• 475
    sezona ultra yıkık giren lokomotif.

    yerel ligde göt zoruyla kazanılan birkaç galibiyetin sonrasında 23 ekim 2021 anadolu efes galatasaray basketbol maçında 15-16 sayıdan maç vermeler (şu güzelim galibiyetin akabinde 25 ekim 2021 paok galatasaray basketbol maçını vermeyeydik iyiydi), euroleague arenasında alınan kallavi farklı mağlubiyetler, şifreli cine 5 ekran görüntüsünden daha kötü görseller sunmalar vs., liste uzar gider çünkü durum o kadar vahim.

    bu takımın bu sezon çeyrek final yapabileceğini zannetmiyorum. muhakkak bir noktada seri galibiyetler almaya başlayacaklardır fakat geçtiğimiz sezonun özellikle 2. yarısında olduğu gibi uzun soluklu bir performans serisi namümkün. peki neden? ne oldu da 4-5 ay öncesinde avrupa basketbolunun en tepesine kurulan, son 2-2.5 sezondur kıta avrupa'sının açık ara en iyi basketbolunu oynayan lacivert beyazlılar birden bire tepetaklak gitmeye başladı?

    efes'in rezalet durumda olmasının 3 temel nedeni:

    1. efes'in son kullanma tarihi (tavsiye edilen tüketim tarihi de) çoktan geçen, miadını çoktan doldurmuş bir takım olması
    2. hedefsizlik
    3. uzun rotasyonunun bitikliği

    aslına bakılırsa yukarıda klavyeye aldığım 2. ve 3. maddeler direkt olarak 1. maddeyle ilgili, dolayısıyla bir nevi 1. maddenin alt gerekçeleri olarak görülebilir.

    efes esasen geçtiğimiz sezon skt'sini ve tett'sini doldurmuş bir takımdı. covid-19 sebepli olarak alman panzeri misali yıka parçalaya götürdüğü euroleague'in jordi bartomeu efektiyle zail edilmesiyle birlikte takımın motivasyonu yerle yeksan olmuştu. bunu ergin ataman da oyuncular da elde edilen euroleague şampiyonluğuna binaen verdikleri röportajlarda defaatle dile getirmişlerdi. bununla birlikte takımın ana çekirdeğini oluşturan oyuncuların yaş hacimlerinin iyiden iyiye ultra veteranlaşma yönünde artış göstermesi de işin bir başka soru işaretli tarafıydı. ama gelin görün ki geçtiğimiz sezona da epey yamuk başlayan bu takım, sezonun her yerini "en değerli" olarak tamamlayacak olan bir sırp sanat eseri önderliğinde önce kendine geldi, devamında da takımın kalanının bu sırp sanat eserine eşlik etmeye başlamasıyla beraber sezonu tarihi güzellikteki anlarla sonuçlandırdı.

    (bkz: vasilije micic)

    bu kısmı geçtiğimiz sezon basketbolu az çok takip eden herkes biliyor zaten, çok ütopik şeyler tıkırdatmadım.

    efes'in şu anki facia durumda olmasının temelleri yaz aylarında atıldı ne yazık ki. alper yılmaz, ergin hoca ve teknik ekip şampiyon kadroyu korumanın önemini vurgulayıp yola aynı kadroyla devam etmek istediklerini dillendirmeye başladılar ve farklı platformlarda dile getirdikleri bu gayeyi pratiğe döktüler; sertaç şanlı <-> filip petrusev değişikliği haricinde hiçbir noktada değişiklik olmadı takımda.

    sosyal medyada, muhtelif çevrelerde basketbolla ve bilhassa efes'le yakından ilgilenen insanların sürekli olarak ifade ettikleri şey ortaktı; "takımın çekirdeği yaşlı, atletizmi yetersiz, son kurşun sıkıldı ve şarjör bitti" - efes'in teknik operasyon kısmı takımı olduğu gibi korumakla iki şeyi hedeflemiş olabilir; ya bu aynı takımın aynı başarıyı tekrarlayabileceğine ciddi şekilde inanıldı ya da son 2-2.5 sezondur avrupa basketbolunun en iyisi olan bu oyuncu grubuna bir anlamda "siz her şeyin en iyisi hak ettiniz, bu sezonu size ödül sezonu olarak atadık" denildi. kişisel görüşüme göre efes'in teknik operasyon kısmı takıma ikinci mesajı verdi ve yine bana kalırsa bu sezon özelinde efes cephesinde başarı beklentisi yok. yalnız şundan kesinlikle eminim ki efes'in teknik operasyon grubu bu kadar kötü bir başlangıç muhakkak ki beklemiyordu, bu derece berbat bir sezon başlangıcı alper yılmaz'a da ergin hocaya da büyük sürpriz oldu. zaten elijah bryant hamlesi de biraz bununla alakalı, zaten efes'in şu sıralar uzun kovalıyor oluşu büyük ölçüde bununla alakalı falan filan...

    efes sezona "new quest" olarak adlandırdıkları bir mottoyla girdi. yani osuruktan şeyleri eleştiren bir insan olmamışımdır hiçbir zaman ama şu slogan dahi aslında sezona ne kadar yüzeysel girildiğini kanıtlıyor. örneğin geçtiğimiz sezonun söylemi "yarım kalan görev"di, bir önceki sezon bir manada "çalınan" şampiyonluğa gönderme içeriyordu ve aynı zamanda bünyesinde motivasyon ihtiva ediyordu; ancak new quest? *

    işin saha içi teknik boyutuyla alakalı çok fazla şey yazmak istemiyorum boğmama adına, sadece şunu söylemek istiyorum yukarıda vurguladığım ilk maddeyle ilgili olarak; dünya spor tarihinde her başarılı ve iyi organizasyon bir noktada doyuma ulaşmıştır ve buna bağlı olarak da dağılmıştır ve/veya dağıtılmıştır. **

    adrien moerman, bryant dunston, chris singleton, doğuş balbay, james anderson, krunoslav simon, tibor pleiss...

    efes'in kocaman bir tazelenmeye ihtiyacı var. şu sıralar russ smith kıvamında takılan shane larkin de gayet gözden çıkarılabilir bir isim. öte yandan hazırlık döneminde iyi sinyaller veren petrusev ne yazık ki beklentileri karşılayamadı şu zamana kadar. zamanında stanko barac'ı fiziksel açıdan yetersiz bulurdum (hatta bulurduk), petrusev onun da gerisinde, muhtemelen birkaç haftaya kalmaz yollar ayrılır dzanan musa örneğinde olduğu gibi. aslında ergin hoca bazı şeyleri deniyor, mesela erten gazi'ye doğuş'un önünde şans veriyor artık ya da yiğitcan saybir'den sertaç gelişimi kovalıyor vb. fakat şu zamana kadar denemelerinden istediği verimi alamadı. tolga geçim'den de hiçbir şey alamıyor mesela ki bu adamla neden kontrat yenilendi hala anlayabilmiş değilim, neyse.

    özetle efes maksimum 8. ya da 7. sıradan çeyrek final yaparsa yapar euroleague'de ki o da çok zor. yerel ligde ise sonuna kadar gider ama o son viraj hakkında şimdiden yorum yapmak epey afaki olur, göreceğiz.

    daha teknik bir efes analizi isteyenler için: https://seyler.eksisozluk.com/...-sorun-tam-olarak-ne

    sözlükle alakasız ama içerikle bir miktar alakalı olarak: https://seyler.eksisozluk.com/...ecek-onemli-bilgiler
App Store'dan indirin Google Play'den alın