47
üzerinden şaka maka 19 yıl geçmiş olan unutulmaz maç. "şimdiki seviyede" taraftarlığının ikinci sezonunda olan şahsımın bilinçaltında pek çok anı biriktirmiştir...
- dağları tepeleri aşan 70 bin azgın galatasaraylının* maç öncesi defalarca son ses döndürdüğü "içimdeki fener aşkı bambaşka" tezahüratı. o dönemler ne tribünde ne televizyonda şimdiki gibi sansür olmadığı için kapalı'daki 20 bin kişinin ellerini başının üzerinde kenetleyişi ve bir sonraki turda "nah alıyor" hareketini yaptığı anların "güzel görüntüler" başlığı altında defalarca verilmesi.
- fenerbahçelilerin o dönemki alamet-i farikaları olan spagetti balonlarla polis dövmeye çalıştıkları trajikomik kavga.
- yıldızların o yakıcı güneş altında parıl parıl parladığı 3 yıldız koreografisi.
- fenerbahçe'nin iki golü de arka direkte bomboş kafa vuruşlarıyla bulması. daha ilk goldeki hataya sövüp fenerlilerin pınarbaşı tezahüratını dinlerken ercan taner'in gol diye bağırmasıyla skorun eşitlenmesi. kaleye uçarak kafa atarak ergenlik dönemimin favori derbi golünü atan* arif erdem'in tekerlendiği kaleden topla çıkıp hırslı bir suratla topu fezaya dikmesi. ertesi ay galatasaray dergisi'ni alınca maç sabahı tesislere gelen mehmet ağar'a gol sözü verdiği için öyle bir duygu boşalması(!) yaşadığını öğrenmem.
- prates'in korner direğine nişanladığı topun kafasına çarpıp 20 metre süzülerek kaleye girmesiyle kariyerinin en beleş golünü atan kim olduğunu bilirsin sen* abimizin maçtan sonra kanal kanal gezip golü isteyerek attığını iddia etmesi.
- son dakikada muhittin boşat'ın penaltı düdüğü çalmadığı pozisyonun tekrarı verilirken, sağı solu açık olan anlatım yerindeki ekrandan pozisyonu izleyen bir abimizin yürekten patlattığı "orospu çocuğu" nidasının ekranda topa doğru gidip gelen fabio luciano eli görüntüsünün üzerinde evlerimize ulaşıp hislere bir nebze de olsa tercüman olması...
bir de o dönemin büyük kaptanı bülent korkmaz'ın pozisyon sonrası oyun akarken muhittin boşat'ı 30 metre kovalayıp sadece önünde kollarını açması var. o deparın sonunda bir tane patlatsaydı muhtemelen aradan geçen zamandaki tüm abuk işlerine rağmen hala büyük kaptan olarak anabilirdim...
(bkz: tarihte bugün)
- dağları tepeleri aşan 70 bin azgın galatasaraylının* maç öncesi defalarca son ses döndürdüğü "içimdeki fener aşkı bambaşka" tezahüratı. o dönemler ne tribünde ne televizyonda şimdiki gibi sansür olmadığı için kapalı'daki 20 bin kişinin ellerini başının üzerinde kenetleyişi ve bir sonraki turda "nah alıyor" hareketini yaptığı anların "güzel görüntüler" başlığı altında defalarca verilmesi.
- fenerbahçelilerin o dönemki alamet-i farikaları olan spagetti balonlarla polis dövmeye çalıştıkları trajikomik kavga.
- yıldızların o yakıcı güneş altında parıl parıl parladığı 3 yıldız koreografisi.
- fenerbahçe'nin iki golü de arka direkte bomboş kafa vuruşlarıyla bulması. daha ilk goldeki hataya sövüp fenerlilerin pınarbaşı tezahüratını dinlerken ercan taner'in gol diye bağırmasıyla skorun eşitlenmesi. kaleye uçarak kafa atarak ergenlik dönemimin favori derbi golünü atan* arif erdem'in tekerlendiği kaleden topla çıkıp hırslı bir suratla topu fezaya dikmesi. ertesi ay galatasaray dergisi'ni alınca maç sabahı tesislere gelen mehmet ağar'a gol sözü verdiği için öyle bir duygu boşalması(!) yaşadığını öğrenmem.
- prates'in korner direğine nişanladığı topun kafasına çarpıp 20 metre süzülerek kaleye girmesiyle kariyerinin en beleş golünü atan kim olduğunu bilirsin sen* abimizin maçtan sonra kanal kanal gezip golü isteyerek attığını iddia etmesi.
- son dakikada muhittin boşat'ın penaltı düdüğü çalmadığı pozisyonun tekrarı verilirken, sağı solu açık olan anlatım yerindeki ekrandan pozisyonu izleyen bir abimizin yürekten patlattığı "orospu çocuğu" nidasının ekranda topa doğru gidip gelen fabio luciano eli görüntüsünün üzerinde evlerimize ulaşıp hislere bir nebze de olsa tercüman olması...
bir de o dönemin büyük kaptanı bülent korkmaz'ın pozisyon sonrası oyun akarken muhittin boşat'ı 30 metre kovalayıp sadece önünde kollarını açması var. o deparın sonunda bir tane patlatsaydı muhtemelen aradan geçen zamandaki tüm abuk işlerine rağmen hala büyük kaptan olarak anabilirdim...
(bkz: tarihte bugün)