2669
şeytanın avukatlığını yapmak ya da marjinal olmak için değil, gündem olduğundan beri eğrisini doğrusunu düşünüyorum ve yabancı oyuncunun sınırlanmasının doğru olacağı kanaatindeyim. üşenmeden okuyacak olan arkadaşlar olursa lüften yazsınlar tartışalım.
yabancı oyuncu sınırına karşı olan argümanlar bir kere çok popülist geliyor bana. her zamanki gibi, sosyal medya ortamında bazı fikirler sivriliyor ve yaygın hale geliyor. bir yerden sonra anlatı sadece onun üzerinden ilerliyor. ya da bu konu düşünülürken dahi takımcılık ya da adamcılık yapılıyor. mesela terim'in getirmesi yabancı serbestisini, bizim için savunmak zorundaymışız hissiyatı yaratıyor. ama bence türk futbolunun bu bataktan çıkması için "yapılabilecek" çözümlerden biri. aslında bu bataklıktan çıkması çoook daha yapısal sorunlara getirilecek çok daha köklü çözümlere bağlı. ama bizim ülkemiz ne yazık ki bu çözümleri yapmayacak. altyapılara yatırım yine yapılmayacak, sahalar yine olmayacak, çalıştırıcıların genel seviyesi yine arttırılmayacak.
şimdi önce karşı argümanları inceleyelim. çoğu aslında argüman bile değil. ne yazık ki analiz sonucu fikir üretmek yerine sonuca bakıp fikrimizi uydurmaya çalışıyoruz. mesela yabancı sınırından sonra pek çok oyuncu yurtdışında oynuyor deniyor. şimdi, bunu böyle okumak yabancı serbestisinin misyonunun futbolcu ihracatı olduğunu düşünmeme yol açıyor. hülasa, sonuç üzerinden gidince buna cevaben milli takımımız rezil oldu peki buna ne diyeceksiniz, denebilir. ya da yabancı serbestisi geldiğinden beri türk takımları avrupa'da tokat manyağı oluyor da denebilir. öve öve bitiremediğimiz jenerasyon aslında o kadar çok süre almıyor da denebilir. merih oynamıyor, cengiz oynamıyor, yusuf oynamıyor. düzenli oynayan burak, zeki ve çağlar dışında biri yoktu ki? fikrimizi sonuç üzerinden kurmaya çalışırsak, türk futbolu olumsuz sonuç üretmek de bir dünya markasıdır. beyhude çaba olur yani bunu anlatmak istiyorum.
ne deniyor? yabancı oynatmak zorunda değilsin. yabancı sınırı olunca türk oyuncuların değeri yükseliyor. peki. sen de bu paraları türk oyuncuya vermek zorunda değilsin. üret abi. euro 10 olmuş. iki seneye devasa ödemeler var. kelepir dediğin sağ bek transferine 10 milyon tl bonservis ödüyorsun. bu 1?0 milyon tl'yi altyapındaki iyileştirmelere kullanamaz mısın?
"kısıtlama ile kalkınma yapılmaz. yasak ile bir şey çözemezsin." çok popüler bir cümle bu. cümledeki netlikte etkiliyor insanı. ama kullananların yarısı neden dediği hakkında bile düşünmüyor bence. aslında kafamızda böyle düşünceler olması 80lerde başlayan neoliberal politikalardan hep. özal'la ülke açıldı sermayenin kollarına. tüketim arttı, rekabetçi piyasaya girdik. yabancı geldi işte rahatça o zamanda. totalde iyi mi oldu peki? 60 anayasasından sonra ülkede işçi hakları tavan yapmıştı. 70'lerde falan ücret seviyesi güney kore'den yüksekti. sonra sermayenin karşı saldırısı. şuan daha çok araba, buzdolabı alınıyor. türkiye'deki 5 yıldızlı otellerin eşine avrupada zor rastlanıyor. gerçek ne peki? devasa gelir eşitsizliği, gelişmiş ülkeler ile devasa refah farkı. makas açıldı yani :) teşbihte hata olmaz, planlamacılık devletçilik ile bu yabancı sınırı mevzularını benzetiyorum ne yalan söyleyeyim. 7 kuşak komünist arkadaşım aga yabancı gelsin rekabet olsun tarık çamdal'a para vermeyelim diyor anasını satayım. suni tüketim= yıldız transferleri, gelir eşitsizliği= anadolu takımları istanbul takımları farkı(bana nolur şimdi anadolu takımları daha güçlü demeyin, bu da hurafe. 2000 başlarında denizli, gençler avrupada ilerlerken, sivas iki sene üst üste şampiyonluk mücadelesi verirken, bursa şampiyon olurken yoktu bu yabancı sınırı) thatcher'ler, reagan'lar= bir şey beceremeyip her yıl borçlarının silinmesine rağmen mağdur edebiyatı yapan 4 büyük başkanları.
ya biz türklerin futbolu beceremeyeceğini düşünüyoruz. futbolu bu kadar seven avrupa'nın en yüksek genç nüfusuna sahip ülkesinin futbolda yeteneksiz olduğuna dair ırkçı bir önyargımız var. ya da daha kötüsü bunun yapısal sorunlardan böyle olduğunu anlıyor ve kısa vadeli kaçış noktası olan yabancı sınırına gidiyoruz.
tff elinde yabancı sınırının talimatla kur yüzünden daha da döviz kaçırmayalım diye getirildiğine eminim. yani bu adamların yaralı parmağa işemeyeceğini bilmek zor değil. ama bu kural uygulanırsa doğru olacağı kanaatindeyim. sırf, har vurup harman savuran halk bitap haldeyken hala bitiyoruz edebiyatı yapan banka anlaşmalarına, borç silmelere doyamayan kulüp başkanlarının bu kadar muhalefet etmesi ile buna inancımı arttırıyor.
