35211
68 yaşındaki, inşaallah emekli teknik adam.
kendisini başarılı yapan etkenler yenilikçi, dinamik, devrimci, çıkarına uygun ikili ilişkiler kurabilen ve büyük düşünen biri olmasıydı. bu özellikleri sayesinde galatasaray'da ve milli takımda başarılı oldu.
bu özelliklerinin yanında, yetiştiği zor şartların verdiği bazı önemli sorunlar var ve bunların başında bence, bizi ilgilendirdiği yönüyle, alınganlık geliyor. fatih hoca buluttan nem kapan biri. çevresinde sürekli düşmanlarının bulunduğuna, çok fazla kişinin ona zarar vermek istediğine ve her zaman haksızlıkların hedefi olduğuna kendini inandırmış. üzülerek söylüyorum ki bunların çoğu da gereksiz endişeler. bütün başkanlarla kavgalı olmasının temelinde bu yatıyor. çünkü hoca gayet basit insani hataları kendisine yönelen büyük bir komplo olarak kodluyor ve o saatten sonra, kolayca çözülebilecek sorunlar büyüyor da büyüyor. bütün o "egolu adam" görüntüsünün altında bu yatıyor. içinde bulunduğu ortamdan emin değil, başına gelebileceklerden emin değil, o yüzden hep güçlü, sert, saldırgan olmak zorunda. "en iyi savunma hücumdur." sözü bile bunun bir yansıması. bu onun hayat felsefesi.
ama en önemlisi, bunu 'genelde' mevki olarak kendisinin üstü kişilerle yaşıyor zira zaten altındaki kişilerle ilişkileri %99 çok iyi. onlara hükmediyor. hükmettiği sürece tehlikede olmadığından emin ama hükmetmediği alana yönelik bitmek bilmeyen bir endişesi var. onu yakından tanıyıp hocayı sevmeyen bir veya iki kişi vardır en fazla. onun dışında her takımdan, her camiadan insan fatih terim'le bire bir kurulan ilişkilerde hocaya karşı sempati besliyor.
işte ben en çok da bu yüzden başkan olması gerektiğini düşünüyorum. çünkü bu durumda en tepedeki kişi olacak. başkan olursa kimseyle kavga etmez. ikinci paragrafta saydığım özellikleri sayesinde de galatasaray adına çok önemli işlere imza atabilir. ama bu yaştan sonra yeniden yedek kulübesine dönerse artık ondan alabileceğimiz çok bir verim yok. bunu bekleyenler maalesef kendilerini kandırıyorlar. ne sportif a.ş.'nin başı ne de başka bir mevki artık hocaya yetmiyor, hoca da o mevkileri çekip çevirecek enerjiye sahip değil. oysa başkan olup kendi ekibini kurarsa çok farklı şeyler olur.
hoş bu genel kurul yapısıyla ne kadar mümkün o da meçhul.
edit: elbette hocaya düşmanlık besleyen, ona karşı yanlış ve hattâ organize işlere girişenler yok değil. bunu kastetmedim ama açıklamakta fayda var. genel bir portre çizdim sadece.
kendisini başarılı yapan etkenler yenilikçi, dinamik, devrimci, çıkarına uygun ikili ilişkiler kurabilen ve büyük düşünen biri olmasıydı. bu özellikleri sayesinde galatasaray'da ve milli takımda başarılı oldu.
bu özelliklerinin yanında, yetiştiği zor şartların verdiği bazı önemli sorunlar var ve bunların başında bence, bizi ilgilendirdiği yönüyle, alınganlık geliyor. fatih hoca buluttan nem kapan biri. çevresinde sürekli düşmanlarının bulunduğuna, çok fazla kişinin ona zarar vermek istediğine ve her zaman haksızlıkların hedefi olduğuna kendini inandırmış. üzülerek söylüyorum ki bunların çoğu da gereksiz endişeler. bütün başkanlarla kavgalı olmasının temelinde bu yatıyor. çünkü hoca gayet basit insani hataları kendisine yönelen büyük bir komplo olarak kodluyor ve o saatten sonra, kolayca çözülebilecek sorunlar büyüyor da büyüyor. bütün o "egolu adam" görüntüsünün altında bu yatıyor. içinde bulunduğu ortamdan emin değil, başına gelebileceklerden emin değil, o yüzden hep güçlü, sert, saldırgan olmak zorunda. "en iyi savunma hücumdur." sözü bile bunun bir yansıması. bu onun hayat felsefesi.
ama en önemlisi, bunu 'genelde' mevki olarak kendisinin üstü kişilerle yaşıyor zira zaten altındaki kişilerle ilişkileri %99 çok iyi. onlara hükmediyor. hükmettiği sürece tehlikede olmadığından emin ama hükmetmediği alana yönelik bitmek bilmeyen bir endişesi var. onu yakından tanıyıp hocayı sevmeyen bir veya iki kişi vardır en fazla. onun dışında her takımdan, her camiadan insan fatih terim'le bire bir kurulan ilişkilerde hocaya karşı sempati besliyor.
işte ben en çok da bu yüzden başkan olması gerektiğini düşünüyorum. çünkü bu durumda en tepedeki kişi olacak. başkan olursa kimseyle kavga etmez. ikinci paragrafta saydığım özellikleri sayesinde de galatasaray adına çok önemli işlere imza atabilir. ama bu yaştan sonra yeniden yedek kulübesine dönerse artık ondan alabileceğimiz çok bir verim yok. bunu bekleyenler maalesef kendilerini kandırıyorlar. ne sportif a.ş.'nin başı ne de başka bir mevki artık hocaya yetmiyor, hoca da o mevkileri çekip çevirecek enerjiye sahip değil. oysa başkan olup kendi ekibini kurarsa çok farklı şeyler olur.
hoş bu genel kurul yapısıyla ne kadar mümkün o da meçhul.
edit: elbette hocaya düşmanlık besleyen, ona karşı yanlış ve hattâ organize işlere girişenler yok değil. bunu kastetmedim ama açıklamakta fayda var. genel bir portre çizdim sadece.