• 463
    kötü oynayarak ama hakkederek kazandığımızı düşünüyorum. tabii ki maçın tamamında kötü oynamadık. belli bölümlerinde bir şeyler gösterip ara ara parlayıp bazı bölümlerinde ise s.o.s. verip fecaat oynayarak kazandık. ya da şöyle söylemek gerekir sanırım: bir vasatımız varsa bizim onun altında oynadık. pekala görece kötü oynadığımız maçları kazanmak da bir beceridir.

    bir kere oyunun böyle şekilleneceği belliydi. yani trabzonspor'un topu bize bırakıp geride duracağı bizim de topu alarak oynayacağımız... bu senaryoyu herkes bekliyordu. bu yüzden sahaya çıkan on birin doğru olduğunu düşünüyorum. sahadaki en tabiri caiz ise "kalas" futbolcumuz omar idi.

    bu senaryoda bizim adımıza belki beklendik belki beklenmedik olan belhanda'nın çok kötü oynamasıydı. top kayıplarının açıklaması yok.

    bu arada şunu söylemem gerekir. ben riskli pasların yapılmasında bir sakınca görmüyorum. özellikle ileri doğru atılan paslarda. zaten bizim fark yarattığımız oyuna baktığınızda ileri geri zigzaglı seri paslar yaptığımızı görürüz. top ileri gider tekrar geri döner, ileri gider tekrar geri döner. bu rakip takımın dikine dengesini bozar. rakibin topun olduğu yere göre pozisyon alacağını düşünürseniz bunun teorisini görebilirsiniz. tabii bizim maçlarımıza baktığınızda pratiği de görebilirsiniz.

    ne var ki belhanda'nın yaptığı paslar başka bir düzeyde. mesela oğulcan'ın kaybettiği ve dönen topun kalemizde pozisyon olduğu zamana bakın. belhanda oğulcan'a doğru ileri oynuyor ama oğulcan dört kişinin arasında. ikisi yakın markajda. gelin bir de ikinci yarıda 2-0'dan sonra taylan'a attığı ve kalemizde pozisyon olan pasa bakın. ileri bile olmayan bir pas. çok yakındaki arkadaşına çok sert bir pas. yakın markajdaki arkadaşına bir pas.

    onun haricinde yine agresyon eksikliğimiz olan bir maçtı. bu agresiflikten kastım sadece pres ve savunma değil. onlar da eksikti görece. ama paslarımız agresif değildi. hücumlarımız agresif değildi. şutlarımız agresif değildi ki zaten şutumuz pek yoktu. tempomuz agresif değildi. topun hızı, pas hızı agresif değildi.

    oyunun şekillendiği haliyle en azından pas bazında agresif olabilirdik. seri ve hızlı paslar yaparak pas sayımızı artırabilirdik.

    tempo eksikliğimiz vardı ama ritim kayıplarımız da vardı. tempo eksikliğinden daha kötüsü bu ritim kaybı bana sorarsanız. ritmi kaybettiğinizde sahada kaybolmaya ve bazen uyumaya başlıyorsunuz. burada da oyunu ve skoru tutma şeklimize, o anlardaki takıma bakın. sizce galatasaray "evet, bu takım skoru tutuyor" dedirtti mi? yoksa yine pozisyon verdik mi? yine rakibi kalemize güle oynaya yaklaştırdık mı? evet ve evet. oysa bizim yeni bir ritim yakalayıp olağan oyunumuza devam etmemiz gerekiyor. mevcut takımımız topu bırakarak skoru tutabilecek yapıda değil. neredeyse hiçbir oyuncusu buna uygun değil. omar'ı ayrı tutarsak marcao, donk, saracchi her an bir şeyler yapabilir. bir an uyur. gereksiz bir hareket yapıp penaltıya sebebiyet verebilir. ön taraf zaten savunmasıyla ortaya çıkan bir yapıda değil.

    diğer taraftan trabzonspor'un başlangıç oyununa da değinmek istiyorum. özellikle ileri uçtaki gölge presten... ben mi yanlış gördüm, yoksa geriden oyun kurulumunda marcao'yu mu tercih ettiler? presin yönlendirme tarafı net marcao'dan taraftı. tamam donk'un da ayağı iyidir de bir marcao değildir yani.

    buradan bizim tarafa geçeyim. rakibin bir şeyler yaratabilen tek oyuncusu nwakaeme... ayağına topu aldığında çoğu zaman bir şeyler çıkardı ortaya. evet, omar'ın karşısında iyi durduğu söylenebilir ama yeterli midir? trabzonspor'un elinde nwakaeme'yi alın neredeyse hiçbir şey kalmaz şu maçta. o halde biz neden ona top aldıktan sonra kapatmak yerine ona top aldırmamak yönünde bir oyun çizmedik? eğer nwakaeme'nin nasıl top aldığına bakarsanız beni anlarsınız. sol kanatta omar'ın biraz uzağında elini kolunu sallaya sallaya top aldı ve kullandı.

    ha bir de 2-0'dan sonraki halimizden bahsetmek istiyorum. diyebiliriz ki topu ayağımızda tutup garanti pas yaparak skoru tutmaya çalıştık. doğrudur. eğer basit top kayıpları yapmasaydık tık tık tık oynardık da... ama bu pasları rakip alanda yapabileceğimiz o kadar pozisyon oldu ki... yani kendi riskli alanımızdan en uzakta... topu ileri taşımayı düşünmedik. kimse düşünmedi. bir anlık bir düşünce parladığında top direkt geri döndü. sanki yasaklı, hayaletli bir bölgeymiş gibi. trabzonspor 2-0'dan sonra oyundan öyle bir düştüğü zamanlar vardı ki bazen 5 kişi ileride kalıyordu. fakat biz ileri çıkmaktansa orta sahada top çevirdik. sonuçta pas hatası yapıp topu rakibe iade ettik. bu da trabzonspor'un işine geldi. geri koşmak zorunda kalmadılar mesela.

    sonuç:
    oyunu ve skoru tutma şeklimizde sorunlarımız var. oyunun gelişimine göre reaksiyon almamızda sorumlarımız var. rakibin kalemize kolayca gelmesine hala izin veriyoruz. tempo, agresyon ve ritim sorunlarımız var.

    iyi yaptığımız şeyler zaten ortada. onları bolca konuştuk, konuşuyoruz zaten. oyunumuzun daha iyi yerlere gelmesi lazım. özellikle kazandığımız maçtan sonra bunları yazmak istedim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın