6897
doğruları olan, yanlışları da olan tribün grubu. ben özellikle futbol ve tribün grupları konu başlıklarında idealizmden sıyrılıp, realizmle yorum yapılması gerektiği kanaatini taşıyorum. ultraslan bin tane yanlışı, zaafı, eksiği olan ama türkiye'nin en örgütlü, en organize, en gelişmiş taraftar grubu. elimizdeki malzeme bu. ultraslan'ın içerisinde yer alan her bir bireyin eğitim düzeyine, kültür düzeyine, ahlak düzeyine, karakter düzeyine veya galatasaraylılık düzeyine kefil olacak değilim. buna kefil olacak herhangi bir insan olduğunu da sanmıyorum ama artısıyla eksisiyle elimizdeki malzeme bu. yürüyüş yapmadıkları veya yakıp yıkmadıkları için eleştiri getiriliyorsa temelde, bu eleştirinin bir rasyonellik barındırmadığını düşünüyorum. ultraslan'ın geçmişte federasyon aleyhine düzenlediği yürüyüşler oldu, diğer takımların taraftar gruplarının çok daha fazla oldu. peki sonuç? hiçbir şey değişmedi. federasyon bildiğini okur. dünküler de bildiğini okuyordu, bugünkü de bildiğini okuyor. mehmet büyükekşi şahıs olarak inatçı ve kinci bir karakter olduğunu beşiktaş ile yaşadığı çatışmada çok net belli etmiş kişi. böyle bir kişiye ve böyle bir kişinin oluştuğu kurullara karşı ne yapsın ultraslan mesela? semtlerden 2.000-3.000 insan toplayıp yürüyüş mü düzenlesin? federasyon'un kapısının önüne siyah çelenk mi bıraksın? ne yapsın yani? bunları yapmak ne işe yarar? muhatapları güler geçerler en fazla.
ultraslan'ın konuşulması, değerlendirilmesi gerekiyorsa konuşulur, değerlendirilir tabii ama bu konuşmalar, değerlendirmeler hiçbir şeyi değiştirmez. bunu son 15 yılda hala anlayamayan galatasaraylı kaldı mı? bir ali sami yen stadının son yıllarındaki ultraslan'ın alt grupları olarak gözükse dahi tribünde sahip olunan grup çeşitliliğine ve ses renkliliğine bir bakalım; bir de arena'ya geçişten itibaren alt grup kavramını dahi kabul etmeyen ultraslan'ın hakimiyetine ve oluşturduğu tekele bakalım. bir "blok 417" tutturuldu gidiyor doğu tribününde, hepsi sağolsunlar öncelikle. bence oradakilerin de onlarca yanlışı, hatalı tutumu var tribüne dair. amara orada bağıran çağıran gençler de, orta yaşlılar da gayet iyi biliyorlar mesela "grup 417" şeklinde bir bez pankart yapıp bloğun kapısına astıkları takdirde stadın dışında ilk fırsatta koyu tonlarda bir ultraslan "uyarısı" ile karşılacaklarını. bu paragrafta yazdıklarım yani bu oluşturulan tekel; bırakın farklı bir üst yapıyı, ultraslan'ın çatısı altında dahi oluşması istenmeyen alt grup yapılandırmasını savunacak biri değilim. ama değiştirmeye, değiştirmek için mücadele etmeye de gücüm yetmez. buradaki kimsenin de yetmez gücü. blok 416, blok 417'dekilerin de yetmez. dolayısıyla hepimizin elimizdeki malzemeyi bilmesi, görmesi ve iyi tanıması lazım. malzeme bu. adı da ultraslan. sevsen de bu, sövsen de bu. seven sever; sövüp sayan da kendi egosunu tatmin etmekten (maalesef diyeyim) öteye geçemez.
ultraslan'ın konuşulması, değerlendirilmesi gerekiyorsa konuşulur, değerlendirilir tabii ama bu konuşmalar, değerlendirmeler hiçbir şeyi değiştirmez. bunu son 15 yılda hala anlayamayan galatasaraylı kaldı mı? bir ali sami yen stadının son yıllarındaki ultraslan'ın alt grupları olarak gözükse dahi tribünde sahip olunan grup çeşitliliğine ve ses renkliliğine bir bakalım; bir de arena'ya geçişten itibaren alt grup kavramını dahi kabul etmeyen ultraslan'ın hakimiyetine ve oluşturduğu tekele bakalım. bir "blok 417" tutturuldu gidiyor doğu tribününde, hepsi sağolsunlar öncelikle. bence oradakilerin de onlarca yanlışı, hatalı tutumu var tribüne dair. amara orada bağıran çağıran gençler de, orta yaşlılar da gayet iyi biliyorlar mesela "grup 417" şeklinde bir bez pankart yapıp bloğun kapısına astıkları takdirde stadın dışında ilk fırsatta koyu tonlarda bir ultraslan "uyarısı" ile karşılacaklarını. bu paragrafta yazdıklarım yani bu oluşturulan tekel; bırakın farklı bir üst yapıyı, ultraslan'ın çatısı altında dahi oluşması istenmeyen alt grup yapılandırmasını savunacak biri değilim. ama değiştirmeye, değiştirmek için mücadele etmeye de gücüm yetmez. buradaki kimsenin de yetmez gücü. blok 416, blok 417'dekilerin de yetmez. dolayısıyla hepimizin elimizdeki malzemeyi bilmesi, görmesi ve iyi tanıması lazım. malzeme bu. adı da ultraslan. sevsen de bu, sövsen de bu. seven sever; sövüp sayan da kendi egosunu tatmin etmekten (maalesef diyeyim) öteye geçemez.