32227
kısa kısa başlık ve anekdotlar ile bazı futbolcularına tek tek yorumlar yapmak istediğim takım.
süvari bey: fernando muslera. herkesin gözünün içine baktığını görüyorum bu yıl. herkesi etrafında topladı, belki de geldiğinden beri en çok şampiyonluk istediği senelerden birindeyiz. performansı da cabası. yıllardır en kaptan hissettiren kaptan.
the predator: bafetimbi gomis. bu filmin hem eski versiyonlarını hem yeni versiyonlarını izleyenler bilir, predator birden ortamda görünür, düşmanını tek hamlede tuz buz eder ve gider. fiziksel olarak da andırıyor zaten kendisi. bu sene birçok maçta olayın içine dahil olup avını 1 hamlede yerle bir etmeseydi şimdi asla buralarda değildik.
hamstring: bir adelenin hasar görmesi bir takımın hem şampiyonluk şansını arttırır hem de kasasına en az 10 milyon euro koymasına sebep olur mu? oluyormuş demek. dobuis sezonun ilk maçından önce adele sakatlığı yaşamasa boey hikayesi asla başlamayacaktı. evet ronaldo-weghorst-aboubakar gibi bir kelebek hikayesi de bizim takımımızda mevcut. ancak o kelebek bu kez ronaldo değil, bir kas.
crazy frog - axel f: bu şarkı çaldı dün bir yerde, aklıma neden bilmiyorum toriera'yı getirdi. klibi de öyle. durmuyor, temposu asla düşmeyen saçma sapan bir şarkı gibi hiç yavaşlamadan, sahanın içinde saniye duraksamadan koşuyor. gerçekten atom karınca lakabını hakediyor.
kafka: kendisini ispatlamak isteyen, bencil denmese bile önceliği kendi yapacağı iş olan bireysel bir futbolcudan takımı için hareket eden bir futbolcuya dönüşüm. iyi futbolcuya bu dönüşümden daha önce dönüşmüştü zaten. bu ikinci dönüşümü ona daha çok yakıştı. elbette kerem aktürkoğlu...
mastercard: bu yerli oyuncu oynatma zorunluluğu garabetinde kendisini transfer etmesek sezon nasıl gelişirdi kestiremiyoruz. marcao'yu konyadan bir adam unutturacak deseler dalga geçebilirdik. değeri için şöyle söyleyeyim: abdülkerim bardakçı paha biçilemez. geriye kalan bütün stoperler için mastercard...
teamül: herkesin oturmuş düşüncesi, aklında belli bir profil var. sarışın, profesyonel, sert, akıllı, ahlaklı ve istikrarlı futbolcu. kuzeyli futbolcu denince akla bu geliyor. bu artık kalıplaşmış bir fikir. peki kuzeyli futbolcuların hepsi öyle mi? elbette değil. ama victor nelsson kesinlikle öyle.
sıradışı: tam kelime anlamı. normalde 35'lik, yüksek maaşlı yıldız buraya gelirse ne düşünürsünüz? ince işleri yapar, 1-2 unutulmayacak gol atar, fiziksel olarak sıkıntı çeker, çok basmaz rakibe, takım onun yükünü çeker, gol katkısını bol tutarsa ne ala.. peki ya dries mertens? herkesin beklediğinin aksine, ince işlerden önce press yapıyor, takımına yardım ediyor, top çıkmazsa geri koşup top alıyor, sahada basmadık yer bırakmıyor. evet 35 yaşında, maaşı çok yüksek yıldız futbolcu bu. hem de forvet. belki ilk lig şampiyonluğunu 35 yaşında galatasaray ile yaşayacak. işte bunların hepsi sıradışı.
simge: mauro icardi. takımın simge futbolcusu. belli ki sana layık sözler bundan önce hiç söylenmemiş, şimdi söylediklerimiz ve söyleyebileceklerimiz yeterli olacak mı? hiç bilmiyorum, pek de sanmıyorum...
