• 1393
    bu sene itibariyle şu ana kadar alınan sonuçlara bakarsak başarısız olan takımdır.. şimdi bunun nedenleri için bir çok sebep üretilebilir, antalyaspor'a kupadan elenmek konsantrasyon eksikliğiyle, avrupa ligi'nde atletico madrid'e elenmek forvetsizlikle açıklanabilir, ama özellikle son 4 haftada alınan 3 puan ve son haftaki oyun gösterdi ki bu takımın sorunu çok daha başka yerlerde..
    sene başında ilk maçlarda oynadığımız dizilişe bakarsak 4-2-1-3 taktiğiyle çıkyorduk maçlara.. orta ikilide mustafa sarp ve ayhan onların önünde forvet arkası pozisyonunda arda oynuyordu.. takım sezona mükemmel başlamıştı, aynı şekilde arda da yaptığı asistler ve oynadığı futbolla kariyerine yeni bir mevki daha ekliyordu.. ancak elano'nun transferiyle birlikte, kendisine yer açmak için bir kişinin kesilmesi gerekiyordu ki bu da başlarda harry kewell oldu, elano orta sahaya, arda da eski mevkisine dönünce takım klasik 4-3-3'e dündü, işte ne olduysa bundan sonra oldu.. hatırlayacağınız gibi elano'nun ilk 11 başladığı ilk maç olan ankaraspor maçında o ana kadar ki en kötü topumuzu oynayıp maçı sonlara doğru kewell ve nonda'nın oyuna girmesi, arda'nın eski yerine dönmesiyle 2-0 kazandık.. aynı şey 2 hafta sonraki kasımpaşa maçında da başımıza geldi, yine ilk yarıda çok kötü bir oyun ve 1-0'lık mağlubiyet, ikinci yarıda ise bu kez keita ve nonda'nın oyuna girmesiyle 3-1'e dönen maç.. zaten bu ilk 6 hafta haricinde de çok fazla iyi oynadığımız bir maç hatırlamıyorum, saymak gerekirse deplasmandaki dinamo bükreş maçı, kendi sahamızdaki kasımpaşa maçı ve belki biraz da kendi evimizeki sivas ve ibb maçları..

    burda elano özelinden konuşmak gerekirse, ilk başta transfer olduğu zaman elano kendisini tanımayanlarca yeni hagi, yeni lincoln olarak lanse edildi.. kendisinden bu örnek gösterdiğim 2 oyuncunun yaptıklarını yapması beklendi, ama elano asla bir hagi ya da lincoln değil.. elano yapı itibariyle eğer ki 4-3-3 oynayacaksak orta 3'lüde beraber oynadığı orta saha oyuncularıyla birlikte sürekli pas alış verişi içinde bulunması gereken ve bu pasları kendi defansından top çıkarıp forvetlere 50 metre diyagonal paslar atmak yerine, rakip sahada yapması gereken bir oyuncu.. ancak elimizdeki orta saha oyuncularının hem teknik olarak hem de futbol zekası olarak çok zayıf olması yüzünden elano bizde hem defanstan oyun kuran, hem rakibe basması gereken ve bunları yaparken forvetleri de gol pozisyonuna sokması gereken bir görev üstlenmeye başladı ki bu gerçekten imkansız.. ilk başlarda vermek istediğim örneğe dönersek, elano yokken oynadığımız sistemde arda daha serbest, ileriye daha yakın (lincoln ya da alex tarzında) oynadığı için bu takımın daha çok gol pozisyonuna girmesine ve sonucunda bol gollü galibiyetlere sebep oluyordu.. ancak belirttiğim gibi elano bu tarzda bir oyuncu olmadığı ve onun oyununa uygun oyanayacak orta saha oyuncularımız da olmadığı için bol gollü galibiyetler yerini puan kayıplarına ve sıkıntılı galibiyetlere bıraktı..

    bu yazdıklarım asla elano'nun iyi bir futbolcu olmadığını göstermek için değil.. elano eğer doğru kullanılabilinirse, hem türkiye ligi'nde hem de avrupa'da fark yaratacak bir oyuncu ki kimse babasının hayrına bir adamı brezilya milli takımı'nda oynatıp onu diğer oyunculara örnek olarak göstermez.. asıl sorun bu sistemde elano'nun yanında oynayan oyuncular.. eğer ki sizin orta saha oyuncularınız, beni inanılmaz derecede hayal kırıklığına uğratan, sürekli savunduğum ama daha dikkatli izlemeye başlayınca mahalle takımına hak verdiğim mustafa sarp gibi asla sorumluluk almayan, son haftalarda en kritik maçlarda topla 5 kez buluşan, defansa gelip topu almak yerine sürekli olarak eliyle saha solu gösteren ve top kendisine geldiğinde elini iki yana açarak koşan bir adamsa, mehmet topal gibi 2 sene önceki şampiyonlukta en büyük pay sahibiyken artık tek yaptığı en yakınındaki adama pas vermek olan, sorumluluktan kaçan bir oyuncuysa, ya da barış gibi çok koşan ancak bunun yanında futbol zekası 0 olan ve son sakatlığından sonra bir türlü toparlanamayan ayhan'sa siz sabaha kadar 4-3-3 oynamaya çalışın maalesef "bu çocuk okumaz".. rijkaard'i da bu noktada anlayışla karşılamak gerekiyor aslında.. sonuçta o da en az bizim kadar farkında elindeki bu orta saha oyuncularıyla oynatmak istediği sistemin tam olarak işleyemeyeceğinin.. (özellikle son fenerbahçe maçından sonraki basın toplantısında sürekli olarak zekadan bahsederek bunu gösterdi.) ancak eğer ki sene başında dendiği gibi bir devrim bekleniyorsa galatasaray'da ve eğer ki son röportajında dediği gibi güzel günler bekliyorsa bizi gelecekte, günü kurtarmak adına kısa süreli değişiklikler yapmak yerine "başarıya giden yolda çekilen çile kutsaldır" misali inandığı yoldan devam ediyor..

    işte burda gelecek sene takıma yapılacak transferler çok önemli rol oynuyor.. rijkaard'in takımın başında kalacağını varsayarsak seneye büyük ihtimalle orta sahaya 2 tane pas yüzdesi yüksek ( pas yüzdesi derken topu alıp yanındakine vermek değil kastettiğim, orta sahada rakibi delirten pas trafiğini yaşatıp, topu ileriye taşıyabilecek paslar) ve özellikle futbol aklı yüksek oyuncu trasnferi isteyeceğini düşünmek çok zor değil.. hala şampiyonluk şansımız devam etmesine rağmen, oynadığımız futbolla bunun zor olduğunu düşünürsek, bu seneyi yavaş yavaş kapatıyoruz ve yazının ilk başında belirttiğim gibi sonuç itibariyle başarısız bir sene gibi gözükse de, dünyada hiç bir devrimin çilesiz ve zor şartlarda geçmediğini düşünürsek, bu seneye bu gözle bakabiliriz..
App Store'dan indirin Google Play'den alın