yabancı oyuncu sınırına karşı olan argümanlar bir kere çok popülist geliyor bana. her zamanki gibi, sosyal medya ortamında bazı fikirler sivriliyor ve yaygın hale geliyor. bir yerden sonra anlatı sadece onun üzerinden ilerliyor. ya da bu konu düşünülürken dahi takımcılık ya da adamcılık yapılıyor. mesela terim'in getirmesi yabancı serbestisini, bizim için savunmak zorundaymışız hissiyatı yaratıyor. ama bence türk futbolunun bu bataktan çıkması için "yapılabilecek" çözümlerden biri. aslında bu bataklıktan çıkması çoook daha yapısal sorunlara getirilecek çok daha köklü çözümlere bağlı. ama bizim ülkemiz ne yazık ki bu çözümleri yapmayacak. altyapılara yatırım yine yapılmayacak, sahalar yine olmayacak, çalıştırıcıların genel seviyesi yine arttırılmayacak.
şimdi önce karşı argümanları inceleyelim. çoğu aslında argüman bile değil. ne yazık ki analiz sonucu fikir üretmek yerine sonuca bakıp fikrimizi uydurmaya çalışıyoruz. mesela yabancı sınırından sonra pek çok oyuncu yurtdışında oynuyor deniyor. şimdi, bunu böyle okumak yabancı serbestisinin misyonunun futbolcu ihracatı olduğunu düşünmeme yol açıyor. hülasa, sonuç üzerinden gidince buna cevaben milli takımımız rezil oldu peki buna ne diyeceksiniz, denebilir. ya da yabancı serbestisi geldiğinden beri türk takımları avrupa'da tokat manyağı oluyor da denebilir. öve öve bitiremediğimiz jenerasyon aslında o kadar çok süre almıyor da denebilir. merih oynamıyor, cengiz oynamıyor, yusuf oynamıyor. düzenli oynayan burak, zeki ve çağlar dışında biri yoktu ki? fikrimizi sonuç üzerinden kurmaya çalışırsak, türk futbolu olumsuz sonuç üretmek de bir dünya markasıdır. beyhude çaba olur yani bunu anlatmak istiyorum.
ne deniyor? yabancı oynatmak zorunda değilsin. yabancı sınırı olunca türk oyuncuların değeri yükseliyor. peki. sen de bu paraları türk oyuncuya vermek zorunda değilsin. üret abi. euro 10 olmuş. iki seneye devasa ödemeler var. kelepir dediğin sağ bek transferine 10 milyon tl bonservis ödüyorsun. bu 1?0 milyon tl'yi altyapındaki iyileştirmelere kullanamaz mısın?
"kısıtlama ile kalkınma yapılmaz. yasak ile bir şey çözemezsin." çok popüler bir cümle bu. cümledeki netlikte etkiliyor insanı. ama kullananların yarısı neden dediği hakkında bile düşünmüyor bence. aslında kafamızda böyle düşünceler olması 80lerde başlayan neoliberal politikalardan hep. özal'la ülke açıldı sermayenin kollarına. tüketim arttı, rekabetçi piyasaya girdik. yabancı geldi işte rahatça o zamanda. totalde iyi mi oldu peki? 60 anayasasından sonra ülkede işçi hakları tavan yapmıştı. 70'lerde falan ücret seviyesi güney kore'den yüksekti. sonra sermayenin karşı saldırısı. şuan daha çok araba, buzdolabı alınıyor. türkiye'deki 5 yıldızlı otellerin eşine avrupada zor rastlanıyor. gerçek ne peki? devasa gelir eşitsizliği, gelişmiş ülkeler ile devasa refah farkı. makas açıldı yani :) teşbihte hata olmaz, planlamacılık devletçilik ile bu yabancı sınırı mevzularını benzetiyorum ne yalan söyleyeyim. 7 kuşak komünist arkadaşım aga yabancı gelsin rekabet olsun tarık çamdal'a para vermeyelim diyor anasını satayım. suni tüketim= yıldız transferleri, gelir eşitsizliği= anadolu takımları istanbul takımları farkı(bana nolur şimdi anadolu takımları daha güçlü demeyin, bu da hurafe. 2000 başlarında denizli, gençler avrupada ilerlerken, sivas iki sene üst üste şampiyonluk mücadelesi verirken, bursa şampiyon olurken yoktu bu yabancı sınırı) thatcher'ler, reagan'lar= bir şey beceremeyip her yıl borçlarının silinmesine rağmen mağdur edebiyatı yapan 4 büyük başkanları.
ya biz türklerin futbolu beceremeyeceğini düşünüyoruz. futbolu bu kadar seven avrupa'nın en yüksek genç nüfusuna sahip ülkesinin futbolda yeteneksiz olduğuna dair ırkçı bir önyargımız var. ya da daha kötüsü bunun yapısal sorunlardan böyle olduğunu anlıyor ve kısa vadeli kaçış noktası olan yabancı sınırına gidiyoruz.
tff elinde yabancı sınırının talimatla kur yüzünden daha da döviz kaçırmayalım diye getirildiğine eminim. yani bu adamların yaralı parmağa işemeyeceğini bilmek zor değil. ama bu kural uygulanırsa doğru olacağı kanaatindeyim. sırf, har vurup harman savuran halk bitap haldeyken hala bitiyoruz edebiyatı yapan banka anlaşmalarına, borç silmelere doyamayan kulüp başkanlarının bu kadar muhalefet etmesi ile buna inancımı arttırıyor.