42
yeri gelir tamamı 30 yaş civarı oyunculardan oluşur, yeri gelir tamamı 22 yaş civarı adamlardan oluşur. bunun tek bir doğrusu yoktur. dünyada farklı farklı başarı örnekleri mevcut. ama tüm başarı örneklerinde o takımın oyun planı, ne oynamak istediği, ne yapacağı bellidir. takım içi görev dağılımı nettir ve yardımlaşma üst düzeydedir. bütün takım birlikle hareket eder. yetenekli oyuncular ve hoca da maça göre, kritik anlara göre çözümler üretir.
benim fikrim bu konuda sabit. galatasaray'ın sorunu oyuncu kadrosu ya da kadro mühendisliği değil. galatasaray bir takım deģil. galatasaray birlikte hareket edemiyor. kimi transfer edersen et bu sorunu çözmeden bir şey düzelmeyecektir. üst düzey oyuncuların anlık bireysel performansları günü kurtarır sadece.
örneğin geçen yıl gedson bir dönem inanılmaz bir oyun oynadı. bir oyuncunun o kadar iyi olması da benim nazarımda bir takım için sorundur. çünkü herkes o kadar bir şey yapmıyordu ki gedson tek başına orta dahada hem hücumun hem savunmanın en önemli parçası olmuştu. bu sağlıklı ve sürdürülebilir bir şey degil.
yıllar önce kaan kural nba'de yılın savunma 5'ini eleştiriyordu. kobe var, lebron var 5'te. kaan kural diyordu ki; ''bu seçim en iyi savunmayı kim yapabilir seçimi ise bu doğru ama en iyi savunmayı kim yaptı seçimiyse bu seçimler kabul edilemez. hücumda bu kadar üst düzey rol alan oyuncuların savunmada aynı verimlilikle oynaması imkansız.''
bir sahaya bakıyoruz eksikleri görüyoruz ve şunu istiyoruz; öyle bir sol bek alalım ki hiç çalım yemesin, hiç adam kaçırmasın, pas oyununa yatkın olsun, çok güçlü ve hızlı olsun, adam geçsin ve çok iyi orta yapsın. bu tarife uyan bek sayısı dünyada 3 falandır sanıyorum. mesela aklıma gelen örnek top seviyedeki roberto carlos. iyi de o adam zaten bir fenomen, o adam sol bekin görev tanımını değiştiren adam, nereden bulacaksın onu bir daha?
iyi bir takım, kendi oyun planı doğrultusunda o plan içerisinde verimli olacak oyuncuları bulur, takım oyunu ile onların artılarını parlatır, eksiklerini ise daha önemsiz hale getirir. zaten oyuncuyu geliştirmek de budur. bu olduğunda oyuncunun özgüveni de artacağından artılarını daha sık ortaya koyar. ama çoğu taraftarın hayali bambaşka. bizim taraftar istiyor ki marcao böyle iyi bir sol ayağa sahipken üzerine hava toplarında da harika olsun. olamayacak arkadaşlar. 23 24 yaşında bu adamın hava topları daha fazla gelişmeyecek. ya da marcao bugünden itibaren 2 sene düzenli çalışarak sağ ayağını da kullanan bir stopere dönüşmeyecek. o bilgisayar oyunlarında olur sadece. galatasaray iyi bir takım olsa marcao'nun hava topu zaafiyetini daha az önemli hale getirirken pasör özelliğini daha fazla öne çıkartır, onu parlatır. biz, bırakın birini parlatmayı herkesi olduğundan kötü gösteriyoruz ne yazık ki.
sözlüğe bakıyorum kerim galatasaray seviyesinde değil, mostafa muhammed değil, ömer bayram değil, luyinadama değil... bu adamların herhangi birini 5 1 kaybedilen psv maçında koy psv kadrosunda bir kişi demez ki bu adam psv seviyesinde değil. uzun vadede bu denebilir bakın, adamların oyun planıyla örtüşmez, o kadroda o taktikte o oyuncuda aranan bir özellikl bu adamlarla yeteriz bulunur ve kadro dışı kalabilirler, mümkündür. ancak o 5 1'lik skor kesinlikle kalite farkı falan değildi. o tamamen takım olmak olamamak farkıydı. o yüzden bence kadro mühendisliğini falan bir kenara koyup asıl soruna odaklanmak gerekiyor. bu takımın takım olma, oyun planına, görev dağılımına sahip olma; dolayısıyla da bir teknik kadro sorunu mevcut.
benim fikrim bu konuda sabit. galatasaray'ın sorunu oyuncu kadrosu ya da kadro mühendisliği değil. galatasaray bir takım deģil. galatasaray birlikte hareket edemiyor. kimi transfer edersen et bu sorunu çözmeden bir şey düzelmeyecektir. üst düzey oyuncuların anlık bireysel performansları günü kurtarır sadece.
örneğin geçen yıl gedson bir dönem inanılmaz bir oyun oynadı. bir oyuncunun o kadar iyi olması da benim nazarımda bir takım için sorundur. çünkü herkes o kadar bir şey yapmıyordu ki gedson tek başına orta dahada hem hücumun hem savunmanın en önemli parçası olmuştu. bu sağlıklı ve sürdürülebilir bir şey degil.
yıllar önce kaan kural nba'de yılın savunma 5'ini eleştiriyordu. kobe var, lebron var 5'te. kaan kural diyordu ki; ''bu seçim en iyi savunmayı kim yapabilir seçimi ise bu doğru ama en iyi savunmayı kim yaptı seçimiyse bu seçimler kabul edilemez. hücumda bu kadar üst düzey rol alan oyuncuların savunmada aynı verimlilikle oynaması imkansız.''
bir sahaya bakıyoruz eksikleri görüyoruz ve şunu istiyoruz; öyle bir sol bek alalım ki hiç çalım yemesin, hiç adam kaçırmasın, pas oyununa yatkın olsun, çok güçlü ve hızlı olsun, adam geçsin ve çok iyi orta yapsın. bu tarife uyan bek sayısı dünyada 3 falandır sanıyorum. mesela aklıma gelen örnek top seviyedeki roberto carlos. iyi de o adam zaten bir fenomen, o adam sol bekin görev tanımını değiştiren adam, nereden bulacaksın onu bir daha?
iyi bir takım, kendi oyun planı doğrultusunda o plan içerisinde verimli olacak oyuncuları bulur, takım oyunu ile onların artılarını parlatır, eksiklerini ise daha önemsiz hale getirir. zaten oyuncuyu geliştirmek de budur. bu olduğunda oyuncunun özgüveni de artacağından artılarını daha sık ortaya koyar. ama çoğu taraftarın hayali bambaşka. bizim taraftar istiyor ki marcao böyle iyi bir sol ayağa sahipken üzerine hava toplarında da harika olsun. olamayacak arkadaşlar. 23 24 yaşında bu adamın hava topları daha fazla gelişmeyecek. ya da marcao bugünden itibaren 2 sene düzenli çalışarak sağ ayağını da kullanan bir stopere dönüşmeyecek. o bilgisayar oyunlarında olur sadece. galatasaray iyi bir takım olsa marcao'nun hava topu zaafiyetini daha az önemli hale getirirken pasör özelliğini daha fazla öne çıkartır, onu parlatır. biz, bırakın birini parlatmayı herkesi olduğundan kötü gösteriyoruz ne yazık ki.
sözlüğe bakıyorum kerim galatasaray seviyesinde değil, mostafa muhammed değil, ömer bayram değil, luyinadama değil... bu adamların herhangi birini 5 1 kaybedilen psv maçında koy psv kadrosunda bir kişi demez ki bu adam psv seviyesinde değil. uzun vadede bu denebilir bakın, adamların oyun planıyla örtüşmez, o kadroda o taktikte o oyuncuda aranan bir özellikl bu adamlarla yeteriz bulunur ve kadro dışı kalabilirler, mümkündür. ancak o 5 1'lik skor kesinlikle kalite farkı falan değildi. o tamamen takım olmak olamamak farkıydı. o yüzden bence kadro mühendisliğini falan bir kenara koyup asıl soruna odaklanmak gerekiyor. bu takımın takım olma, oyun planına, görev dağılımına sahip olma; dolayısıyla da bir teknik kadro sorunu mevcut.