süvari bey: fernando muslera. herkesin gözünün içine baktığını görüyorum bu yıl. herkesi etrafında topladı, belki de geldiğinden beri en çok şampiyonluk istediği senelerden birindeyiz. performansı da cabası. yıllardır en kaptan hissettiren kaptan.
the predator: bafetimbi gomis. bu filmin hem eski versiyonlarını hem yeni versiyonlarını izleyenler bilir, predator birden ortamda görünür, düşmanını tek hamlede tuz buz eder ve gider. fiziksel olarak da andırıyor zaten kendisi. bu sene birçok maçta olayın içine dahil olup avını 1 hamlede yerle bir etmeseydi şimdi asla buralarda değildik.
hamstring: bir adelenin hasar görmesi bir takımın hem şampiyonluk şansını arttırır hem de kasasına en az 10 milyon euro koymasına sebep olur mu? oluyormuş demek. dobuis sezonun ilk maçından önce adele sakatlığı yaşamasa boey hikayesi asla başlamayacaktı. evet ronaldo-weghorst-aboubakar gibi bir kelebek hikayesi de bizim takımımızda mevcut. ancak o kelebek bu kez ronaldo değil, bir kas.
crazy frog - axel f: bu şarkı çaldı dün bir yerde, aklıma neden bilmiyorum toriera'yı getirdi. klibi de öyle. durmuyor, temposu asla düşmeyen saçma sapan bir şarkı gibi hiç yavaşlamadan, sahanın içinde saniye duraksamadan koşuyor. gerçekten atom karınca lakabını hakediyor.
kafka: kendisini ispatlamak isteyen, bencil denmese bile önceliği kendi yapacağı iş olan bireysel bir futbolcudan takımı için hareket eden bir futbolcuya dönüşüm. iyi futbolcuya bu dönüşümden daha önce dönüşmüştü zaten. bu ikinci dönüşümü ona daha çok yakıştı. elbette kerem aktürkoğlu...
mastercard: bu yerli oyuncu oynatma zorunluluğu garabetinde kendisini transfer etmesek sezon nasıl gelişirdi kestiremiyoruz. marcao'yu konyadan bir adam unutturacak deseler dalga geçebilirdik. değeri için şöyle söyleyeyim: abdülkerim bardakçı paha biçilemez. geriye kalan bütün stoperler için mastercard...
teamül: herkesin oturmuş düşüncesi, aklında belli bir profil var. sarışın, profesyonel, sert, akıllı, ahlaklı ve istikrarlı futbolcu. kuzeyli futbolcu denince akla bu geliyor. bu artık kalıplaşmış bir fikir. peki kuzeyli futbolcuların hepsi öyle mi? elbette değil. ama victor nelsson kesinlikle öyle.
sıradışı: tam kelime anlamı. normalde 35'lik, yüksek maaşlı yıldız buraya gelirse ne düşünürsünüz? ince işleri yapar, 1-2 unutulmayacak gol atar, fiziksel olarak sıkıntı çeker, çok basmaz rakibe, takım onun yükünü çeker, gol katkısını bol tutarsa ne ala.. peki ya dries mertens? herkesin beklediğinin aksine, ince işlerden önce press yapıyor, takımına yardım ediyor, top çıkmazsa geri koşup top alıyor, sahada basmadık yer bırakmıyor. evet 35 yaşında, maaşı çok yüksek yıldız futbolcu bu. hem de forvet. belki ilk lig şampiyonluğunu 35 yaşında galatasaray ile yaşayacak. işte bunların hepsi sıradışı.
simge: mauro icardi. takımın simge futbolcusu. belli ki sana layık sözler bundan önce hiç söylenmemiş, şimdi söylediklerimiz ve söyleyebileceklerimiz yeterli olacak mı? hiç bilmiyorum, pek de sanmıyorum...