• 394
    ne yazık ki bu sene 100% kazanacakları türkiye ligi şampiyonluğu ve çok büyük ihtimalle kazanacakları euroleague şampiyonluğundan olmuş kulüp.
    her şey devam ediyor, insanlar işe gidiyor, tatile gidiyor, nerdeyse bütün futbol ligleri devam ediyor, avrupa'nın en büyük basketbol ligi acb devam edip tamamlanıyor.
    tuncay özilhan uzun yıllardır büyük paralar harcadı ve euroleague şampiyonluğu istedi. ilk defa en büyük favori oldular ve lig iptal edildi.
    ne düşünüyordur acaba...
    ergin ataman ve oyuncular ne düşünüyordur...
  • 554
    son 2-3 haftada korkunç bir form grafiği tutturan euroleague play-in katılımcısı.

    1 ay öncesine kadar "kesin el normal sezonunu kapattı" gözüyle bakılan takım, tomislav mijatovic önderliğinde el'de 8/10 yaptı ve kendini play-in'e attı. bu süreçte deplasmanda baskonia ile fenerbahçe'yi, iç sahada da maccabi ile olympiacos'u yenmeyi başardılar ki özellikle mac ve oly karşılaşmalarında çok sakatları vardı yanlış hatırlamıyorsam. dün akşam da sinan erdem'de kızılyıldız'ı 100-55 gibi sapık bir skorla patates ettiler.

    mijatovic'e çok şey borçlular, oyuncu iletişimi ve kenar yönetimi inanılmaz iyi.
  • 410
    öncelikle: https://twitter.com/.../1365377771447455748

    sonralıkla: 26 şubat 2021 fenerbahçe anadolu efes basketbol maçında rakibini "sadece" yenmeyen takım. refere karşılaşmadaki performansıyla hem fb beko'ya hem de lige komple bir mesaj verdi ergin ataman ve ekibi:

    "fiziksel durumumuz iyi, mental olarak da kendimize geldik. şu saatten sonra değil pau gasol son nba normal sezon mvp'si giannis antetokounmpo'yu da dahil etseniz kıta avrupa'sına, biz bu armoniyle en tepeye ku-ru-la-ca-ğız."

    yazar "en tepe" derken euroleague şampiyonluğundan bahsediyor elbette. hoş, asvel barça'yı deplasmanda tokatlayınca efes'le barça arasındaki galibiyet diferansı -efes'in ertelenen maccabi müsabakasını kazanması halinde- 2'ye düşmüş oldu. 8 hafta kaldı ve barça'yı içeride dışarıda yenmiş bir efes var, ikili averaj lacivert beyazlıların yanında. yani lig liderliği de çok ütopik bir gelişme olmaz. öte yandan efes için esas hedef çeyrek finallerde barça'yla cska moskova'dan kaçmak ki aynı durum bu üçlü arasında diğer iki takım için de geçerli. bunun en kestirme yolu normal sezonu ilk 4'te bitirmekten geçiyor.

    ergin ataman'ın konsantrasyonu, motivasyonu en üst seviyede. hem barça deplasmanında* hem de fb beko müsabakasında coaching versus'ünde rakiplerini ezdi geçti. odaklandığında, iyi hazırlandığında ergin hoca avrupa basketbolunun en iyi 3-5 koçundan biri kesinlikle. hatta son 2-3 sezon özelinde bence en iyisi zira bütçe-başarı grafiği eksenindeki istikrar göz önünde bulundurulduğunda 1 numara. efes'in bütçesi düşük bir bütçe olmayabilir lakin bir barça ya da bir çeska kadar da değil, bütçe vurgumun gerekçesi budur. aslında sezon içerisinde hocanın felaket coaching örnekleri sergilediği zamanlar da oldu. oyuncularının kötü fiziksel ve mental hallerinin farklı bir izdüşümü kendisinde de mevcuttu. bilhassa iç sahadaki real madrid maçıyla* birkaç hafta önceki st. petersburg deplasmanında* rakip koçlar pablo laso-xavi pascual ikilisine bariz şekilde kaybetmişti. sezon başında kaybedilen karşılaşmaları değerlendirme kısmına dahil etmek ise doğru bir yaklaşım olmayacaktır çünkü sezon başında efes'in çektiği sıkıntıların benzerini bu sezon yalnızca jurgen klopp'un liverpool'u tecrübe etti, ediyor. dolayısıyla o kısmı kapsamın dışında tutuyorum. velhasıl maç içi oyuncu rotasyonlarını kusursuz ayarlayan, oyun içi müdahalelerinde kimliğini hatırlayan ergin hoca, bildiğimiz ergin hoca geri döndü. her şeyden önce oyuncu iletişimi noktasında muazzam işler yapıyor. maç sonu röportajlarını dinleyenler olmuştur muhakkak; birkaç hafta önce kaybedilen zenit deplasmanı dahil olmak üzere koçun maç sonu söylemleri gerek oyuncularına ve takıma yönelik içerdiği mesajlar bakımından gerekse de euroleague yönetimi gibi farklı faktörlere ithaf ettikleri açısından dopdolu, bıçak gibi. zamanında igor rakocevic'le bir maç sırasında neredeyse gırtlak gırtlağa gelen bir adamın bu karakter update'ine şapka çıkarmamak imkansız, büyük saygı duyuyorum kendisine.

    efes'in yükselen formunda oyuncu rotasyonu tercihleri büyük fark yarattı. shane larkin - vasilije micic ikilisi avrupa basketbolunun en iyi perimetre gerisi kombosu fakat bu ikiliyi özel kılan detay krunoslav simon - rodrigue beaubois ikilisinin varlığı. eldeki bu dörtlünün avrupa'da başka bir takımda karşılığı yok. dördünün de şutu var, dördü de topu yere vurabiliyor, dördü de oyunu yönlendirebiliyor, dördü de drive edebiliyor... böyle bir kısa rotasyonunuz var ise hayat gerçekten çok kolay olmalı. tabii bu rotasyonu oluşturana da payın en büyüğünü vermek elzem. düşünsenize, euroleague'de son 10 maçını kazanmış ritimli bir fb beko deplasmanına çıkıyorsunuz ve ana skorerinize, mvp'nize hiç ihtiyaç duymuyorsunuz, korkunç bir lüks.

    rotasyon tercihi ne alaka?

    şöyle ki, geçtiğimiz sezonki efes düzeninde ergin hoca shane-vasa duo'sunu birlikte parkeye sürüyordu oyunun başında. bu sezon da benzerini yapmayı denemişti fakat oyuncuların fiziksel ve mental problemlerinden ötürü bu seçenek yeteri kadar verimli olmadı. bunu gören koç ataman artık maçların başlarında topu sadece vasa'ya vererek start düğmesine basıyor ve shane'i ilk periyotların bitimine 2 dk kadar kala parkeye atıyor. bu sayede hem maça iyi başlama zorunluluğu olan vasa'yı kazanıyor koç hem de shane'i maç sonlarında çok daha diri kullanabiliyor.

    bir diğer rotasyon tercihi ise sertaç şanlı kardeşimin ilk 5'e çekilmesi hususu. o biçim fark yarattı bu hamle. tabii bu yalnızca ergin hocanın formayı sertaç'a vermesiyle ilişkili bir durum değil, sertaç da bir anlamda söke söke aldı o formayı ergin hocadan. sertaç'ın şutunun olması, pick and roll devrilmelerinde harika yer tutması, post up oynayabilmesi ve savunmada günden güne tamer oyguç-vari bir figüre evrilmesi kendisinin değerine değer kattı. sezon başındaki kontrat görüşmelerinde efes'ten güzel bir iyileştirme aldığını da biliyorum çünkü epey taliplisi vardı, öyle böyle talipler değil hem de (benzer durum buğrahan tuncer için de geçerliydi misal, bilhassa yerel ligdeki müsabakalarda büyük önemi var buğrahan'ın.). sertaç'ın ilk 5'e dahil olmasıyla bryant dunston bench'e oturmuş oldu ve bu bir manada dunston'ın üstünden büyükçe bir yükü de aldı. dunston hala avrupa'nın en değerli uzunlarından biri fakat yaş 34 ve bu veteranlık kıstası bazı zamanlarda kendini belli ediyor. dolayısıyla dunston'ı full enerjik bir biçimde kenardan maça dahil etmek birçok yönden hem dunston'ı hem de efes'i rahatlattı.

    her şey güllük gülistanlık mı peki?

    hayır değil. ergin ataman basketbolunun temelini oluşturan öncül detaylardan biri 4 numaralardan gelecek olan skor katkısıdır, verimidir. adrien moerman'la chris singleton'ın bu sezon iyi performansları oldu ama şahsen ergin hocanın hala o istediği kıvamı yakalayabildiğine inanmıyorum. galatasaray'dan ayrıldıktan sonra iyi istatistiklerine rağmen bir süre kontrat bulamayan zoran erceg'te şutu olması sebebiyle çok ısrar etmişti örneğin ataman. ya da efes öncesindeki barça kariyeri cidden facia olan singleton'ı bu yüzden istedi yine koç. demek istediğim, efes bu işin sonuna kadar gitmek istiyorsa moerman-singleton ikilisinden maksimum olmasa da kabul edilebilir bir skor katkısı almak mecburiyetinde. an itibarıyla kısaların ve pivotların verimi sayesinde bu eksikliği çok aramıyor efes ama yer gelecek ihtiyaç olacak.

    entry'e vasa'yla başlamıştım, finish'i de vasa'yla yapayım:

    https://youtu.be/tU80_sbZrTw

    https://youtu.be/OA5XAD1Zk_A

    edit: imla
  • 359
    avrupa'da ve türkiye'de aldığı galibiyetlerle fenerbahçe taraftarının büyükçe bir kısmını deli eden türk basketbol devi. efes kazandıkça kadıköy bebişleri kuduruyor, ergin ataman başarılı oldukça karşı yakanın piremsesleri deliriyor. ayrıca şu "dev" konusunu aydınlatmak gerekirse; futbolda sadece galatasaray futbol takımı için "turkish giant" tabirini kullanıyor ya yabancı medya, aynı şey basketbolda efes için geçerli.
  • 412
    hem içecek sektöründe ürettiği ürünler hem de basketbola verdiği katkılardan dolayı desteklediğim takım. kimse kusura bakmasın ama ben çocukken basketbolu bu takım sayesinde sevdim. ayrıca bu takımı destekliyor olmak kendi takımımızı desteklemiyor olmak anlamına gelmemektedir.

    galatasaray maçları hariç her maçını canı gönülden kazanmasını istiyorum. bize karşı sürekli yenilmelerini de aynı şekilde.
    ek olarak 26 şubat 2021 fenerbahçe anadolu efes basketbol maçının her bir saniyesini zevkten dört köşe bir şekilde izledim.

    söyleyeceklerim bu kadar*
  • 372
    (bkz: ne dediler/#2888594)

    fırsattan, koşullardan istifade etmeyen, sportif açıdan doğru olan neyse onu dillendiren bir koçu olan lokomotif.

