6064
ultraslan'ın son dönemlerde büründüğü profili, tek tabanca olarak alternatifsiz kalmasını ve daha beteri o alternatifsizliği yaratma çabasını, "ne yardan ne serden" vazgeçiyim diyerek zorlama, planlı, içten pazarlıkçı yönelime sahip olması sebebiyle, yer yer, zaman zaman ortaya çıkan samimiyetsiz tavrını bıkkınlıkla karşılayan ve eleştiren biri olsam da, bugün, sosyal medya çerçevesinde çıkan yangına çok fazla kanıp, o yangına pek kapılınmaması gerektiğini düşünürüm.
bu "kanma-rüzgarına kapılma" durumu, "o fikrin arkasından gitmeme" tavsiyesinden çok, bu tepkinin yarattığı hoşnutluğa ve inanca pek kapılınmaması tavsiyesi. 'sosyal medya taraftarı' olarak tabir edilen kesimin heyecanları da, hevesleri de, yönelimleri de, hırsları da günlük-anlık motivasyonlarla ortaya çıkıp, bunları, o anlık salınım içinde tüketmeye dayalı. önce kendini ve sonra yaptıklarıyla etrafındakileri bir çırpıda gaza getirip, sonraki gün, öncesinde o fırtınayı hiç kendi çıkarmamışcasına, kendini, hafif meltem rüzgarları havasına sokan ve hatta yüzseksen derece ters rüzgar estiren 'sosyal medya gazcısı' taraftar anlayışı çok da samimi gelemiyor bana. konunun bir ivmeyle gündeme oturması sebebiyle, bu ortama, belirli çıkarlar, 'tık' etkileşimi mecburiyeti/kurnazlığı, şirin gözükme gayreti neticesinde katılan güruhu söylemiyorum bile.
bir vücut bütünlüğü içindeki uzuvlardan birinde bulunan zararlı kısımların, gerekli şekilde, titizlikte temizlenmesi elzem. işini layığıyla yapan, bir oluşum içinde çıkarsızca, sahip olduğu arma aşkına emeğini ortaya koyanın da başına tüm binayı yıkarcasına, orayı kökünden kazıyıp, topyekün hedef tahtasına koyarak kurtulmak da elbet birilerine yapılacak haksızlık olur.
virüslü hücrelerden arınalım. tekel, mafyatik, 'şuncu-buncu', fırsatçı, çıkarı uğruna yaranmacı, siyasi-dini eğilimlerini öne çıkartan olmayan; çok katılımcılı, ağzından çıkan, kaleminden dökülen, bağırışından duyulan tek sesin-sözün, "aslolan galatasaray" mottosu kapsamında olduğu, temizlenmiş bir oluşumla yola devam edelim...
bu "kanma-rüzgarına kapılma" durumu, "o fikrin arkasından gitmeme" tavsiyesinden çok, bu tepkinin yarattığı hoşnutluğa ve inanca pek kapılınmaması tavsiyesi. 'sosyal medya taraftarı' olarak tabir edilen kesimin heyecanları da, hevesleri de, yönelimleri de, hırsları da günlük-anlık motivasyonlarla ortaya çıkıp, bunları, o anlık salınım içinde tüketmeye dayalı. önce kendini ve sonra yaptıklarıyla etrafındakileri bir çırpıda gaza getirip, sonraki gün, öncesinde o fırtınayı hiç kendi çıkarmamışcasına, kendini, hafif meltem rüzgarları havasına sokan ve hatta yüzseksen derece ters rüzgar estiren 'sosyal medya gazcısı' taraftar anlayışı çok da samimi gelemiyor bana. konunun bir ivmeyle gündeme oturması sebebiyle, bu ortama, belirli çıkarlar, 'tık' etkileşimi mecburiyeti/kurnazlığı, şirin gözükme gayreti neticesinde katılan güruhu söylemiyorum bile.
bir vücut bütünlüğü içindeki uzuvlardan birinde bulunan zararlı kısımların, gerekli şekilde, titizlikte temizlenmesi elzem. işini layığıyla yapan, bir oluşum içinde çıkarsızca, sahip olduğu arma aşkına emeğini ortaya koyanın da başına tüm binayı yıkarcasına, orayı kökünden kazıyıp, topyekün hedef tahtasına koyarak kurtulmak da elbet birilerine yapılacak haksızlık olur.
virüslü hücrelerden arınalım. tekel, mafyatik, 'şuncu-buncu', fırsatçı, çıkarı uğruna yaranmacı, siyasi-dini eğilimlerini öne çıkartan olmayan; çok katılımcılı, ağzından çıkan, kaleminden dökülen, bağırışından duyulan tek sesin-sözün, "aslolan galatasaray" mottosu kapsamında olduğu, temizlenmiş bir oluşumla yola devam edelim...