29106
türk futbol tarihinin en büyük teknik direktörü, imparator.
kendisi hakkında yapılacak en sert eleştirinin bile su götürmez tanımı yukarıdaki gibidir. ama gel gelelim ki dördüncü döneminde eleştirilmeyecek yanı kalmamıştır. evet, iki kez şampiyon olmasına rağmen.
taktik, antrenman tekniği, adam ve kenar yönetimi, kadro yapılanması, forma adaleti, açıklamaları, hatasını herkes görmesine rağmen dönmemesi... ben bunlara tek tek girmeyeceğim. başka nereye yazacağımı bilmediğimden, sorumlusu olarak gördüğüm kişinin başlığı altına yazıyorum.
galatasaray futbol takımına transfer olup da oyun olarak geriye gitmeyen oyuncumuz neredeyse hiç yok. inanılmaz bir şekilde son yıllarda florya'ya adım atan neredeyse herkes kısa bir zaman diliminde fersah fersah kötü futbol oynamaya başlıyor.
henry onyekuru aylarca futbol oynamadan gelmesine rağmen 3-4 hafta inanılmaz fark yarattı, seri galibiyetler getirdi. bugün sahada hiçbir katkısı yok.
muhammet mustafa mısır ligi gibi bir yerden gelip domine edici bir performans sergiledi, 5 maçta 6 golle başladı, 6 aya elimizde tutamayız dedirtti. o da uzun dayanamadı, bugün sahada 2 ay önce top seviyede yapabildiği şeyleri bile yapamaz halde.
marcao luyindama ikilisinin geldikleri günden bile kötü durumda oldukları, her geçen gün daha da kötü performans gösterdikleri aylardır gözümüzün önünde duran bir gerçek.
omar elabdellaoui ilk transfer olduğu zaman muhteşem bir performansla sağ kanatta hem savunma hem de hücum anlamında harika performanslar verirken ilk yarının ortasından itibaren hızla geriledi.
emre kılınç her ne kadar bu sezonun öne çıkan isimlerinden de olsa geçen sene bir sivas maçını rastgele açıp izlediğinizde aradaki farkı görebileceğiniz kadar geri gitti.
mbaye diagne, mario lemina, jean michael seri, ryan babel, marcelo sarrachi, steven nzonzi, gedson fernandes ve belki de şu an atladığım başka futbolcuların bize gelmeden önceki veya bizden ayrıldıktan sonraki performanslarıyla bizimle beraberkenki performansları arasındaki fark neden? neden oyuncularımız ya geldiklerinde müthiş başlayıp sonra geriliyorlar ya da gittikleri yerde kendilerini buluyorlar?
florya'nın yemeğinde suyunda mı bir şey var yoksa takımın çalıştırılma biçimi mi sıkıntılı? ben böyle bir şey görmedim, duymadım ve inanılmaz derecede rahatsızlık duyuyorum. her şeyi geçtim artık, sahada oyun namına bir şey görmemek bile umrumda değil. ''terim kampı'' yiyen her futbolcunun yaşadığı 'gelişim' görmezden gelinecek gibi değil.
kendisi hakkında yapılacak en sert eleştirinin bile su götürmez tanımı yukarıdaki gibidir. ama gel gelelim ki dördüncü döneminde eleştirilmeyecek yanı kalmamıştır. evet, iki kez şampiyon olmasına rağmen.
taktik, antrenman tekniği, adam ve kenar yönetimi, kadro yapılanması, forma adaleti, açıklamaları, hatasını herkes görmesine rağmen dönmemesi... ben bunlara tek tek girmeyeceğim. başka nereye yazacağımı bilmediğimden, sorumlusu olarak gördüğüm kişinin başlığı altına yazıyorum.
galatasaray futbol takımına transfer olup da oyun olarak geriye gitmeyen oyuncumuz neredeyse hiç yok. inanılmaz bir şekilde son yıllarda florya'ya adım atan neredeyse herkes kısa bir zaman diliminde fersah fersah kötü futbol oynamaya başlıyor.
henry onyekuru aylarca futbol oynamadan gelmesine rağmen 3-4 hafta inanılmaz fark yarattı, seri galibiyetler getirdi. bugün sahada hiçbir katkısı yok.
muhammet mustafa mısır ligi gibi bir yerden gelip domine edici bir performans sergiledi, 5 maçta 6 golle başladı, 6 aya elimizde tutamayız dedirtti. o da uzun dayanamadı, bugün sahada 2 ay önce top seviyede yapabildiği şeyleri bile yapamaz halde.
marcao luyindama ikilisinin geldikleri günden bile kötü durumda oldukları, her geçen gün daha da kötü performans gösterdikleri aylardır gözümüzün önünde duran bir gerçek.
omar elabdellaoui ilk transfer olduğu zaman muhteşem bir performansla sağ kanatta hem savunma hem de hücum anlamında harika performanslar verirken ilk yarının ortasından itibaren hızla geriledi.
emre kılınç her ne kadar bu sezonun öne çıkan isimlerinden de olsa geçen sene bir sivas maçını rastgele açıp izlediğinizde aradaki farkı görebileceğiniz kadar geri gitti.
mbaye diagne, mario lemina, jean michael seri, ryan babel, marcelo sarrachi, steven nzonzi, gedson fernandes ve belki de şu an atladığım başka futbolcuların bize gelmeden önceki veya bizden ayrıldıktan sonraki performanslarıyla bizimle beraberkenki performansları arasındaki fark neden? neden oyuncularımız ya geldiklerinde müthiş başlayıp sonra geriliyorlar ya da gittikleri yerde kendilerini buluyorlar?
florya'nın yemeğinde suyunda mı bir şey var yoksa takımın çalıştırılma biçimi mi sıkıntılı? ben böyle bir şey görmedim, duymadım ve inanılmaz derecede rahatsızlık duyuyorum. her şeyi geçtim artık, sahada oyun namına bir şey görmemek bile umrumda değil. ''terim kampı'' yiyen her futbolcunun yaşadığı 'gelişim' görmezden gelinecek gibi değil.