572
her şartta "yangın yapmayı" bilen sözlük yazarları. bence bu çok önemli bir konu. çünkü sosyal medyada olduğu gibi boş bir yangın söz konusu değil burada. konuşulması gereken şey, ne olursa olsun konuşuluyor. evet, bazı zamanlarda gerçekten gereksiz şeylere takılıp kalıyoruz ama genele vurduğumuz zaman bu, samanlığın içinde bir sap gibi kalıyor.
fenerbahçe'den yola çıkalım. bu camia, 9 maçta 8 galibiyet 1 beraberlik aldığı dönemde, -ki bence mevcut 27 puanın 25ini toplamak ligimiz için önemli bir başarı- takımdaki sorunları hiç konuşmadı. "uçuyoruz, kaçıyoruz, şampiyon biziz" havalarında oldular hep. genel kanının aksini konuşup sesini çıkaran, "abi bu takım bu futbolla mı şampiyon olacak?" diyenleri de kendi içinde sindirdiler. "köstek oluyorsunuz!" dediler. halbuki futbol, doğruyu konuşmadığın zaman seni ilk puan kaybında acımasızca eleştiriye götüren bir oyun. ve fenerbahçe çok kırılgan bir camia. son şampiyonluklarını 2014 senesinde kazandıkları için her puan kaybında yıkım yaşıyorlar, henüz hiçbir şey bitmemişken.
bizde durum böyle değil. 8 maçtır kazanan, sadece 3 gol yiyen ve mevcut durumda lig lideri olan takımımızı, 4 maçtır güven veren bir futbol oynamadığı için eleştiriyoruz. sonuna kadar da haklıyız. ben de galatasaray'ın 20 şubat 2021 alanyaspor galatasaray maçında iğrenç bir ikinci yarı oynamasını hazmedemiyorum. ben de 14 şubat 2021 galatasaray kasımpaşa maçındaki zemini galatasaray'a yakıştıramıyorum. 27 şubat 2021 galatasaray erzurumspor maçının ikinci yarısında rölantiye geçmeyi hiç ama hiç anlayamıyorum. ama çok iyi bildiğim bir şey var bu takıma dair: istediğimiz zaman vitesi inanılmaz yükseltiyoruz. bu, bazen oyuncu değişiklikleri ile oluyor, bazen bir oyuncunun tek başına yaptığı hücum presi ile oluyor. ama bu seneki takım inanılmaz güven veriyor.
baktığınız zaman son 10 maçımızda 9 galibiyet ve 1 mağlubiyet aldık. aldığımız mağlubiyet de17 ocak 2021 beşiktaş galatasaray maçında diagne'nin atılmasından sonra yediğimiz ve biri son dakikada gelen 2 gol ile gerçekleşti. bu takım rakibe göre futbol oynuyor. rakip denizlispor, gençlerbirliği gibi ligin en az mücadele eden, en kırılgan iki takımı olunca takım daha rahat ve göze hoş gelen futbol oynuyorken fenerbahçe, beşiktaş, alanyaspor gibi mücadele gücü yüksek takımlara karşı ise daha kontrollü ve skora yönelik oynuyor. ben eminim, 17 ocak 2021 beşiktaş galatasaray maçında eğer diagne kırmızı kart göremeseydi o maçı da kaybetmeyecektik. o kırmızı kart, 3'lü savunmaya dönmemize ve adam paylaşımı sorununa yol açtı. yoksa gerçekten, beşiktaş'a karşı nasıl oynamamız gerekiyorsa öyle oynadık.
bu takımın b planı olmadığı konuşuluyordu. ben de 2 ay öncesine kadar bu kanıya katılıyordum açıkçası. ancak genele baktığımız zaman, bu takımın rakibine göre oynadığını düşünüyorum. evet, yaşadığımız yol kazaları oldu, ** çok saçma oyunlar izledik** gibi. o zamanlarda takımın çok ciddi eksiklikleri vardı ama. şu an takımın boş kalan bir bölgesi, yedeği olmayan bir futbolcu olduğunu düşünmüyorum. aksine, oğulcan çağlayan gibi, feghouli gibi çok önemli iki oyuncumuz dönüyor. saracchi, emre taşdemir sanırım 1 hafta sonra itibariyle kadroda olacak. bir tek omar eksik, onun da durumu hepimizin malumu. önceliğimiz futbola dönmesi değil kesinlikle.
lafı çok uzattım, fikirlerimi toparlayayım. olağanüstü günler yaşadığımız son bir senelik dönemde, her türlü eksiğe rağmen bir şekilde saha içinde kalmayı başararak ligin bitimine 14 hafta kala zirvede olmanın ve kalan tüm maçlarımızı kazandığımız takdirde hiçbir sonuca bakmadan şampiyon olacak olmanın heyecanı ve mutluluğunu yaşadığımız bu günlerde, her birinize iyi ki varsınız demek istiyorum. yazdıklarınızı okumaktan, başka fikirler görmekten, hiç düşünmediğim bir şeyi düşündürmenizden müthiş bir keyif alıyorum. sizler, galatasaray'ın en güzel halinin* en önemli paydaşlarısınız, var olun.