    https://twitter.com/.../1242526969444675584

    anadolu efes grubu olarak da şöyle bir girişimde bulunulmuş. 1 milyon liralık miktar anadolu efes grubu için büyük bir para olmayabilir ancak bu durum biraz cedi osman'ın elazığ depremi için ön ayak olduğu kampanyaya benziyor. anadolu efes grubu'nun ve/veya diğer büyük şirketlerin benzer hamleler yapması birçok açıdan katkı sağlar. neticede desteğe asıl ihtiyacı olan insanlar emekçiler.
  • 454
    (bkz: 30 mayıs 2021 barcelona anadolu efes basketbol maçı)

    euroleague finalini 18'de 4 üçlük isabetiyle kazanarak oldukça absürt bir başarı elde etmiş olan takımdır. son 20 yılın euroleague şampiyonlarını incelersek final maçlarında attıkları üçlük sayılarının şu şekilde olduğunu görürüz;

    2001-2002: kazanan panathinaikos; finalde 17'de 7 üçlük ve toplam 89 sayı
    2002-2003: kazanan barcelona; finalde 16'da 4 üçlük ve toplam 76 sayı
    2003-2004: kazanan maccabi tel aviv; finalde 23'te 14 üçlük ve toplam 118 sayı (yuh)
    2004-2005: kazanan maccabi tel aviv; finalde 13'te 8 üçlük ve toplam 90 sayı
    2005-2006: kazanan cska moskova; finalde 24'te 8 üçlük ve toplam 73 sayı
    2006-2007: kazanan panathinaikos; finalde 13'te 5 üçlük ve toplam 93 sayı
    2007-2008: kazanan cska moskova; finalde 27'de 11 üçlük ve toplam 91 sayı
    2008-2009: kazanan panathinaikos; finalde 27'de 13 üçlük ve toplam 73 sayı
    2009-2010: kazanan barcelona; finalde 28'de 12 üçlük ve toplam 86 sayı
    2010-2011: kazanan panathinaikos; finalde 19'da 6 üçlük ve toplam 78 sayı
    2011-2012: kazanan olympiakos; finalde 22'de 8 üçlük ve toplam 62 sayı
    2012-2013: kazanan olympiakos; finalde 24'te 9 üçlük ve toplam 100 sayı
    2013-2014: kazanan maccabi tel aviv; finalde 22'de 9 üçlük ve toplam 98 sayı
    2014-2015: kazanan real madrid; finalde 30'da 13 üçlük ve toplam 78 sayı
    2015-2016: kazanan cska moskova; finalde 25'te 9 üçlük ve toplam 101 sayı
    2016-2017: kazanan fenerbahçe; finalde 25'te 13 üçlük ve toplam 80 sayı
    2017-2018: kazanan real madrid; finalde 21'de 9 üçlük ve toplam 85 sayı
    2018-2019: kazanan cska moskova; finalde 22'de 14 üçlük ve toplam 91 sayı
    2019-2020: turnuva iptal edildi
    2020-2021: kazanan anadolu efes; finalde 18'de 4 üçlük ve toplam 86 sayı

    efes son 20 senede hem finali kazanan takımlar arasında hem atılan üçlük sayısı bakımından hem de üçlük yüzdesi bakımından en başarısız takım olmuş. son 9 şampiyonu baz alırsak durum daha da absürtleşiyor, efes hariç en az üçlük isabetiyle final kazanan takım 8 üçlük atan olympiakos ve onlar da maçı 62 sayı atarak kazanmışlar. bu tablo inanılamayacak kadar şaşırtıcı, çünkü;

    1- son yıllarda dış atışların oyundaki ağırlığı artık çok daha fazla. son yıllarda eski dönemden çok daha fazla üçlük kullanılıyor.

    2- anadolu efes tüm zamanların en ciddi 3 sayı tehditine sahip birkaç takımından biri.

    3- final maçı da düşük tempolu bir maç değildi.

    bütün bu etkenler birleşince efes'in 18'de 4 isabette kalması da, bu isabet oranıyla euroleague'in en iyi savunma takımı olan ve elit savunmacı uzunlara sahip olan barcelona'ya 86 sayı atıp şampiyonluğu alması da inanılmaz.

    28 mayıs 2021 cska moskova anadolu efes basketbol maçı sonrasında efes'in maçın son 19 dakika 42 saniyelik süresinde (2. yarının neredeyse tamamı) 1 tane bile üçlük isabeti bulamamasına dikkat çekmiş ve benzer bir durumun finalde tekrarlanması durumunda barcelona gibi boyalı alanı çok iyi savunan bir takıma karşı işlerinin çok zor olduğunu yazmıştım (bkz: #3179553). efes, finalde dış atış problemi denen illetin son noktasını yaşamasına rağmen -ki burada barcelona'nın muazzam dış atış savunmasını tebrik etmek lazım, efes'in kaliteli dış atışçılarına 40 dakika boyunca neredeyse hiç nefes aldırmadılar- 86 sayı bulup maçı kazanarak beni de oldukça şaşırttı ve ne kadar çok yönlü bir takım olduğunu sezonun en önemli maçında bir kere daha gösterdi. ilk periyodun 2. bölümünü bir kenara bırakacak olursak 35 dakika boyunca efes içeriyi öyle güzel işledi ki barcelona gibi fizikli ve aşırı kaliteli bir takım bile çaresiz kaldı.

    efes'i tebrik ediyorum, 3 senede yaptıkları gerçekten muazzam. bu 3 sezonu kupayla taçlandırmış olmaları da harika oldu gerçekten. darısı başımıza, umarım bir gün biz de erkek basketbolda avrupa'nın 1 numaralı kupasının favorilerinden biri haline gelir ve 1 numaralı kupayı bol bol kazanırız.
  • 311
    güneş doğarken ardından tepelerin, euroleague'i başlıyor bu sepetçilerin. oldu mu? :( tamam lan tamam, kötü esprileri bırakıp direkt mevzuya dalıyorum.

