468
anlayamadığım bir sebepten dolayı çok sevilen başkan.
kendisinde ve "gözbebekleri" futbol şubesi sorumlularında şöyle bir anlayış var gördüğüm kadarıyla, "takıma yıldızları topladık iki senedir, başarılı olamadık, demek ki bu anlayış yanlışmış". yönetim (bundan sonra bu ismde topluyorum hepsini) iki senedir transferde yaptığı doğruları (ki bence tek başarılarıdır malesef), başarısızlığın yol açtığı güvensizlikle yitirdi. şimdi açıkça görüyoruz ki kemer sıkma politikası ve daha mütevazı bir kadro amaçlanıyor, ve 10 oyuncu gidip 10 oyuncu gelecek.
öncelikle yiğidin farkında olmadığı hakkı: galatasaray yıldızları toplamadı, los galacticos filan da olmadı. sadece pozisyonlarının kaliteli oyuncularını aldı. meira, keita, elano hep böyle oyuncular. takımdaki yerli oyuncular kalli zamanında yok pahasına veya takasla alınmıştı, ya da zaten kadrodalardı. yabancılar için harcanan paralar çok olabilir, her ne kadar taksitlenmiş filan olsa da, ama bu bir yatırımdır, geri dönüş beklentisiyle yapılmıştır. bahsedilen isimler lincoln, linderoth, de sanctis, baros, kewell, meira, leo franco, keita ve elano. lincoln ve meira'yı toplayınca ortada bonservis açısından büyük bir zarar yok. baros gayet verimli oynadı, kewell da öyle. bu oyuncular arasında linderoth'un şanssızlığından dolayı yararlı olamaması dışında sadece elano ve leo franco transferleri eleştirilebilir. onlara gelince de ne leo gönderilmesine yol açacak kadar kötüydü (aksine günah keçisi ilan edildi nedense), ne de elano gerçek pozisyonunda oynadı (ki şu an istesek en fazla 2 milyon euro zararla satabileceğimiz ortada).
bu oyunculardan bazıları iyi bazıları kötü çıktı, ama mesele onlar değildi hiçbir zaman. neden daha pahalı, kaliteli oyuncular gelince ilk başarısızlık gerekçesi ruhsuzluk oluyor ki? real madrid bu sezon başarısız oldu, ruhsuz bir takım mıydı? toplumsal histeri bu başka bir şey değil, bir ruhsuzluk suçlaması altında kalecimize şikeci diyoruz, kaptanı ıslıklıyoruz laf atıyoruz, önüne gelene bir kulp takıp yollansın diyoruz. sonuç: 10 kişilik gönderilecekler listesi. ve ödenen tazminatlar, yeni takaslar, bonservisler ve niceleri.
ama neden başarısız olunduğu unutuluyor bu başı sonu belirsiz ruhsuzluk laflarıyla. galatasaray'ın başarısızlığının sebebi yanlış kadro yapılanmasıdır. iki senedir galatasaray sezonun en kritik dönemeçlerinde sahaya stopersiz, santrforsuz çıkıyor. iki senedir bir sol bek transferi yapılmalıydı, ancak yeni yapıldı. kalli döneminden beri orta sahanın aksadığı ortada, ama takviye yapılmıyor. yani kadronun ucunda baros'un oynaması bir şey ifade etmiyor, çünkü başka çarkları eklemeyi unutmuş yönetim.
çünkü kalli'nin takımı kurduğu yaz dışında kadroyu hep kendileri yapıyorlar. alınacak oyuncuları kendileri seçiyorlar. kimse onlara takımın şuraya takviyeye ihtiyacı var diyemiyor, çünkü ya kovulmuş oluyor, ya da laf geçiremiyor.
kafalarına göre transferler yaptılar, skibbe'ye "alternatifli" bir kadro verdiler. sonra iki aya kalmadan adamla dalga geçercesine yardımcılarını kovdular. korkmaz geldi, onunla da dalga geçtiler, kovdular. rijkaard geldi, transferlerin yarısından fazlası yapılmıştı. rijkaard'a tanımadığı bir kadro verdiler, kullandı, ve şimdi isteklerini belirtiyor. yani kadroyu tanıdı, gördü, eksikleri teşhis etti, ve istediklerini ve istemediklerini belirtiyor. son 4 senedir ilk defa böyle bir fırsat var elimizde: eğer yönetim güvenirse, hoca kadroyu takımı oynatmak istediğine göre şekillendirmek istiyor. eksikler, gerekenler, hepsi belli. takımın iskeleti de belli.
ama yönetim şimdi yine hocanın elini kolunu bağlıyor, kafasına göre hareket ediyor transferde. "10 oyuncuyu göndereceğim!" diyor, "bunlar ruhsuz" diyor. rijkaard'ın kalmalı dediği adamları "yok bu böyle" "yok bunun şöyle" diyerek almayı reddediyorlar. takım son iki senedir ilk defa yapılanma konusunda doğru yola girmişken, çok iyi bildikleri için olaya el koyuyorlar. (plase: e kardeşim o zaman niye gidip frank rijkaard'ı getirdin, bülent korkmaz zaten senin bugün yapmaya çalıştığını yapmak istiyordu!)
yapılması gereken tam tersiydi. yönetim kadroyu koruyacaktı. biz bu çocuklara güveniyoruz, seneye bizi mahçup etmeyecekler denilecek, hocanın gerekli gördüğü mevkilere transferler yapılacak, yetersizler gönderilecekti. ama onlar kesinlikle daha pahalı bir yöntem olan sil baştan yapmayı seçtiler, taraftar baskısının altında ezilip.
benim önümüzdeki sene için hiç bir umudum yok, polat bu yönetim anlayışını değiştirmediği sürece de bir şansımız olduğunu düşünmüyorum. darısı yeni yönetimin başına.
kendisinde ve "gözbebekleri" futbol şubesi sorumlularında şöyle bir anlayış var gördüğüm kadarıyla, "takıma yıldızları topladık iki senedir, başarılı olamadık, demek ki bu anlayış yanlışmış". yönetim (bundan sonra bu ismde topluyorum hepsini) iki senedir transferde yaptığı doğruları (ki bence tek başarılarıdır malesef), başarısızlığın yol açtığı güvensizlikle yitirdi. şimdi açıkça görüyoruz ki kemer sıkma politikası ve daha mütevazı bir kadro amaçlanıyor, ve 10 oyuncu gidip 10 oyuncu gelecek.
öncelikle yiğidin farkında olmadığı hakkı: galatasaray yıldızları toplamadı, los galacticos filan da olmadı. sadece pozisyonlarının kaliteli oyuncularını aldı. meira, keita, elano hep böyle oyuncular. takımdaki yerli oyuncular kalli zamanında yok pahasına veya takasla alınmıştı, ya da zaten kadrodalardı. yabancılar için harcanan paralar çok olabilir, her ne kadar taksitlenmiş filan olsa da, ama bu bir yatırımdır, geri dönüş beklentisiyle yapılmıştır. bahsedilen isimler lincoln, linderoth, de sanctis, baros, kewell, meira, leo franco, keita ve elano. lincoln ve meira'yı toplayınca ortada bonservis açısından büyük bir zarar yok. baros gayet verimli oynadı, kewell da öyle. bu oyuncular arasında linderoth'un şanssızlığından dolayı yararlı olamaması dışında sadece elano ve leo franco transferleri eleştirilebilir. onlara gelince de ne leo gönderilmesine yol açacak kadar kötüydü (aksine günah keçisi ilan edildi nedense), ne de elano gerçek pozisyonunda oynadı (ki şu an istesek en fazla 2 milyon euro zararla satabileceğimiz ortada).
bu oyunculardan bazıları iyi bazıları kötü çıktı, ama mesele onlar değildi hiçbir zaman. neden daha pahalı, kaliteli oyuncular gelince ilk başarısızlık gerekçesi ruhsuzluk oluyor ki? real madrid bu sezon başarısız oldu, ruhsuz bir takım mıydı? toplumsal histeri bu başka bir şey değil, bir ruhsuzluk suçlaması altında kalecimize şikeci diyoruz, kaptanı ıslıklıyoruz laf atıyoruz, önüne gelene bir kulp takıp yollansın diyoruz. sonuç: 10 kişilik gönderilecekler listesi. ve ödenen tazminatlar, yeni takaslar, bonservisler ve niceleri.
ama neden başarısız olunduğu unutuluyor bu başı sonu belirsiz ruhsuzluk laflarıyla. galatasaray'ın başarısızlığının sebebi yanlış kadro yapılanmasıdır. iki senedir galatasaray sezonun en kritik dönemeçlerinde sahaya stopersiz, santrforsuz çıkıyor. iki senedir bir sol bek transferi yapılmalıydı, ancak yeni yapıldı. kalli döneminden beri orta sahanın aksadığı ortada, ama takviye yapılmıyor. yani kadronun ucunda baros'un oynaması bir şey ifade etmiyor, çünkü başka çarkları eklemeyi unutmuş yönetim.
çünkü kalli'nin takımı kurduğu yaz dışında kadroyu hep kendileri yapıyorlar. alınacak oyuncuları kendileri seçiyorlar. kimse onlara takımın şuraya takviyeye ihtiyacı var diyemiyor, çünkü ya kovulmuş oluyor, ya da laf geçiremiyor.
kafalarına göre transferler yaptılar, skibbe'ye "alternatifli" bir kadro verdiler. sonra iki aya kalmadan adamla dalga geçercesine yardımcılarını kovdular. korkmaz geldi, onunla da dalga geçtiler, kovdular. rijkaard geldi, transferlerin yarısından fazlası yapılmıştı. rijkaard'a tanımadığı bir kadro verdiler, kullandı, ve şimdi isteklerini belirtiyor. yani kadroyu tanıdı, gördü, eksikleri teşhis etti, ve istediklerini ve istemediklerini belirtiyor. son 4 senedir ilk defa böyle bir fırsat var elimizde: eğer yönetim güvenirse, hoca kadroyu takımı oynatmak istediğine göre şekillendirmek istiyor. eksikler, gerekenler, hepsi belli. takımın iskeleti de belli.
ama yönetim şimdi yine hocanın elini kolunu bağlıyor, kafasına göre hareket ediyor transferde. "10 oyuncuyu göndereceğim!" diyor, "bunlar ruhsuz" diyor. rijkaard'ın kalmalı dediği adamları "yok bu böyle" "yok bunun şöyle" diyerek almayı reddediyorlar. takım son iki senedir ilk defa yapılanma konusunda doğru yola girmişken, çok iyi bildikleri için olaya el koyuyorlar. (plase: e kardeşim o zaman niye gidip frank rijkaard'ı getirdin, bülent korkmaz zaten senin bugün yapmaya çalıştığını yapmak istiyordu!)
yapılması gereken tam tersiydi. yönetim kadroyu koruyacaktı. biz bu çocuklara güveniyoruz, seneye bizi mahçup etmeyecekler denilecek, hocanın gerekli gördüğü mevkilere transferler yapılacak, yetersizler gönderilecekti. ama onlar kesinlikle daha pahalı bir yöntem olan sil baştan yapmayı seçtiler, taraftar baskısının altında ezilip.
benim önümüzdeki sene için hiç bir umudum yok, polat bu yönetim anlayışını değiştirmediği sürece de bir şansımız olduğunu düşünmüyorum. darısı yeni yönetimin başına.