baharın ilk gününde, öncelikle sağlıklı olmanızı daha sonra da mayıs ayında arda ve muslera'nın beraber şampiyonluk kupasını kaldırdığını görmenizi diliyorum.
sağlıcakla kalın!
fenerbahçe'den yola çıkalım. bu camia, 9 maçta 8 galibiyet 1 beraberlik aldığı dönemde, -ki bence mevcut 27 puanın 25ini toplamak ligimiz için önemli bir başarı- takımdaki sorunları hiç konuşmadı. "uçuyoruz, kaçıyoruz, şampiyon biziz" havalarında oldular hep. genel kanının aksini konuşup sesini çıkaran, "abi bu takım bu futbolla mı şampiyon olacak?" diyenleri de kendi içinde sindirdiler. "köstek oluyorsunuz!" dediler. halbuki futbol, doğruyu konuşmadığın zaman seni ilk puan kaybında acımasızca eleştiriye götüren bir oyun. ve fenerbahçe çok kırılgan bir camia. son şampiyonluklarını 2014 senesinde kazandıkları için her puan kaybında yıkım yaşıyorlar, henüz hiçbir şey bitmemişken.
bizde durum böyle değil. 8 maçtır kazanan, sadece 3 gol yiyen ve mevcut durumda lig lideri olan takımımızı, 4 maçtır güven veren bir futbol oynamadığı için eleştiriyoruz. sonuna kadar da haklıyız. ben de galatasaray'ın 20 şubat 2021 alanyaspor galatasaray maçında iğrenç bir ikinci yarı oynamasını hazmedemiyorum. ben de 14 şubat 2021 galatasaray kasımpaşa maçındaki zemini galatasaray'a yakıştıramıyorum. 27 şubat 2021 galatasaray erzurumspor maçının ikinci yarısında rölantiye geçmeyi hiç ama hiç anlayamıyorum. ama çok iyi bildiğim bir şey var bu takıma dair: istediğimiz zaman vitesi inanılmaz yükseltiyoruz. bu, bazen oyuncu değişiklikleri ile oluyor, bazen bir oyuncunun tek başına yaptığı hücum presi ile oluyor. ama bu seneki takım inanılmaz güven veriyor.
baktığınız zaman son 10 maçımızda 9 galibiyet ve 1 mağlubiyet aldık. aldığımız mağlubiyet de17 ocak 2021 beşiktaş galatasaray maçında diagne'nin atılmasından sonra yediğimiz ve biri son dakikada gelen 2 gol ile gerçekleşti. bu takım rakibe göre futbol oynuyor. rakip denizlispor, gençlerbirliği gibi ligin en az mücadele eden, en kırılgan iki takımı olunca takım daha rahat ve göze hoş gelen futbol oynuyorken fenerbahçe, beşiktaş, alanyaspor gibi mücadele gücü yüksek takımlara karşı ise daha kontrollü ve skora yönelik oynuyor. ben eminim, 17 ocak 2021 beşiktaş galatasaray maçında eğer diagne kırmızı kart göremeseydi o maçı da kaybetmeyecektik. o kırmızı kart, 3'lü savunmaya dönmemize ve adam paylaşımı sorununa yol açtı. yoksa gerçekten, beşiktaş'a karşı nasıl oynamamız gerekiyorsa öyle oynadık.
bu takımın b planı olmadığı konuşuluyordu. ben de 2 ay öncesine kadar bu kanıya katılıyordum açıkçası. ancak genele baktığımız zaman, bu takımın rakibine göre oynadığını düşünüyorum. evet, yaşadığımız yol kazaları oldu, ** çok saçma oyunlar izledik** gibi. o zamanlarda takımın çok ciddi eksiklikleri vardı ama. şu an takımın boş kalan bir bölgesi, yedeği olmayan bir futbolcu olduğunu düşünmüyorum. aksine, oğulcan çağlayan gibi, feghouli gibi çok önemli iki oyuncumuz dönüyor. saracchi, emre taşdemir sanırım 1 hafta sonra itibariyle kadroda olacak. bir tek omar eksik, onun da durumu hepimizin malumu. önceliğimiz futbola dönmesi değil kesinlikle.
lafı çok uzattım, fikirlerimi toparlayayım. olağanüstü günler yaşadığımız son bir senelik dönemde, her türlü eksiğe rağmen bir şekilde saha içinde kalmayı başararak ligin bitimine 14 hafta kala zirvede olmanın ve kalan tüm maçlarımızı kazandığımız takdirde hiçbir sonuca bakmadan şampiyon olacak olmanın heyecanı ve mutluluğunu yaşadığımız bu günlerde, her birinize iyi ki varsınız demek istiyorum. yazdıklarınızı okumaktan, başka fikirler görmekten, hiç düşünmediğim bir şeyi düşündürmenizden müthiş bir keyif alıyorum. sizler, galatasaray'ın en güzel halinin* en önemli paydaşlarısınız, var olun.
baharın ilk gününde, öncelikle sağlıklı olmanızı daha sonra da mayıs ayında arda ve muslera'nın beraber şampiyonluk kupasını kaldırdığını görmenizi diliyorum.
sağlıcakla kalın!