güneş doğarken ardından tepelerin, euroleague'i başlıyor bu sepetçilerin. oldu mu? :( tamam lan tamam, kötü esprileri bırakıp direkt mevzuya dalıyorum.
euroleague sonunculuğu, türkiye erkekler basketbol ligi'nde yarı finalde havlu atış ve basketbol türkiye kupası'nda avuntu; efes'in 2017 - 2018 sezonu böyle geçti. "7.5 - 8 milyon dolarlık bir bütçeyi nasıl çarçur edersiniz" diye sorsalar cevabı "efes ne yaptıysa onu yapın" olur muhtemelen.
yıllardır yaptıkları şeyi bu yaz transfer döneminde yapmayarak yola baş koydular. neydi yıllardır yaptıklar şey? efes'in garip bir huyu var; bir ya da iki ciddi yükselişte olan oyuncu dahil edilir kadroya, dolayısıyla "ooo bu sene efes için o sene" naraları atılır haklı olarak; lakin hemen akabinde dört beş tane içi geçmiş, ışığı sönmüş, yalnızca adı olan isim dahil edilir organizasyona ve bir çuval incir daha işin başında berbat edilir. hiç şaşmaz/şaşmadı bu sistematik. işte, efes'in bu yaz transfer döneminde yapmadığı şey buydu. belki iki isim sorgulanabilir ilk bakışta ancak o isimlerin neden tercih sebebi olduğunu kompozisyonun devamında açıklığa kavuşturacağım naçizane.
(bkz:
shane larkin)
euroleague.net tarafından transfer piyasasının en iyi 10 hamlesinden biri olarak gösterildi. özetlemek gerekirse; hızlı (çok hızlı), drive edebiliyor, ciddi anlamda yaratıcı ve skorer. bir oyun kurucuda olması gereken bütün özellikleri bir arada bulunduran bir arkadaş. çıkış yaptığı ilk zamanlarda ve baskonia'daki macerasının başlarında avrupa basketbolunun üzerine kurulu olduğu
pick and roll oyununa pek hakim değildi, ancak ispanya'daki deneyimi kendisine bu özelliği de ekledi. aslında hala çok fazla p&r tercih eden bir guard değil ama
isolation başarısı ve drive özelliği bu küçük noksanlığı bertaraf ediyor bir şekilde. zaten bu kısmi noksanlık efes adına büyük bir eksi değil. whhyyy? sebebi aşağıdaki oyuncuyla bağlantılı. hazırlık maçlarında çok istikrarsız bir görüntü çizdiği söylendi hep fakat adamın sakat olduğu, iyileşme sürecinden geçtiği ne hikmetse hep göz ardı edildi. efes'in fenerbahçe'yi yenip kupaya uzandığı cumhurbaşkanlığı kupası finalinde
* bu yüzden süre alamamıştı; bizim maçta
* da tam manasıyla hazır değildi aslında.
larkin transferi efes'in bu sezon ne yapmak istediğinin bir göstergesi aslında. daha ucuz olan malcolm delaney'e gitmeden kendisine yöneldiler. ergin ataman düzeni oluşturmuş zihninde, hamleler de bu doğrultuda yapıldı.
(bkz:
vasilije micic)
2018 - '19 model efes'in beyni, parkedeki organizatörü, avrupa basketbolunun en underrated isimlerinden biri. uçuk kaçık larkin'i anca böyle bir all around guardla dengeleyebilirsiniz.
hazırlık maçlarındaki asist istatistikleri müthişti; 17, 13, 10, 17 falan... 3 sayı çizgisinden takım arkadaşlarının dağılımını o kadar iyi analiz edip oyunu bu doğrultuda o kadar iyi yönlendiriyor ki, takdir edilesi. ek olarak sideline'dan da oyun kurabiliyor. yeter ki sahayı full court görebilsin. tofaş sas'ta oynarken bu kadar iyi değildi aslında oyun kurma özelliği. ne olduysa zalgiris kaunas'ta
sarunas jasikevicius'un dokunuşlarıyla oldu. şaşırdınız mı? muhtemelen hayır. oyunculuğunda play making'in kitabını yazan bir koçun yugo fundamental'ına sahip bir guardı yüceltmesi son derece normal, dokunabilmeyi bilmek lazım.
efes'in bize karşı zaman zaman dağılmasının, düzen dışına çıkmasının sebeplerinden biri micic'in bu maçta görev almamasıyla ilintili biraz da. daha çok bizim efes'i püskürtmemiz ve efes'e karşı reaksiyon göstermemizle, daha az micic'in olmayışıyla alakalı. mesela dün akşam
* aaron harrison yine olmasaydı ama jaka klobucar yerine micic oynasaydı ulm'ü rahat paketlemiştik.
bu adamı takip edin dostlar, avrupalı guard tabirinin tam karşılığı kendisi.
