• 37
    zaman durdurulmuştu sanki. saha aynı, formalar aynı, maça gidenler aynı, oynayanlar aynı. aynı derken, kewell ameliyata gittiğinden önde nonda, ayhan cezalıyken orta sahada mehmet güven.

    kadrolar açıklanıp sürprizin kimler olduğunu öğrendikten sonra telefonlar çalıştı. mehmet güven ve nonda bu sezon taraftarların sevmediği futbolculardı. bende elimde not tuttum bakalım mehmet güven ile nonda ne yapacak diye. ilk yarıyı yazıyorum şimdi, 27 kere topla buluşmuş 27 kere olumlu kullanmış. sahanın en iyi futbolcusu ilk yarıda. umarım taraftarla barışır. nonda ise mehteran futbolcusu. olumsuz bir yığın top kullandıktan sonra lşncoln'ün acıyıp bir de sen at diye önüne yuvarladığı topu, ben formsuzum şimdi kewell'e imrenip yaradana sığınıp vuracam, gecekondu tribününden alacaklar topu neme lazım diyerek, gerilerden kısrak başı gibi uzanan arda'ya uzattı. arda bir kaç maçtır sıkılıyordu, gündemdeki 3 lüden. ben niye yokum aralarında der gibiydi. muhteşem bir teknikle topu ağlara gönderdi.

    ikinci yarıda şovun ve gollerin devamını bekleyenler, galatasaray'ı tanımıyordu. kimiz ezmişiz, kimi rencide etmişiz ki bu güne kadar. 8 tane atsan ne olacak, karşıdaki futbolculara taraftarlarından küfür mü yedirsinler. aktif dinlenmeye geçtiler ve idare ederek beşiktaş maçına hazırlanmaya başladılar.

    mehmet güven'in ikinci yarıda da iyi futbolu devam etti. sonlara doğru birde ben savurayaım deyip öektiği şut kasık problemini gündeme getirdi. revire gider ilk yarıyı kapatır. baros iki kere sarı karttan yırttı, biraz sahtekarlık kokuyor adamımızın yüzünden. biz hakemi kandırarak alınan penaltıyı istemiyoruz baros, elinle de oynama artık. bakt hakem vermeyecek rica ettibenim sarı kartı unutmayın lütfen diyerek kartını alıverdi.

    bir zaman makinası icat ettiler. galatasaray'ın maçı bitecek ve biz orada bekleyeceğiz diğer maçı. gel de şimdi bir haftayı geçir bakalım nasıl geçireceksen. haftaya ali sami yen tarih yazar, şahit olun maçı kaçırmayın. en övünülecek durum galatasaray'ın golleri. bir kaç kişi paslasmazsa sanki sayılmayacak gibi oynuyorlar. beleş, dandik gol atmak yok.

    son üç maçtır takım vites büyülttü, ürküten, rakibe korku, taraftara güven veren futbol oynuyor. ve ben çaylaktan söz etmiyorum. belki de birileri bekliyor benim mars olmamı. benim fikrim aynı arkadaşlar, galatasaray'ın oynadığı en kötü oyun oynadığı en son maçta oynadığı oyundur her zaman. bu takıma kötü futbol oynatamazsın, oynatıyorsan işte o zaman somut büyük(ya da küçük) antrenörsün. yoksa bırak ne yaparlarsa yapsınlar, her takımı 10 dakika top oynasalar maymuna çevirirler zaten.
    yendiğimiz maçtan sonra futbolcu eleştirmek pek adetim değil derken ben meira'dan biraz bahsedeyim. çok güzel bir asist yaptı, bu topu kafayla o futbolcunun önüne indirmeye karar vermek için insanın deli olması lazım. nonda kardeşim takım 3 puanı cebe koymuş, biraz gayret edipte kendini hatırlatsan olmazmı. bu ne ayağında demir varmış gibi.
    son bir lafımda rıdvan dilmen'e. takımı, sıçan gibi oynayıp bütün turnuvalardan dip yaparak elenmiş, taraftarlarına umut satmayı ihmael etmiyor. bu maçta puan ya da puanlar kaybetmeyen galatasaray'ın bu günkü gollerini ben müsade ederseniz rıdvan'a hediye ediyorum. yılbaşı hediyeniz benden, rıdvan ve temsilcisi olduğu yığınlar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın