• 31598
    beşiktaş futbol takımı 2020-2021 sezonuna felaket derecede kötü bir giriş yapmıştı. avrupa'da rezil bir oyunla elenilen paok maçı sonrasında ligde 4 maçta sadece 4 puan toplayabilmişlerdi. 4 ekim 2020 tarihinde oynadıkları ve 1-0 kaybettikleri gençlerbirliği maçından sonra da hem milli ara, hem de bay geçmelerinden ötürü 22 günlük bir araya girdiler ve bir sonraki maçlarını 26 ekim tarihinde oynadılar. son kaybedilen maçtan sonra ise teknik direktör sergen yalçın 20 günlük arayı iyi değerlendireceklerini ve çok çalışıp geri doneceklerini belirtti. 26 ekim tarihine kadar kimse beşiktaş'ı bir şampiyonluk adayı olarak görmüyordu. sonra aradan döndüler. ilk 4 maçta 4 puan alabilen takım aradan sonra ligin ilk yarısının bitimine kadar oynadığı 16 maçtan 40 puan çıkardı. bu süreçte sadece 2 yenilgi ve 1 beraberlik aldılar ki mağlup oldukları maçlardan birisi tecrübesiz ersin'in kırmızı kart gördüğü gaziantep deplasmani *. takım aradan sonra inanılmaz bir fizik güçle dönmüştü. o takımın kalesinde tecrübesiz ersin, solbekinde rıdvan-nsakala, stoperinde de wellinton souza oynuyordu ve oradan aldıkları özgüven ile sezon sonu şampiyon oldular. bu hikayede transfer döneminin son günlerinde yaptıkları rosier, josef, ghezzal ve aboubakar transferlerinin de hakkını verelim ama o aradan faydalanan hocayı da unutmayalım şimdilik ki söz konusu hoca da türk futbol tarihinin en tembel ve antrenman sevmez futbolcusuydu.

    2022-2023 sezonu başına gerçekten flaş transferler ile girdik. bence gerçekten iyi kadro kurduk ama öyle oyuncular geldi ki hem maç hem de antrenman eksikleri vardı. bu zamana kadar da takımı hep bu yönden savundum eski entrylerime göz atabilirsiniz. bu oyuncular maç ve antrenman eksiklerini giderince takım çok iyi noktaya gelecek diye düşünüyordum. takım yukselerek de gidiyordu gerçekten. toreira, oliveira gibi oyuncular hemen eksiklerini kapatıp form tutmuslardı ve 2020-2021 sezonunda beşiktaş'ın yaşadığı gibi bir ara geldi. bulunmaz bir nimetti aslında. takım zaten iyiye giderken bu arada bütün eksiklerini giderebilirdi. ancak tuhaf bir şekilde arayı izinle geçirdik. vallahi de o günkü beşiktaş'tan daha çok ihtiyacımız vardı çalışmaya ama okan hoca izin kullandırmayı tercih etti. takımda inanılmaz büyük bir gevşeklik görüyorum. herkes kafasına buyruk hareket ediyor gibi geliyor. birisi 2 maç arasında eski takımının şampiyonlar ligi maçına gidiyor, birisi toksik ilişkisinin peşinden arjantin'e gidiyor maça çıkmıyor, yusuf demir 2 haftadır kadroda yok sebebi bilinmiyor... bu şekilde olmaz. böyle gevşekçe bir şey kazanamayız. hele ki karşıda jorge jesus gibi bir kurt varken çok zor. bilmem farkında mısınız ama takımı skor yükünü 9 hafta 37 yaşındaki gomis cekti. o da karakterli topçu olduğundan yani. okan hocam kusura bakma ama olay sadece teknik ve taktik değil. hiç olmadı ve hatta bu ülkede hep de ikinci pland kaldı. 1 gün maç, 3 gün izin sonra maç, arada bir antenman. yabancılar her hafta bir yerlerde... böyle yürümez hocam. şu sözlükte kendisine benden daha fazla destek veren, gelmesini benden çok isteyen çok fazla kişi yoktur ama ben şimdi bunları yazıyorum. bu takım en az fenerbahçe gibi, başakşehir gibi hatta trabzonspor gibi ciddiye almalı bu işi. bunu başarırsak zaten kalite çözer kalanını ama yapamazsak bu sezondan ümidi keserim. ne yazık ki efsane olmasını istediğim okan hoca'dan da keserim. o yüzden bir an önce silkinip ciddiyetle lige asılmak lazım. bu sezon başka bir kulvar da yok zaten.

    son olarak ilk paragrafın sonunda sergen yalçın türk futbol tarihinin en tembel futbolcusuydu demiştim ya işte okan hoca da en çalışkanlarından birisiydi. hocam topçuluğun nasıldıysa aynısını talep etmen lazım oyuncularından. başka türlü olmaz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın