31259
göreve geldiğinde sol yanadından yediği her atak korner ile sonuçlanan bu kornerlerin her 3-4 tanesinden bir tanesi de gol olan bir takım vardı. müthiş bir yan top zaafiyeti yaşıyorduk. insanlar fernando muslera'yı suçluyorlardı ki ben de onlardan birisiydim, kiminin muslera'ya dili varmadığından claudio taffarel gitti o yüzden falan diyordu. amaigor tudor bu takıma antreman yaptırmıyor mu, bu takım duran top çalışmıyor mu arkadaş demeye 1 kişinin dahi dili varmıyordu.
daha öncesine gidelim; jan olde riekerink var. nigel de jong rakibe kayar, selçuk inan yana geri pas yapar, sabri sarıoğlu 40 metreden orta açar, kanatlar yasin öztekin ve armindo bruma topu içeri çekip şut atarlar, wesley sneijder de önündeki topu düzeltip şut atar. bildiğin okul turnuvası oynayan bir lise takımı gibiydik. 1 kişi bile bu takım ne oynuyor diye sormadı, herkes umut dolu entryler giriyordu.
yani geçmişe gittiğimiz zaman oynanan oyun ve yazılanlara baktığımızda göreceğimiz şey terim'in müthiş bir kredisi olduğundan ziyade diğer antrenörler ne yaparlarsa yapsın kolay kolay eleştirilmezler iken terim takımın başında olduğunda ilgisiz alakasız her şeyin kendisine fatura edilmesidir. öyle ki bazen barlarda sabahlayan futbolculara bile müthiş şekilde sahip çıkılıyor hocayı eleştirmek için. yabancı bir hoca bir futbolcumuzu bu şekilde taraftarın önüne atsa taraftar onu satış listesine koyar mesela...
mesela burada bir yabancı hoca duran toptan gol yemeyen bir galatasaray inşa etseydi üstelik bunu sadece 2 uzun oyuncu oynatarak başarsaydı övüldükçe övülürdü. ancak terim mevzu bahis olunca eldeki malzemenin buna fazla yatkın olmaması nedneiyle doğru düzgün duran top golü atamamamız bile antreman yapmamak ile ilişkilendiriliyor. bir de pozisyon futbolunu ps futbolu zannederler, modern olmayan bir kadro ile en modern futbolu oynamaya çalıştığımız halde çağ dışı bir futbol oynamaya çalıştığımızı iddia edenler var ki orası da işin ayrı bir komik boyutu. adamlar artık kaleciye pas atıyorlar. kalecinin uzun topuyla gol atıyorlar. kaleci asist ya da asistin asistini yapıyor. geride top çevirirken ise isabetli ayağı ile sayısal üstünlük sağlayıp rakibi oyundan düşüyor. modern futbol buna evrildi ancak kendisi ile ilgili yapılan eleştirilerin ciddi bir kısmı öylesine ezber ki...
daha öncesine gidelim; jan olde riekerink var. nigel de jong rakibe kayar, selçuk inan yana geri pas yapar, sabri sarıoğlu 40 metreden orta açar, kanatlar yasin öztekin ve armindo bruma topu içeri çekip şut atarlar, wesley sneijder de önündeki topu düzeltip şut atar. bildiğin okul turnuvası oynayan bir lise takımı gibiydik. 1 kişi bile bu takım ne oynuyor diye sormadı, herkes umut dolu entryler giriyordu.
yani geçmişe gittiğimiz zaman oynanan oyun ve yazılanlara baktığımızda göreceğimiz şey terim'in müthiş bir kredisi olduğundan ziyade diğer antrenörler ne yaparlarsa yapsın kolay kolay eleştirilmezler iken terim takımın başında olduğunda ilgisiz alakasız her şeyin kendisine fatura edilmesidir. öyle ki bazen barlarda sabahlayan futbolculara bile müthiş şekilde sahip çıkılıyor hocayı eleştirmek için. yabancı bir hoca bir futbolcumuzu bu şekilde taraftarın önüne atsa taraftar onu satış listesine koyar mesela...
mesela burada bir yabancı hoca duran toptan gol yemeyen bir galatasaray inşa etseydi üstelik bunu sadece 2 uzun oyuncu oynatarak başarsaydı övüldükçe övülürdü. ancak terim mevzu bahis olunca eldeki malzemenin buna fazla yatkın olmaması nedneiyle doğru düzgün duran top golü atamamamız bile antreman yapmamak ile ilişkilendiriliyor. bir de pozisyon futbolunu ps futbolu zannederler, modern olmayan bir kadro ile en modern futbolu oynamaya çalıştığımız halde çağ dışı bir futbol oynamaya çalıştığımızı iddia edenler var ki orası da işin ayrı bir komik boyutu. adamlar artık kaleciye pas atıyorlar. kalecinin uzun topuyla gol atıyorlar. kaleci asist ya da asistin asistini yapıyor. geride top çevirirken ise isabetli ayağı ile sayısal üstünlük sağlayıp rakibi oyundan düşüyor. modern futbol buna evrildi ancak kendisi ile ilgili yapılan eleştirilerin ciddi bir kısmı öylesine ezber ki...