim için önemli bu yüzden kanalda yaptığım tüm içeriklerde de mutlaka buradan okuduklarımı kullanmaya çalışıyorum. hakkımızda yazdığınız olumlu ya da olumsuz fark etmez her şey için de teşekkür ederim.
not: akşam canlı yayın var:)
tanımı yaptıysak şimdi dertleşmeye başlayabiliriz. dertleşme yeri olarak burayı seçtim çünkü youtube, twitter'dan önce galatasaray'la alakalı kimi tanıdıysam hepsini burada buldum. yani televizyona kadar uzanan yayıncılık hikayemin başlangıcı bende yeri her zaman çok ayrı olacak galatasaray sözlük'tür.
şimdi gelelim kanalın durumuna ve çok yakındığınız konulara. kişilere ve söylemlere kızmanızı ya da öfkelenmenizi gerçekten anlıyorum ve bu konudaki tüm değerlendirmelerinizi size bırakıyorum. ben size burada biraz kanalın yayın politikasından, içerde yaşadıklarımızdan ve nasıl bir ortamda çalıştığımızdan bahsediyor olucam.
öncelikle kanalın takımlara özel program yapmakla aslında ince bir çizginin üstünde sürekli gittiğini söyleyebilirim. böyle programlar her zaman bir youtube kanalı için risktir çünkü yapılan programlar emin olun her takımın yöneticileri tarafından takip ediliyor. kanala ilk program yapmaya başladığımızda fenerbahçe özelinde yapılan "sadece fenerbahçe" programı o kadar çok izleniyordu ki diğer programlar fazlasıyla gölgesinde kaldığı için haliyle kanal tam bir fenerbahçe kanalı izlenimi veriyordu. kanalın ortaklarından biri olan murat zorlu ile yaptığımız görüşmede tam olarak "ben bir fenerbahçeliyim ama bu kanalın fenerbahçe kanalı olarak anılmasını istemiyorum" demişti. sonrasında ise hem programa verdiği değer hem programın izlenmelerini arttırmak için bizimle beraber bu konuya fazlaca kafa yorması ise bu söylemin benim için boş olmadığını ispatladı. işin bu boyutunu geçiyorum ve kendi programımız özelinde birkaç örnekle gitmek istiyorum.
sizin nasıl fenerbahçe programını izleyerek kızdığınız şeyler oluyorsa biz de eski açık'ta konuştuğumuz bazı şeylerle fenerbahçelileri kızdırabiliyoruz. programda da anlattım bunu ama hatırlatmakta yine de fayda görüyorum. kanalın bünyesinde çalışan başka bir yorumcu ile ufak bir atışma yaşamıştık ve kendisi bunu kanala çok büyük bir linç kampanyasına dönüştürmüştü. aynı gece o zaman 60-70bin olan abone sayısı 2 günde 10bin civarı düştü. bu olayın üstüne kanalı daha fazla zor durumda bırakmamak adına ben ayrılmak istedim ve murat zorlu'dan aldığım cevap "burası her takım için yayın yapan bir kanal ve söylediklerinde hiçbir şey yok. kendisi ayrılmak isterse kendi bilir. iş nereye varırsa varsın benim isteğim seni bu kanalda tutmak" oldu. yine aynı dönemde metin sipahioğlu'na(murat zorlu'nun arkadaşıdır kendisi) programda çok sert bir cevabımdan dolayı yine benzer sorunları yaşadık ve aramızda tek bir kelime dahi bu konu konuşulmadı. bir kez olsun "erinç şu toplara girmesek mi? aman dikkat et" gibi bir cümle duymadım. ben kendimi bu konuma koyuyorum ve benim kanalımda arkadaşıma gerçekten ağır şeyler söyleyen bir yayıncıya bu tavrı takınamayabilirdim.
yakın tarihe gelelim. kerem'in programda ahmet nur çebi için söylediği bir atasözü vardı hatırlarsınız:) "yaprağı yerken kıtır kıtır" diye başlayan. o programdan sonra bjk yönetiminden kanala gelen kerem övet'i kovun baskısını da size muhtemelen ilk defa söylüyorum. az önce anlattığım olaylardaki gibi yine kanal her zamanki tavrını takındı. bu piyasada ottan sebeplere hangi insanlar işinden oldu bunu da bir düşündüğünüzde bu anlattıklarım daha değerli olacaktır diye tahmin ediyorum.
sözün özü; bir galatasaraylı kardeşiniz olarak sadece şunu söyleyebilirim hatta temin edebilirim. programlarda kızdığınız birkaç söylem dışında içerde asla tahmin ettiğiniz gibi bir işleyiş yok. zaten olduğu yerde de bizim adımızın olması imkansız.
tv 8,5'ta yayın yapmaya başlamadan önce acun ılıcalı ile yaptığım bire bir toplantıda bizzat kendisine "bu programa herhangi bir editoryel müdahale gelmeyeceğini bize temin edebilir misiniz? aksi taktirde programın bir anlamı kalmayacaktır" diye sormuş ve teminatını almış biri olarak yazdım bütün bunları. umarım biraz olsun durumu anlatabilmişimdir.
çok uzun bir yazı oldu farkındayım ama ufak bir dertleşmeye ihtiyacım vardı. galatasaray sözlük'ün düşünceleri ve entry'leri benim için önemli bu yüzden kanalda yaptığım tüm içeriklerde de mutlaka buradan okuduklarımı kullanmaya çalışıyorum. hakkımızda yazdığınız olumlu ya da olumsuz fark etmez her şey için de teşekkür ederim.
not: akşam canlı yayın var:)