(bkz:
dunston - moerman - motum - pleiss - sertaç beşlisi)
valla kağıt üstünde küçücük bir eksik haricinde on numara beşli. küçücük eksik de şu; atletizmiyle ribaundları dağıtacak, savunmada yer kaplayacak, uzun ilk adımıyla bire birlerde rakibini oyundan düşürebilecek bir 4 numara, pf. kısacası anthony randolph eksik burada. :( neyse, olmayanın üstünden gitmeyelim... entarinin başında "iki isim sorgulanabilir" dedim ya, bu iki isimden biri pleiss. daha iyisi, fiziken daha az yıpranmışı olabilir miydi? hayır olmazdı. eldeki bütçe doğrultusunda gidilebilecek en makul isimdi kendisi. işin bir başka boyutu da şu; dunston avrupa basketbolundaki en iyi beş pivottan biri fakat boy dezavantajı var biraz (203 cm). gücüyle ve kalıbıyla bu handikapını bir nebze olsa da bastırabiliyor lakin üst düzey takımların üst düzey pivotlarına karşı zorlanıyor. işte pleiss savunmada boyuyla ve kanat genişliğiyle, hücumda da orta mesafe tehdidiyle dunston'ı o biçim dengeleyebilecek bir tercih. ergin hocanın kendisini ne kadar tuttuğu da bilinen bir şey ek olarak.
moerman? hoca yeni zoran erceg'ini buldu? bence buldu. hatta fazlasını; erceg'in savunma yapabileni, sert olanı. ataman'ın atıcı 4 numaralara aşık olduğunu bilmeyen yok zaten. esasen bu bir mecburiyet, modern basketbolun geldiği nokta pivotların bile iyi şutörler olmasını zorunlu kılıyor. bu bağlamda moerman - motum ikilisi bu pozisyonu rahatlıkla götürebilecek isimler. hoca buldu ikilisini.
(bkz:
bobua - buğrahan - doğuş - simon dörtlüsü)
(bkz:
buğrahan tuncer/#2522909), efes'in en büyük kazancı. nokta atış oldu.
bobua transfer edildiğinde efes'in her boku bilen (?), über memnuniyetsiz taraftarı adama burun kıvırdılar, "30 yaşında adamın ne işi var; daha iyisi vardı; bobua ne yae" falan diye. açık söyleyeyim, bizim takımda olması için neler vermezdim... avrupa'nın bileği en temiz on şutöründen biridir bobua. set hücümunda statik olarak topu alır, şutu gönderir; isolation oynar, kendi şutunu yaratır; takımın tıkandığı anlarda sorumluluk alarak oyunu açar bir oyun kurucu gibi; içeri korkmadan drive eder vs... yalnız kendisinin bir sıkıntısı var; kişilik olarak duygusal bir arkadaş. ergin hocanın hışmına uğrarsa o an oyundan düşebilir, hatta bu psikolojik yıkım tüm sezonu bile etkileyebilir. zaten hoca pek tabii ki bu işleri daha iyi biliyor, nasıl davranması gerektiğini, fransız guardla olan ikili ilişki çizgilerini belirlemiştir.
(bkz:
james anderson)
soru işaretli iki oyuncudan bir diğeri. pleiss hamlesindeki gibi aklayamayacağım bu tercihi. açıkçası zoraki gidilen bir isim olduğunu düşünüyorum. yaz döneminde bu bölge için asıl hedefin ryan broekhoff olduğu yazılmıştı basketbol medyasında. ancak piyasada oyuncu kalmamışken dallas kendisini nba'e götürünce efes biraz aceleci davrandı james'le alakalı ki mecburiyet de denebilir buna. kötü bir 3 numara değil james, kariyeri ve yaptıkları bunun göstergesi zaten fakat daha iyisi olabilirdi diye de düşünüyor insan.
----------
buğrahan, metecan ve sertaç tercihleri + kaptan doğuş efes'i özellikle türkiye'de başka bir noktaya taşıdı. yabancı oyuncu sayısının 5'e indiği bir ligde bu isimler efes adına çok büyük artı. ayrıca artık birkan'ın eline bakmak zorunda da değiller.
ergin hoca belki de kariyerinin en "ataman takımı"nı kurdu. büyük oynayacaklar. sakatlık kabusu yaşamazlarsa önleri açık. işin ödeme kısmına değinmiyorum zira maaş günü saat 00.01'de paraları hesaplara yatıran bir organizasyondan bahsediyoruz.
galatasaray erkek basketbol takımı ile birlikte efes'i de takip edin, güzel şeyler vadediyorlar euroleague'de.
düzenleme: imla