resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:70
Uyruk:Türkiye
  • 29762
    gerek kulüp, gerekse taraftarla olan ilişkisinin bence artık odağı kaymaya başladı ve sağlıksız bir hal alıyor. birkaç maddede anlatmaya çalışayım:

    1-"hoca giderse, şampiyonluklarımız gasp edilecek, biz de yok olup gideceğiz."

    velev ki böyle olacak. kendisi bir insan. yani biyolojik açıdan bulunduğu görevi sonsuza kadar sürdürmeyecek. bir gün illa gidecek. o yüzden "giderse mahvoluruz" şeklindeki yorumların çok tartışılacak bir yönü yok. tartışılacaksa daha mühim olan, mesela gittiğinde arkasında nasıl bir miras bırakacak bunu tartışabiliriz. gelen kişinin devralacağı futbol mirası ne? ya da neden hoca öngörülü davranıp yerine birini yetiştiremedi? bu görevi değil diyebilirsiniz. o zaman ben de bir teknik direktörden fazlası olduğunu söyleyen hocamın neden futbol kültürününü sürdürülmesi gibi hayati bir bu konuda bir teknik direktörden azı olmayı seçtiğini sorarım. zaten buradan da bu maddeye geçeceğim.

    2-"bir teknik direktörden fazlası." bu hoş ama bir o kadar tehlikeli bir anlam içeriyor bana göre. bir teknik direktör + fazlası. şimdi bakalım:

    bir teknik direktör=takımı kurduğu düzene göre oynatan, oyuncularla spor kulübü arasında ilişkileri düzenleyen kişi. şimdi hoca hangi takımı kurdu, takım hangi düzene oynatıyor, oyuncularla ilişkisi nasıl bunlar ayrı ayrı tartışılır. ancak teknik direktörün asli görevi takımı oynatmak diyebiliriz. yani ilk işi bunu yapacak. gelelim fazlasına... fazlası nedir ve fazlası olmaya gerek var mıdır? fazlası... bir açıdan asli sorumluluğu dışında kulübe çeşitli yönlerden katkı sağlamak olabilir. bu da hoş karşılanacak bir şey elbet. ama bu müdahaleler kulüp ve ilişkilerinde daha fazla söz sahibi olma boyutuna çıkıyorsa asli ve ikincil görevlerde karışma var demektir. işin diğer yanı, ilginçtir hoca gibi taraftar da artık daha çok bunu istiyor kendisinden. yani galatasaray haklarını savunsun, diğer kurumlarla, kulüplerle diyaloga girsin vs. o halde burada şöyle bir soru doğuyor: hoca ve taraftar kendisini teknik direktör mü yoksa başka bir sıfatta mı görmek istiyor? bence ikinci şık çok daha ağır basmaya başladı. öte yandan bir teknik direktör takımı iyi oynatıyorsa, fazlasına gerek var mı diye de sormak gerek. bence yok. fazlasına gerek varsa da bu yönetimi ilgilendiren, daha makro bir meseledir. çözümü de yönetimseldir. o nedenle teknik direktörün her iki işi idame ettirmeye çalışması nereden baksanız sağlıksız bir düşünce. bu beklenti doğru da değil. hocaya da haksızlık bana göre.

    3- taraftar "hocanın sözü var" ; hoca "taraftar için dayanıyorum" ilişkisi. bu da işin duygusal ve psikolojik yönü. ama nereden baksanız sağlıksız. taraftar sözünü tutsun diye hocaya kal baskısı yapacak, hoca ne olursa olsun yumruğunu sıkacak, ne olursa olsun yine kalacak. birincisi bir işi düzgün yapabilmek için psikoloji ve sağlık çok önemli. böyle bir koşullamada ne hoca ne taraftar sağlıklı düşünemez. zaten demeçler de bunu gösteriyor. iki ve daha önemlisi, ortada olan da hepsinin üzerinde olan galatasaray. "ne olursa olsun kalmalı", "sözüm var, kalacağım"derken olana da bakmak gerek. ortada koskoca bir kulübün kaderi var ve bu söz ve duygusal ilişkilerin çok üzerinde. o nedenle bu psikolojik gerilimlerin de artık bırakılması akli düşünülmeye başlanması gerek.

    sonuç olarak, gerek hoca gerek taraftarın ilişkilerini, beklentilerini daha akılcı bir şekilde gözden geçirmesi gerekiyor. bence bu asıl mesele olan galatasaray için çok daha doğru sonuçlar verecektir. hem taraftar hem de hocanın bunu istediğine şüphem yok.
App Store'dan indirin Google Play'den alın