• 292
    galatasaray'ı ilk kez yabancı bir takımla oynarken atletico madrid'e karşı seyretmiştim. 37 sene sonra yine bir atletico madrid maçından dönüyorum. tarih 37 senede bir dönüyor galiba. o maçlarda da, madrid'te berabere kalıp, uzatmalarda yediğimiz golle elenmiştik.

    galatasaray taraftar siteleri hafta başından beri anons ediyordu. parçalı formalarla maça gelin diye.kapalı tribünde 10 kişiden 3 ünde forma vardı, 3 ü de değişik formaydı. beyaz, sarı kırmızı ve mor forma. turuncu forma varsa da ben görmedim.

    emre güngör eğer sakatlıktan dolayı kadroda yoksa lafım yok. balta servet oynasın diye kızağa çekilmişse yazıklar olsun. bir yazık da elano çıktığında, ayhan'ın girmesine. ben 40 yıllık taraftarlık hayatımda, bir futbolcunun negatif yönde oyuna somut katkısı olduğunu görmedim. ayhan girdikten sonra atletiko madrid yüzde seksen le oynadı.

    şimdi ben şu resimdeki iddia kuponumda, galatasaray maçından kaybettiğim 10.300 lirayı mustafa sarp'a havale ediyorum. haram olsun, o para kendisinden misli misli çıksın.

    mustafa sarp hakkında bu son yazımdır. ikinci yarı gözümü ayırmadım kendisinden. bundan sonra benim futbolcum değildir. bu saatten sonra mustafa sarp fenerbahçe'ye gol bile atsa yerimden kıpırdamam. lanet olsun, eski trafik polisi gibi oynadı, dahası oynayamadı. bence türkiye'nin en akıllı futbolcusu. topu bana atnayın diye çaktırmadan el hareketi yapıyor, top nereye gelmeyecekse orada bulunuyor. müdahele edemeyeceği topa bulaşıp hata yapar gözükmüyor. galatasaray tarihinin bana göre en sahtekar futbolcusudur. kendisinden nefret ediyorum bu maçtan sonra. koskoca reykart, dünya'nın en büyük milliş takımının futbolcusu elano'yla bank asya liginde kümeye oynayacak takımda oynayamayacak olan mustafa sarp'ı aynı takımın orta sahasında oynatıyor. başka lafım yok hakim bey.

    mehmet topal'ın kötü oynamasının müsebbibi de bu kazma futbolcudur. benim için yok hükmündedir. bu hükümü mkaybettiğimiz bir maçtan sonra değil, kendisini hiç tanımıyordum, galatasaray'a transfer olduğu gün söylemiştim. her maçın maç yazısında da mevcuttur. bülent korkmaz'ın transfer ettiği futbolcunun iyi olma ihtimali sıfırdı, gördük sıfırında altıymış.

    ilk yarıyı, dışarıda atılan golün kıl payı olan avantajını korumayla geçirdik. iki takımda it dalaşı taktiğiyle kendi oyununudan çok rakibin hatasından medet bekler bir futbolu tercih etti. pozisyonsuz, iğrenç futbol bizim gibileri korkutuyor olsa da kulübe geçen zamanı kar hanesine yazıyordu. keytanın getirip içeri kestiği sert ortaya arda turan dokunamadı. elano'nun şutunda da kaleciden dönmesi muhtemel topa kimse koşmadı. hakem futbolsuz, pozisyonsuz, golsüz geçen ilk yarıyı bitiriş düdüğünü çaldığında tur bizimdi.

    ikinci yarının başında elano çıkıp ununu eleyip, eleği asmış ayhan akman girerken tecrübeli taraftardan homurdanma sesleri yükseldi. ayhan girdikten sonra rakip 12, biz 10 kişi oyuna devam ediyorduk ki, çok geçmeden oyuncu üstünlüğü, istatistiği somut olarak değiştirdi. artık atletico oynuyor biz seyrediyorduk. ne seyretmesi şarkımızı söylüyorduk. atletico çökmüş, ben diyorum 5 dakika içinde gol gelecek, yanımdaki, diyor 10 dakika süğrmez golü kalemizde göreceğiz, yoğun tezahürat başladı.'' elimde sigara, deplasman yolunda, seeen var ya seeen:koyalım fener'e, koyalım kartal'a şampiyon olalım'' takım isteğimizi geri çevirecek değil ya. canına millet kazmaların, ne işimiz var abrupa sahalarında. bak ben bu yazıyı yazarken fenerbahçe'de elenmiş, mutlaka onların taraftarı da razı cim boma koymaya, lilli'nin yerine. biz bir garip çingeneyiz, nemize gerek gümüş zurna. türkcell langırt ligine devam ederiz, ali sami yen'deki fener maçını yendik mi tamamdır.

    kaleci leo franko, yediği golden önce, kısmete bir top elşnde kaldı, bir top direkten döndü. çuval demeye dilim varmıyor, ama böyle kaleciler için kullanılan deyimdir.kendisine verilen topu 8 dönümlük arazi yerine bize attı. o topun deevamında futbolcuların kaçışmasıyla pozisyona giren ispanyol için iş topu çerçeveye nişanlamaya kaldı. gerisini leo hallederdi, yalandan yere yatış, kısmi felç, soğuk havada soğuk duş. bereket takımda arda turan sakatlık dinlemeden oynuyor. onu bile eleştiren var mı? bilmiyorum ama arda olmasın takım santrayı bile geçemez. caner iyi oynarken, yenilgiye direnirken topu arda'ya geçirdi, kendine özgü geri çekişiyle içeri kavisli kesti kaptan. keyta'nın numaralıya doğru attığı taklalarla bitti pozisyon. ne var ki orta saha hayalet futbolcuları artı kazmalarla ikinci gol pek yakında görünmüyordu. caner bir pozisyonu söke söke kaptı, pozisyon penaltıymış galiba. son çırpınışımızdı, caner peşpeşe sarı kartlardan dışarı çıkınca, arda taraftardan son bir gayret istedi. takımdaki kazmalara kaleci de eklenmişti, bir topu daha gelişi güzel bizim tribüne yolladı. o top da gide gide ağlara kadar gitti. ve bu senede bekar gezdik. uzatmaların son dakikasında reykart prensi, hayaletini, artık adını bile anmayacağım bankosunu kenara alarak taraftarın gazabından kurtardı. el çiko'yu oyuna soktu. zavallıya acıdım, etrafa melun melun bakıyordu.

    elendik, şimdi iki ihtimal kaldı. ya şampiyon olacağız ya ikinci. bu ihtimallerden birinin geröekleşmesi için de ister reykart, ister ben olatyım takımın başında. gelecek senenin planları yapılmayacaksa, bundan sonraki maçlar gazoz maçlarıdır.

    maç bittikten sonra leo franko,'' bize ne güzel geçirdiniz'' demek için çıkış tünelinin girişine kadar gitti. her bir atletik futbolcuyu tebrik etti, küfürler eşliğiyle de en son gözden kaybolan futbolcu oldu.

    şu düştüğümüz hale bakın. 10 sene önce evire çevire yenerek aldığımız kupada 16 takım arasına girebilmek için yırtınıyoruz. açın bakın arşivlere bu kademedeki maçları biz 8.000 kişiyle oynardık. bir arda turan, yarım keyta'yla olmuyor bu işler sevgili reykart. geçmiş olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın