162
ay sonunu düşünen babaya benzeyen taraftardır.
öncelikle kendilerine saygım sonsuzdur. çünkü galatasaray'ı ailesi gibi görüp yarınlarını düşünen, koruyup kollayan taraftardırlar. ama bazen fazla korumacı olabiliyorlar.
fakat birkaç kelam etmek isterim.
beklentiler nelerdir?
sürdürülebilir başarı. mümkün olan en az harcamayla.
bunun için önerilen nedir ? oyuncu maaşlarının ve bonservislerinin düşük olması. ilaveten oyuncular da kalifiye olacak. bir de genç olacaklar.
eğer yaşadığımız yer türkiye olmasaydı; kurullar liyakat esasıyla adaletli yönetilseydi ve ekonomimiz iyi olsaydı kendilerine hak verebilirdim.
ama gününüz şartları ortada. binlerce alıcının olduğu futbol dünyasında genç,oyununu olgunlaştırmış, maliyeti düşük oyuncu bulmak define bulmak kadar zor.
tabiki oyuncuyu potansiyel vaat ederken alıp, sabır edip, geliştirip, satabilirsiniz. fakat bu sefer de başarı potansiyeliniz düşecektir.
bunun sonucu olarak 10 üzerinden 8 ve üzerine puanlamaya sahip her oyuncu avrupa'yı tercih edecektir. yaşam standartları, oynanan futbol vs. gırla sebep sayabiliriz.
oyuncuları burada oynamaya ikna etmenin 2 elzem şartı var:
1- çok iyi bir planlama ve başarı vaadi.
2- para.
yazının başında değinildiği gibi zaten kalitesizliğin kol gezdiği ligimizde ikinci seçenek her zaman öne çıkıyor.
en azından 4 büyükler dediğimiz kulüpler için geçerli.
yine bir örnek vermek gerekirse trabzonspor'un her sene ya tutarsa diyerek ucuz maliyetli oyuncu tercih ettiklerine hepimiz şahit olduk. fakat başarılarına şahit olamadık. aksine yusuf gibi abdulkadir gibi gençlerin patlamasına şahit olduk. yarın bir gün uğurcan'ın satışına şahit olacağız.
önemli olan neymiş ?
altyapı imiş.
yine değinmek isterim ki ne futbol piyasası eski futbol piyasası ne de biz.
ronaldo zamanın da 94 milyon euro'ya transfer gerçekleştirdi. bugün olsa en az 200 milyon euro eder.
tüm bunların dışında oyuncu piyasası artarken bizim ekonomiz geriye gitti diye oyuncuların gerçek eserlerinde bir değişiklik olmuyor. 5 milyon euro bizim için çok para başkası için değil.
fakat yinelemek de fayda var. " düşük bütçe olsun başarı gelmese de kabulüm. böyle böyle borçlar bitecek ve düzlüğe çıkacağız." diyene saygım sonsuz.
öncelikle kendilerine saygım sonsuzdur. çünkü galatasaray'ı ailesi gibi görüp yarınlarını düşünen, koruyup kollayan taraftardırlar. ama bazen fazla korumacı olabiliyorlar.
fakat birkaç kelam etmek isterim.
beklentiler nelerdir?
sürdürülebilir başarı. mümkün olan en az harcamayla.
bunun için önerilen nedir ? oyuncu maaşlarının ve bonservislerinin düşük olması. ilaveten oyuncular da kalifiye olacak. bir de genç olacaklar.
eğer yaşadığımız yer türkiye olmasaydı; kurullar liyakat esasıyla adaletli yönetilseydi ve ekonomimiz iyi olsaydı kendilerine hak verebilirdim.
ama gününüz şartları ortada. binlerce alıcının olduğu futbol dünyasında genç,oyununu olgunlaştırmış, maliyeti düşük oyuncu bulmak define bulmak kadar zor.
tabiki oyuncuyu potansiyel vaat ederken alıp, sabır edip, geliştirip, satabilirsiniz. fakat bu sefer de başarı potansiyeliniz düşecektir.
bunun sonucu olarak 10 üzerinden 8 ve üzerine puanlamaya sahip her oyuncu avrupa'yı tercih edecektir. yaşam standartları, oynanan futbol vs. gırla sebep sayabiliriz.
oyuncuları burada oynamaya ikna etmenin 2 elzem şartı var:
1- çok iyi bir planlama ve başarı vaadi.
2- para.
yazının başında değinildiği gibi zaten kalitesizliğin kol gezdiği ligimizde ikinci seçenek her zaman öne çıkıyor.
en azından 4 büyükler dediğimiz kulüpler için geçerli.
yine bir örnek vermek gerekirse trabzonspor'un her sene ya tutarsa diyerek ucuz maliyetli oyuncu tercih ettiklerine hepimiz şahit olduk. fakat başarılarına şahit olamadık. aksine yusuf gibi abdulkadir gibi gençlerin patlamasına şahit olduk. yarın bir gün uğurcan'ın satışına şahit olacağız.
önemli olan neymiş ?
altyapı imiş.
yine değinmek isterim ki ne futbol piyasası eski futbol piyasası ne de biz.
ronaldo zamanın da 94 milyon euro'ya transfer gerçekleştirdi. bugün olsa en az 200 milyon euro eder.
tüm bunların dışında oyuncu piyasası artarken bizim ekonomiz geriye gitti diye oyuncuların gerçek eserlerinde bir değişiklik olmuyor. 5 milyon euro bizim için çok para başkası için değil.
fakat yinelemek de fayda var. " düşük bütçe olsun başarı gelmese de kabulüm. böyle böyle borçlar bitecek ve düzlüğe çıkacağız." diyene saygım sonsuz.