626
salgının türkiyedeki 8. ayında üçüncü kez yazdığım hastalık. bu kez oldukça kısa tutacağım.
*istanbullular, tabiri caizse tuttunuz. kendim de istanbulda ikamet eden biri olarak söylüyorum, salgının bir şekilde aşıdır, ilaçtır bitinceye kadar hastalıkla karşılaşmamanız, bakın hastalanmamanız demiyorum çok zor.
*23 ekim gecesi şehrin bıçaklanmalarıyla ünlü bir semtindeki acil doktoru arkadaşımdan aldığım bire bir bilgi:" sabaha kadar bizim hastanede 2000 test yapıldı, 1200'ü pozitif çıktı. en son kendi testim de pozitif çıktı, nöbeti bitirdim eve gidip yatacağım"
*hükümetin salgını sahada değil hastanede çözme çabası hepimizi hastalanmaya açık hale getirdi. o yüzden artık hastalanmadığımız her gün bir süpriz, bir lütuf. bunu böyle bilin, böyle yaşayın. kronik hastası veya yaşlısı olanlar azami dikkat etsin diyeceğim de neye dikkat edilecek o bile muamma.
buraya kadar kötü haberler. bundan sonra biraz da iyileri anlatalım.
*geçtiğimiz ayın başında 70 yaşındaki babam covid oldu. gece ateşlenmiş, sabah annemin mesajıyla uyandım. öğlen hastaneye götürdüklerinde saturasyonu %90 ve kan tablosu ile bt'si covidle uyumlu geldi. bende şafak attı tabii, 8 saatte saturasyonu düşmüşse sağ çıkması mümkün değil dedim. yalnız artık köy çocuğu mudur nedendir bilinmez, akşamına ateşi düştü. kalan 14 günü benim ricamla yatırıldığı ankara şehir hastanesinin yemeklerini överek geçirdi. bütün pcr testleri negatif çıktı. aynı arabada uzun yol yaptığı, aynı termostan su içtiği, aynı yatakta yattığı kimseye bulaştırmadı. bir de bana kızdı "senin yüzünden 14 gün hastanede kaldım ben corona değilim olsam bilmez miyim" diye.
*son zamanlarda netleştirdiğim görüşümün teyidi için de yazıyorum bunları. pcr negatifse bulaş zor. semptomsuzsa (super bulaştırıcı veya çocuk olmadığı sürece) bulaş zayıf. bunlar salgın kontrolü için iyi haberler.
*demek ki ne yapıyoruz? griptir, yok soğuk aldım, yok midemi üşüttüm filan demiyoruz. semptom varsa izolasyon ve tetkik. semptomu olanla sıfır temas. isterse babanızın oğlu olsun.
yine de tüm bunlara rağmen, ben dahil istanbul'da sokağa çıkan çoğu kişi bu virüsü kapacak. akıl hastanesinde çalıştığım zamanlarda bazı hastaların ultra delirmeleri olurdu, yani yok artık denilecek klinik tablolar olurdu "allah insana hastalığın da hayırlısını versin" derdik.
allah hepimize en hayırlısını versin. ki şahsen ateistim, öyle düşünün.
*istanbullular, tabiri caizse tuttunuz. kendim de istanbulda ikamet eden biri olarak söylüyorum, salgının bir şekilde aşıdır, ilaçtır bitinceye kadar hastalıkla karşılaşmamanız, bakın hastalanmamanız demiyorum çok zor.
*23 ekim gecesi şehrin bıçaklanmalarıyla ünlü bir semtindeki acil doktoru arkadaşımdan aldığım bire bir bilgi:" sabaha kadar bizim hastanede 2000 test yapıldı, 1200'ü pozitif çıktı. en son kendi testim de pozitif çıktı, nöbeti bitirdim eve gidip yatacağım"
*hükümetin salgını sahada değil hastanede çözme çabası hepimizi hastalanmaya açık hale getirdi. o yüzden artık hastalanmadığımız her gün bir süpriz, bir lütuf. bunu böyle bilin, böyle yaşayın. kronik hastası veya yaşlısı olanlar azami dikkat etsin diyeceğim de neye dikkat edilecek o bile muamma.
buraya kadar kötü haberler. bundan sonra biraz da iyileri anlatalım.
*geçtiğimiz ayın başında 70 yaşındaki babam covid oldu. gece ateşlenmiş, sabah annemin mesajıyla uyandım. öğlen hastaneye götürdüklerinde saturasyonu %90 ve kan tablosu ile bt'si covidle uyumlu geldi. bende şafak attı tabii, 8 saatte saturasyonu düşmüşse sağ çıkması mümkün değil dedim. yalnız artık köy çocuğu mudur nedendir bilinmez, akşamına ateşi düştü. kalan 14 günü benim ricamla yatırıldığı ankara şehir hastanesinin yemeklerini överek geçirdi. bütün pcr testleri negatif çıktı. aynı arabada uzun yol yaptığı, aynı termostan su içtiği, aynı yatakta yattığı kimseye bulaştırmadı. bir de bana kızdı "senin yüzünden 14 gün hastanede kaldım ben corona değilim olsam bilmez miyim" diye.
*son zamanlarda netleştirdiğim görüşümün teyidi için de yazıyorum bunları. pcr negatifse bulaş zor. semptomsuzsa (super bulaştırıcı veya çocuk olmadığı sürece) bulaş zayıf. bunlar salgın kontrolü için iyi haberler.
*demek ki ne yapıyoruz? griptir, yok soğuk aldım, yok midemi üşüttüm filan demiyoruz. semptom varsa izolasyon ve tetkik. semptomu olanla sıfır temas. isterse babanızın oğlu olsun.
yine de tüm bunlara rağmen, ben dahil istanbul'da sokağa çıkan çoğu kişi bu virüsü kapacak. akıl hastanesinde çalıştığım zamanlarda bazı hastaların ultra delirmeleri olurdu, yani yok artık denilecek klinik tablolar olurdu "allah insana hastalığın da hayırlısını versin" derdik.
allah hepimize en hayırlısını versin. ki şahsen ateistim, öyle düşünün.