9
bakın şimdi şöyle bir laf varmış '' yanlış hayat doğru yaşanmaz'' diye... diyorum ki ben ise '' yanlış yapana yanlış ile karşılık verilmez''
ultraslan etiketine ne kadar büyük bir rahatsızlıkla baktığımı en yakın dostlarım da bilir, sözlükteki arkadaslarım da. sırf ua etiketini ağır eleştirdim diye sözlük içinden bana alınan yazarlar da oldu. fakat haklısınız diyerek noktaladım tartışmaları. konuyu da, kötü atmosferi de daha fazla uzatma gereksinimi duymadım.
bilindiği gibi sözlük adına 2 defa pankart asıldı ali sami yen tribününe. bunların ilkinde bu işi üstlenen arkadaslarıma dedim ki, sakın ola ki ua etiketine minnet etmeyin.
onlar etiketsiz afiş, pankart astırmazlar. hiç asmayın daha iyi. galatasaray sözlük yazacaksa olsun. yok olmuyorsa yineliyorum '' minnet etmeyin'' dedim.
siz ne kadar efendice, güzelce, ılımlı yaklaşsanız dahi sizi kullanırlar... diye de ekledim. ama öyle böyle derken ''ua'' ibaresi ile asıldı o pankartlar...
yemin ediyorum içim acıdı. ben yaklasık 2 yıldır yazdığım bu sözlükte boyun eğmemek gerektiğini, galatasaray'ın haksızlığa karşı olduğunu az ya da çok olacak şekilde yazdım yazılarımda. galatasaray taraftarı da böyle olmalıdır benim gözümde. haksızlık varsa o olmamalıdır o ortamda.
ama bu pankart olayında hakikaten kimseyi üzmek veya kızdırmak amaçlı hareket etmedim. o dönem yazmıs olduğum konu ile ilgili yazımda da eleştirildim. hepsi de sevdiğim insanlardan gelen yapıcı eleştirilerdi. onlara kızmıyorum, yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermeyeyim. fakat benim tavrım bu idir. bunu da herkes bilsin isterim.
az çok muhabbetimizin bulunduğu bu ortamda yazan kişilere burada ya da dışarıda nasıl bir tutum sergiliyorsun kalifiye jurnal?
- aynı tutumu sergiliyorum sevgili arkadaslarım.
bu sebeple bir iş yapıldığı zaman da kar amaçlı şeylerin düşünmesinden, çıkar ilişkisinden son derece rahatsız olurum. bunlardan dolayı o pankart olaylarında ( o dönem dile getirmedim kendi ağzımdan sözlüğe resmi olarak) off the record şekilde tartışmalarımı yaptım lakin kapalı kutuda kaldı o münakaşalar. şimdi yazma gereksinimi duydum işte. çünkü herkes istemese de biliyordu bunun bir çıkar ilişkisi olduğunu. yani ultraslan yazmayan pankart tribünde yer alamayacaktı...
ama ben diyordum ya şunu : bırakın güzel dostlarım, yer almasın yahu. ne gereği var? illa sözlük adı geçecekse rica ederiz bir köşe yazarından. daha sonra ayırır köşesinin bir satırını. orada da geçer buranın adı. ama temiz kalır sözlük. bize özel olduğu gibi, dışarıdan bakan göze de hoş gelir.
şimdi böyle konuşuyorum ama haksız mıyım? sebepsiz miyim?
bir zamanlar minnet edilen bir şeye daha sonra dönüp hakaret de edemezsiniz.