    euroleague sonunculuğu, türkiye erkekler basketbol ligi'nde yarı finalde havlu atış ve basketbol türkiye kupası'nda avuntu; efes'in 2017 - 2018 sezonu böyle geçti. "7.5 - 8 milyon dolarlık bir bütçeyi nasıl çarçur edersiniz" diye sorsalar cevabı "efes ne yaptıysa onu yapın" olur muhtemelen.

    yıllardır yaptıkları şeyi bu yaz transfer döneminde yapmayarak yola baş koydular. neydi yıllardır yaptıklar şey? efes'in garip bir huyu var; bir ya da iki ciddi yükselişte olan oyuncu dahil edilir kadroya, dolayısıyla "ooo bu sene efes için o sene" naraları atılır haklı olarak; lakin hemen akabinde dört beş tane içi geçmiş, ışığı sönmüş, yalnızca adı olan isim dahil edilir organizasyona ve bir çuval incir daha işin başında berbat edilir. hiç şaşmaz/şaşmadı bu sistematik. işte, efes'in bu yaz transfer döneminde yapmadığı şey buydu. belki iki isim sorgulanabilir ilk bakışta ancak o isimlerin neden tercih sebebi olduğunu kompozisyonun devamında açıklığa kavuşturacağım naçizane.

    (bkz: shane larkin)

    euroleague.net tarafından transfer piyasasının en iyi 10 hamlesinden biri olarak gösterildi. özetlemek gerekirse; hızlı (çok hızlı), drive edebiliyor, ciddi anlamda yaratıcı ve skorer. bir oyun kurucuda olması gereken bütün özellikleri bir arada bulunduran bir arkadaş. çıkış yaptığı ilk zamanlarda ve baskonia'daki macerasının başlarında avrupa basketbolunun üzerine kurulu olduğu pick and roll oyununa pek hakim değildi, ancak ispanya'daki deneyimi kendisine bu özelliği de ekledi. aslında hala çok fazla p&r tercih eden bir guard değil ama isolation başarısı ve drive özelliği bu küçük noksanlığı bertaraf ediyor bir şekilde. zaten bu kısmi noksanlık efes adına büyük bir eksi değil. whhyyy? sebebi aşağıdaki oyuncuyla bağlantılı. hazırlık maçlarında çok istikrarsız bir görüntü çizdiği söylendi hep fakat adamın sakat olduğu, iyileşme sürecinden geçtiği ne hikmetse hep göz ardı edildi. efes'in fenerbahçe'yi yenip kupaya uzandığı cumhurbaşkanlığı kupası finalinde* bu yüzden süre alamamıştı; bizim maçta* da tam manasıyla hazır değildi aslında.

    larkin transferi efes'in bu sezon ne yapmak istediğinin bir göstergesi aslında. daha ucuz olan malcolm delaney'e gitmeden kendisine yöneldiler. ergin ataman düzeni oluşturmuş zihninde, hamleler de bu doğrultuda yapıldı.

    (bkz: vasilije micic)

    2018 - '19 model efes'in beyni, parkedeki organizatörü, avrupa basketbolunun en underrated isimlerinden biri. uçuk kaçık larkin'i anca böyle bir all around guardla dengeleyebilirsiniz.

    hazırlık maçlarındaki asist istatistikleri müthişti; 17, 13, 10, 17 falan... 3 sayı çizgisinden takım arkadaşlarının dağılımını o kadar iyi analiz edip oyunu bu doğrultuda o kadar iyi yönlendiriyor ki, takdir edilesi. ek olarak sideline'dan da oyun kurabiliyor. yeter ki sahayı full court görebilsin. tofaş sas'ta oynarken bu kadar iyi değildi aslında oyun kurma özelliği. ne olduysa zalgiris kaunas'ta sarunas jasikevicius'un dokunuşlarıyla oldu. şaşırdınız mı? muhtemelen hayır. oyunculuğunda play making'in kitabını yazan bir koçun yugo fundamental'ına sahip bir guardı yüceltmesi son derece normal, dokunabilmeyi bilmek lazım.

    efes'in bize karşı zaman zaman dağılmasının, düzen dışına çıkmasının sebeplerinden biri micic'in bu maçta görev almamasıyla ilintili biraz da. daha çok bizim efes'i püskürtmemiz ve efes'e karşı reaksiyon göstermemizle, daha az micic'in olmayışıyla alakalı. mesela dün akşam* aaron harrison yine olmasaydı ama jaka klobucar yerine micic oynasaydı ulm'ü rahat paketlemiştik.

    bu adamı takip edin dostlar, avrupalı guard tabirinin tam karşılığı kendisi.

    (bkz: dunston - moerman - motum - pleiss - sertaç beşlisi)

    valla kağıt üstünde küçücük bir eksik haricinde on numara beşli. küçücük eksik de şu; atletizmiyle ribaundları dağıtacak, savunmada yer kaplayacak, uzun ilk adımıyla bire birlerde rakibini oyundan düşürebilecek bir 4 numara, pf. kısacası anthony randolph eksik burada. :( neyse, olmayanın üstünden gitmeyelim... entarinin başında "iki isim sorgulanabilir" dedim ya, bu iki isimden biri pleiss. daha iyisi, fiziken daha az yıpranmışı olabilir miydi? hayır olmazdı. eldeki bütçe doğrultusunda gidilebilecek en makul isimdi kendisi. işin bir başka boyutu da şu; dunston avrupa basketbolundaki en iyi beş pivottan biri fakat boy dezavantajı var biraz (203 cm). gücüyle ve kalıbıyla bu handikapını bir nebze olsa da bastırabiliyor lakin üst düzey takımların üst düzey pivotlarına karşı zorlanıyor. işte pleiss savunmada boyuyla ve kanat genişliğiyle, hücumda da orta mesafe tehdidiyle dunston'ı o biçim dengeleyebilecek bir tercih. ergin hocanın kendisini ne kadar tuttuğu da bilinen bir şey ek olarak.

    moerman? hoca yeni zoran erceg'ini buldu? bence buldu. hatta fazlasını; erceg'in savunma yapabileni, sert olanı. ataman'ın atıcı 4 numaralara aşık olduğunu bilmeyen yok zaten. esasen bu bir mecburiyet, modern basketbolun geldiği nokta pivotların bile iyi şutörler olmasını zorunlu kılıyor. bu bağlamda moerman - motum ikilisi bu pozisyonu rahatlıkla götürebilecek isimler. hoca buldu ikilisini.

    (bkz: bobua - buğrahan - doğuş - simon dörtlüsü)

    (bkz: buğrahan tuncer/#2522909), efes'in en büyük kazancı. nokta atış oldu.

    bobua transfer edildiğinde efes'in her boku bilen (?), über memnuniyetsiz taraftarı adama burun kıvırdılar, "30 yaşında adamın ne işi var; daha iyisi vardı; bobua ne yae" falan diye. açık söyleyeyim, bizim takımda olması için neler vermezdim... avrupa'nın bileği en temiz on şutöründen biridir bobua. set hücümunda statik olarak topu alır, şutu gönderir; isolation oynar, kendi şutunu yaratır; takımın tıkandığı anlarda sorumluluk alarak oyunu açar bir oyun kurucu gibi; içeri korkmadan drive eder vs... yalnız kendisinin bir sıkıntısı var; kişilik olarak duygusal bir arkadaş. ergin hocanın hışmına uğrarsa o an oyundan düşebilir, hatta bu psikolojik yıkım tüm sezonu bile etkileyebilir. zaten hoca pek tabii ki bu işleri daha iyi biliyor, nasıl davranması gerektiğini, fransız guardla olan ikili ilişki çizgilerini belirlemiştir.

    (bkz: james anderson)

    soru işaretli iki oyuncudan bir diğeri. pleiss hamlesindeki gibi aklayamayacağım bu tercihi. açıkçası zoraki gidilen bir isim olduğunu düşünüyorum. yaz döneminde bu bölge için asıl hedefin ryan broekhoff olduğu yazılmıştı basketbol medyasında. ancak piyasada oyuncu kalmamışken dallas kendisini nba'e götürünce efes biraz aceleci davrandı james'le alakalı ki mecburiyet de denebilir buna. kötü bir 3 numara değil james, kariyeri ve yaptıkları bunun göstergesi zaten fakat daha iyisi olabilirdi diye de düşünüyor insan.

    ----------

    buğrahan, metecan ve sertaç tercihleri + kaptan doğuş efes'i özellikle türkiye'de başka bir noktaya taşıdı. yabancı oyuncu sayısının 5'e indiği bir ligde bu isimler efes adına çok büyük artı. ayrıca artık birkan'ın eline bakmak zorunda da değiller.

    ergin hoca belki de kariyerinin en "ataman takımı"nı kurdu. büyük oynayacaklar. sakatlık kabusu yaşamazlarsa önleri açık. işin ödeme kısmına değinmiyorum zira maaş günü saat 00.01'de paraları hesaplara yatıran bir organizasyondan bahsediyoruz.

    galatasaray erkek basketbol takımı ile birlikte efes'i de takip edin, güzel şeyler vadediyorlar euroleague'de.

    düzenleme: imla
  • 537
    geçen hafta yanında çocuğuyla oturan bir babayı efes basket atınca alkışlamıyor diye bir manga polisle salondan attıran karaktersiz organizasyon. 13 haziran 2022 anadolu efes fenerbahçe basketbol maçı sonrası kendi salonunda onlarca fenerli tarafından bağıra çağıra kutlanmıştır kaybettikleri şampiyonluk.

    o babanın, o çocuğun ahı peşinizi bırakmaz umarım...
  • 429
    19 mart 2021 bayern münih anadolu efes basketbol maçının son anlarında alenen hakem katliamına kurban giden takım. hatta öyle bir durum ki, ispanyol marca gazetesi dahi bu hadiseyi sayfalarına taşıdı "efes'e çifte soygun" başlığı altında:

    https://www.cumhuriyet.com.tr/...cifte-soygun-1821974

    söz konusu maçın bitimiyle birlikte ergin ataman'ın hakem triosunu yönelik bir tepkisi olmuştu. ergin hoca tepkisinde en ufak bir hakaret ya da küfür bulunmadığını, yalnızca duruma isyan ettiğini ifade etmişti ki 7-8 saniyelik bir feveran anıydı. geçtiğimiz sezon yoluna doludizgin devam eden efes'i bir kez bile onore etmeyen euroleague yönetimi ergin hocanın hakem triosuna yönelik "isyanından" o biçim rahatsız olmuş olmalı ki kendisine 1 maç ceza verdi dün. evet yanlış okumadınız, hakaretsiz ve küfürsüz itiraza 1 maç ceza verildi euroleague'de. şaşırdım mı? hayır. varlığını türk sponsorlara borçlu olan euroleague yönetimi türk takımlarına zaten kıl ama sezon başından beri efes'le ergin hocaya ekstra ayar. niye? çünkü ergin hoca euroleague yönetiminin kendilerine haksızlık yaptığını her defasına dillendiriyor da ondan.

    türk sponsorları asla anla(ya)mıyorum. parayı veren düdüğü çalmalı ki birçok spor organizasyonunda böyledir; süper lig'in yayıncısı olan bein sports'un fikri, izni ve/veya onayı olmadan maç takvimini belirle(ye)mez mesela türkiye futbol federasyonu. parayı veren biz ama paramızla rezil olan yine biz, çok acayip. allah aşkına masaya yumruğunuzu vursanıza biraz abilerim yahu, çekin resti, gerekirse temsili olmayacak şekilde çıkarıp vurun masaya. para bizde, güç bizde.

    euroleague yönetiminin efes'e ve ergin hocaya yönelik tutumundan sonra emin oldum, bu sezon sonunda efes o kupayı alır, ödül töreninde de ergin hoca euroleague ceo'su jordi bertomeu'ya şovunu yapar.

    haydi eyvallah.
  • 358
    son iki yılda takım olarak gösterdikleri gelişimi kelimelerle ifade etmek çok zor. sanırım bugünkü maç bunun en önemli örneği olabilir. normal şartlar altında anadolu efes 14 - 0 seriyi yedikten sonra dönemez, fark açılır ve maç o an biterdi. takım buradan döndü ve galibiyet çıkardı. müthiş bir iş. müthiş bir galibiyet.

    barcelona deplasmanında 8 - 10 hatta 15 - 20 sayıyla kazanmış olsan dahi rakiplerine böyle önemli bir mesaj veremezdin. tüm rakipleri bilecek artık ne yaparlarsa yapsınlar efes her daim maçını içinde ve enselerindeler.

    (bkz: 10 ocak 2020 barcelona anadolu efes basketbol maçı)
  • 338
    shane larkin'i de resmi olarak açıklayarak transfere noktayı koyan* takım.

    https://twitter.com/.../1153866653714780160

    yıllar sonra ilk kez kadro istikrarı yakaladı efes. geçtiğimiz sezonun kendileri adına çok başarılı bir yıl olması bunda elbette büyük etken ancak iyi işler yapan çekirdeği bozup sil baştan yaptıklarına da sıkça şahit olunmuştu. ergin hoca önderliğinde bu açıdan sıfır riskle girecekler yeni sezona; aynı oyun planı, aynı kurgu, aynı setler, aynı oyuncular, aynı aynı aynı...

    brock motum <-> alec peters
    metecan birsen <-> tolga geçim

    yukarıdaki iki değişiklik dışında kadro korundu. geçtiğimiz sezon banvit'te şahane bir sene geçiren tolga'nın kadroya dahliyeti efes adına kesinlikle ciddi bir artı, özellikle türkiye ligi için. metecan'dan büyük beklenti vardı fakat oyuncu bir türlü o bariyeri kıramadı. ergin hoca bazı röportajlarında buğrahan tuncer ile sertaç şanlı'dan memnun olduğunu fakat metecan'da o gelişimi bir türlü göremediğini dillendirmişti açıkça. sonuç olarak da efes, metecan'ın kontratındaki +1'lik opsiyonu kullanmadı ve oyuncuya yol verdi. yerine de tolga'yı monte ederek bu noktada niteliği artırdı.

    peters'a gelirsek; transfer döneminin başlangıcında efes için adı yazılan oyuncular arasında derrick williams, johnny o'bryant gibi isimler vardı. beklenti farklıydı. ben dahil birçok basketbolsever, efes'in motum'un yerine daha atlet, daha ribaunt özelliği olan, daha sert bir oyuncuya yöneleceğini düşünmüştü ki bizzat koç ataman'ın beyanıydı zaten "williams'ı istiyoruz" söylemi. adı dillendirilen söz konusu figürlerden sonra peters'la sözleşme yapılınca tabii ki hayal kırıklığı oldu. oyuncu her ne kadar kötü bir isim olmasa da beklenen başkaydı. açıkçası ben ergin hocanın peters hamlesiyle risk almak istemediğine, geçtiğimiz sezonun başarılı olan oyun kurgusunu aynen devam ettirmek istediğine ve her şeyden önce hocanın mental açıdan soru işaretli oyuncuları takımdan uzak tutmaya çalıştığına inanıyorum. hatta tibor pleiss'la kontrat yenilemelerinin altında yatan bir sebep de -büyükçe bir neden hatta- bu. ergin hoca, efes'in derrick brown'la yaşadığı problemi yaşamak istememiş olabilir?

    peters'a değinirsem; motum'a çok çok çok az daha savunma sertliği ekleyin, solak ve mengeneyi yavaş kuran avustralyalı oyuncuyu sağlak ve seri bir şutöre dönüştürün, işte size peters. ha bir de screen çıkışlarından skor üretebilme özelliği iliştirin. kısacası, jon diebler'ın 3-4 hali bu açıdan. fena transfer olmadı aslında, en azından ergin hocanın pick and pop'tan ve pick and roll'dan ziyade isolation ve transition temelli oyun kurgusuna cuk oturan bir parça. geçtiğimiz senenin başında adrien moerman transfer edildiğinde birçok kişi burun kıvırmıştı fransız oyuncuya lakin sezon katkısı ortada, kesinlikle avrupa'nın en iyi 4 numara performansıydı. bir benzeri de peters'tan gelir mi? neden olmasın.

    bence efes'in sorgulanması gereken tek bir hamlesi oldu bu yaz, o da pleiss. tibor'la yola devam edildiğini öğrenen bryant dunston evinde yastığa kapanıp hüngür hüngür ağlamış olabilir, ciddiyim. :( adam yine koca 1 sezon boyunca pota altındaki tüm yükü tek başına çekecek gibi. sertaç'ın sezonun sonlarına doğru ciddi bir ritim yükselmesi olmuştu, koç acaba ona daha fazla mı güvenecek yeni sezonda bilemiyorum fakat dunston'ın yüz hürmetine daha sert bir 5 numaraya gidilmeliydi, bence. açıkçası tibor hamlesini üç gerekçeye bağlıyorum ben; tutan kurguyu bozmamak (sert bir 5 olan dunston'ı şut özellikli bir 5'le yedeklemek), mental sıkıntısı olmayan oyuncu ve bütçe (tibor 900k $ alıyor sanırım, 1'in üstüne çıkmak istememiş olabilirler).

    en başa dönüyorum; sugar shane'in resmileşmesi büyük önem arz ediyordu (çeska sulanmış fakat larkin'in kapalı kontratı ve oyuncunun efes'i avrupa'da ilk seçenek olarak değerlendirmesi sebebiyle vazgeçmiş). basketbolda, özellikle avrupa basketbolunda guard'ları tek başına değerlendirmemek lazım, rotasyonlar ikililer üzerinde yorumlanmalı daima. vasilije micic'le kontrat yenilemişti efes ama bu hamlenin efektif olabilmesi için larkin'in de takımda kalması elzemdi. bir konuda iddialıyım; shane larkin vasilije micic ikilisi avrupa'nın en verimli, en çok yönlü, en birbirini tamamlayan ikilisi. sağda solda okuyorum, "de colo-sloukas, aman be karşim" falan yazılıyor. evet, iyi ikili ancak defoları var; de colo'nun kısmi savunma yumuşaklığı ve de colo'nun topu sağa vurarak, sloukas'ın da topu sola vurarak ivmelenme aşkı. rakip guard'lar için gedik hep bunlar. larkin-vasa'nın son halinde bu yok örneğin (fb beko'nun uzunlar konusunda ağır basan taraf olduğu bir gerçek).

    ergin hocanın oyun planı larkin-vasa ikilisinin deliciliği ve asist özelliği üzerine kurulu. yan parçaların alayının şutör isimler olarak tercih edilmesi (tibor bile yeri geldiğinde 3 sayı bulabilen bir uzun, hatta dunston bile bu sezon 3-4 kez 3 attı) bu kurgudan ötürü. koç ataman, efes için golden state warriors benzetmesi yapmıştı euroleague final four'undaki fb beko maçından sonra, fazla söze gerek yok. ^^

    efes bu sezon da f4'u zorlayacak fakat bir gerçek var, euroleague bu sezon fazla güçlendi. çeska, fb beko ve real madrid'e barca ve milano da eklendi. maccabi de kötü geçen sezonların akabinde güzel isimlere yöneliyor. hakeza saras'ın zalgiris'i. bu sene f4 aslanın ağzında.
  • 416
    2020 euroleague şampiyonluğu ellerinden alınan takımdır. dünyada bütün turnuvalar öyle veya böyle tamamlandı fakat euroleague hariç. ki efes euroleague tarihinin en dominant performanslarından birini ortaya koyuyor önüne geleni 20-25'e yatırıyordu.

    aklımdakini söylesem tamellendiremediğim için boş kalır. ama sponsorluk diyeyim gerisini siz tamamlayın. efes'in arkasında bir camia biraz da lobi olsa euroleague oynanırdı. o kadar eminim ki buna. covid'in tavan yaptığı abd'de bile nba'i oynattılar. euroleague'in de oynanmasına birileri mani oldu. ama sahipsiz kaldılar. birileri hem turnuvayı hem de ligi tamamlatmadı. efes'in de gücü bu birilerine yetmedi. tabi bu benim teorim, tahminim.

    inşallah bu sene hakettikleri euroleague'i alırlar.
  • 413
    bizim rakibimiz olmadıklarını düşünüyorum. onları desteklediğim anlamında söylemiyorum. teorik olarak aynı olsa bile pratikte böyle bir durum yok. fatih terim'in "biz, adı geçenlerin pek çoğuyla rakip bile değiliz." cümlesindeki özne anadolu efes. bu yıl kaç tane oyuncu aldığımız muamma. hala takım olamadık. çoğu zaman ödemelerde sıkıntı yaşanan bir alan oldu basketbol. sözün özü aynı ligde oynuyoruz, ama rakip değiliz.

    umarım bir gün rakip olur, sürdürülebilir başarılar elde ederiz.
  • 475
    sezona ultra yıkık giren lokomotif.

    yerel ligde göt zoruyla kazanılan birkaç galibiyetin sonrasında 23 ekim 2021 anadolu efes galatasaray basketbol maçında 15-16 sayıdan maç vermeler (şu güzelim galibiyetin akabinde 25 ekim 2021 paok galatasaray basketbol maçını vermeyeydik iyiydi), euroleague arenasında alınan kallavi farklı mağlubiyetler, şifreli cine 5 ekran görüntüsünden daha kötü görseller sunmalar vs., liste uzar gider çünkü durum o kadar vahim.

    bu takımın bu sezon çeyrek final yapabileceğini zannetmiyorum. muhakkak bir noktada seri galibiyetler almaya başlayacaklardır fakat geçtiğimiz sezonun özellikle 2. yarısında olduğu gibi uzun soluklu bir performans serisi namümkün. peki neden? ne oldu da 4-5 ay öncesinde avrupa basketbolunun en tepesine kurulan, son 2-2.5 sezondur kıta avrupa'sının açık ara en iyi basketbolunu oynayan lacivert beyazlılar birden bire tepetaklak gitmeye başladı?

    efes'in rezalet durumda olmasının 3 temel nedeni:

    1. efes'in son kullanma tarihi (tavsiye edilen tüketim tarihi de) çoktan geçen, miadını çoktan doldurmuş bir takım olması
    2. hedefsizlik
    3. uzun rotasyonunun bitikliği

    aslına bakılırsa yukarıda klavyeye aldığım 2. ve 3. maddeler direkt olarak 1. maddeyle ilgili, dolayısıyla bir nevi 1. maddenin alt gerekçeleri olarak görülebilir.

    efes esasen geçtiğimiz sezon skt'sini ve tett'sini doldurmuş bir takımdı. covid-19 sebepli olarak alman panzeri misali yıka parçalaya götürdüğü euroleague'in jordi bartomeu efektiyle zail edilmesiyle birlikte takımın motivasyonu yerle yeksan olmuştu. bunu ergin ataman da oyuncular da elde edilen euroleague şampiyonluğuna binaen verdikleri röportajlarda defaatle dile getirmişlerdi. bununla birlikte takımın ana çekirdeğini oluşturan oyuncuların yaş hacimlerinin iyiden iyiye ultra veteranlaşma yönünde artış göstermesi de işin bir başka soru işaretli tarafıydı. ama gelin görün ki geçtiğimiz sezona da epey yamuk başlayan bu takım, sezonun her yerini "en değerli" olarak tamamlayacak olan bir sırp sanat eseri önderliğinde önce kendine geldi, devamında da takımın kalanının bu sırp sanat eserine eşlik etmeye başlamasıyla beraber sezonu tarihi güzellikteki anlarla sonuçlandırdı.

    (bkz: vasilije micic)

    bu kısmı geçtiğimiz sezon basketbolu az çok takip eden herkes biliyor zaten, çok ütopik şeyler tıkırdatmadım.

    efes'in şu anki facia durumda olmasının temelleri yaz aylarında atıldı ne yazık ki. alper yılmaz, ergin hoca ve teknik ekip şampiyon kadroyu korumanın önemini vurgulayıp yola aynı kadroyla devam etmek istediklerini dillendirmeye başladılar ve farklı platformlarda dile getirdikleri bu gayeyi pratiğe döktüler; sertaç şanlı <-> filip petrusev değişikliği haricinde hiçbir noktada değişiklik olmadı takımda.

    sosyal medyada, muhtelif çevrelerde basketbolla ve bilhassa efes'le yakından ilgilenen insanların sürekli olarak ifade ettikleri şey ortaktı; "takımın çekirdeği yaşlı, atletizmi yetersiz, son kurşun sıkıldı ve şarjör bitti" - efes'in teknik operasyon kısmı takımı olduğu gibi korumakla iki şeyi hedeflemiş olabilir; ya bu aynı takımın aynı başarıyı tekrarlayabileceğine ciddi şekilde inanıldı ya da son 2-2.5 sezondur avrupa basketbolunun en iyisi olan bu oyuncu grubuna bir anlamda "siz her şeyin en iyisi hak ettiniz, bu sezonu size ödül sezonu olarak atadık" denildi. kişisel görüşüme göre efes'in teknik operasyon kısmı takıma ikinci mesajı verdi ve yine bana kalırsa bu sezon özelinde efes cephesinde başarı beklentisi yok. yalnız şundan kesinlikle eminim ki efes'in teknik operasyon grubu bu kadar kötü bir başlangıç muhakkak ki beklemiyordu, bu derece berbat bir sezon başlangıcı alper yılmaz'a da ergin hocaya da büyük sürpriz oldu. zaten elijah bryant hamlesi de biraz bununla alakalı, zaten efes'in şu sıralar uzun kovalıyor oluşu büyük ölçüde bununla alakalı falan filan...

    efes sezona "new quest" olarak adlandırdıkları bir mottoyla girdi. yani osuruktan şeyleri eleştiren bir insan olmamışımdır hiçbir zaman ama şu slogan dahi aslında sezona ne kadar yüzeysel girildiğini kanıtlıyor. örneğin geçtiğimiz sezonun söylemi "yarım kalan görev"di, bir önceki sezon bir manada "çalınan" şampiyonluğa gönderme içeriyordu ve aynı zamanda bünyesinde motivasyon ihtiva ediyordu; ancak new quest? *

    işin saha içi teknik boyutuyla alakalı çok fazla şey yazmak istemiyorum boğmama adına, sadece şunu söylemek istiyorum yukarıda vurguladığım ilk maddeyle ilgili olarak; dünya spor tarihinde her başarılı ve iyi organizasyon bir noktada doyuma ulaşmıştır ve buna bağlı olarak da dağılmıştır ve/veya dağıtılmıştır. **

    adrien moerman, bryant dunston, chris singleton, doğuş balbay, james anderson, krunoslav simon, tibor pleiss...

    efes'in kocaman bir tazelenmeye ihtiyacı var. şu sıralar russ smith kıvamında takılan shane larkin de gayet gözden çıkarılabilir bir isim. öte yandan hazırlık döneminde iyi sinyaller veren petrusev ne yazık ki beklentileri karşılayamadı şu zamana kadar. zamanında stanko barac'ı fiziksel açıdan yetersiz bulurdum (hatta bulurduk), petrusev onun da gerisinde, muhtemelen birkaç haftaya kalmaz yollar ayrılır dzanan musa örneğinde olduğu gibi. aslında ergin hoca bazı şeyleri deniyor, mesela erten gazi'ye doğuş'un önünde şans veriyor artık ya da yiğitcan saybir'den sertaç gelişimi kovalıyor vb. fakat şu zamana kadar denemelerinden istediği verimi alamadı. tolga geçim'den de hiçbir şey alamıyor mesela ki bu adamla neden kontrat yenilendi hala anlayabilmiş değilim, neyse.

    özetle efes maksimum 8. ya da 7. sıradan çeyrek final yaparsa yapar euroleague'de ki o da çok zor. yerel ligde ise sonuna kadar gider ama o son viraj hakkında şimdiden yorum yapmak epey afaki olur, göreceğiz.

    daha teknik bir efes analizi isteyenler için: https://seyler.eksisozluk.com/...-sorun-tam-olarak-ne

    sözlükle alakasız ama içerikle bir miktar alakalı olarak: https://seyler.eksisozluk.com/...ecek-onemli-bilgiler
App Store'dan indirin Google Play'den alın