öyle olacağını hiç minnet etmeyeceksin, yeri geldiğinde de gediğine oturtacaksın.
ama yazımın başında dediğim gibi yanlıs yapan olur. önemli olan bu yanlışa, yanlışla karşılık vermememizdir. sözlük içersinde taraftara çok fazla ağır hakaret içeren kelimeler çekip aldım. bunların her biri uçurulma sebebidir. biraz sakin olun sevgili galatasaray sözlük yazarları. ben tiksinme sebeplerimi biraz önce yukarıda belirtmiş olmama rağmen küfür ve hakaret etmiyorum. eleştirecekseniz böyle eleştirin. kötü ile kötü olmayın.
ultraslan etiketine ne kadar büyük bir rahatsızlıkla baktığımı en yakın dostlarım da bilir, sözlükteki arkadaslarım da. sırf ua etiketini ağır eleştirdim diye sözlük içinden bana alınan yazarlar da oldu. fakat haklısınız diyerek noktaladım tartışmaları. konuyu da, kötü atmosferi de daha fazla uzatma gereksinimi duymadım.
bilindiği gibi sözlük adına 2 defa pankart asıldı ali sami yen tribününe. bunların ilkinde bu işi üstlenen arkadaslarıma dedim ki, sakın ola ki ua etiketine minnet etmeyin.
onlar etiketsiz afiş, pankart astırmazlar. hiç asmayın daha iyi. galatasaray sözlük yazacaksa olsun. yok olmuyorsa yineliyorum '' minnet etmeyin'' dedim.
siz ne kadar efendice, güzelce, ılımlı yaklaşsanız dahi sizi kullanırlar... diye de ekledim. ama öyle böyle derken ''ua'' ibaresi ile asıldı o pankartlar...
yemin ediyorum içim acıdı. ben yaklasık 2 yıldır yazdığım bu sözlükte boyun eğmemek gerektiğini, galatasaray'ın haksızlığa karşı olduğunu az ya da çok olacak şekilde yazdım yazılarımda. galatasaray taraftarı da böyle olmalıdır benim gözümde. haksızlık varsa o olmamalıdır o ortamda.
ama bu pankart olayında hakikaten kimseyi üzmek veya kızdırmak amaçlı hareket etmedim. o dönem yazmıs olduğum konu ile ilgili yazımda da eleştirildim. hepsi de sevdiğim insanlardan gelen yapıcı eleştirilerdi. onlara kızmıyorum, yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermeyeyim. fakat benim tavrım bu idir. bunu da herkes bilsin isterim.
az çok muhabbetimizin bulunduğu bu ortamda yazan kişilere burada ya da dışarıda nasıl bir tutum sergiliyorsun kalifiye jurnal?
- aynı tutumu sergiliyorum sevgili arkadaslarım.
bu sebeple bir iş yapıldığı zaman da kar amaçlı şeylerin düşünmesinden, çıkar ilişkisinden son derece rahatsız olurum. bunlardan dolayı o pankart olaylarında ( o dönem dile getirmedim kendi ağzımdan sözlüğe resmi olarak) off the record şekilde tartışmalarımı yaptım lakin kapalı kutuda kaldı o münakaşalar. şimdi yazma gereksinimi duydum işte. çünkü herkes istemese de biliyordu bunun bir çıkar ilişkisi olduğunu. yani ultraslan yazmayan pankart tribünde yer alamayacaktı...
ama ben diyordum ya şunu : bırakın güzel dostlarım, yer almasın yahu. ne gereği var? illa sözlük adı geçecekse rica ederiz bir köşe yazarından. daha sonra ayırır köşesinin bir satırını. orada da geçer buranın adı. ama temiz kalır sözlük. bize özel olduğu gibi, dışarıdan bakan göze de hoş gelir.
şimdi böyle konuşuyorum ama haksız mıyım? sebepsiz miyim?
bir zamanlar minnet edilen bir şeye daha sonra dönüp hakaret de edemezsiniz.
öyle olacağını hiç minnet etmeyeceksin, yeri geldiğinde de gediğine oturtacaksın.
ama yazımın başında dediğim gibi yanlıs yapan olur. önemli olan bu yanlışa, yanlışla karşılık vermememizdir. sözlük içersinde taraftara çok fazla ağır hakaret içeren kelimeler çekip aldım. bunların her biri uçurulma sebebidir. biraz sakin olun sevgili galatasaray sözlük yazarları. ben tiksinme sebeplerimi biraz önce yukarıda belirtmiş olmama rağmen küfür ve hakaret etmiyorum. eleştirecekseniz böyle eleştirin. kötü ile kötü olmayın.