26599
genç oyuncuları oynatmadığı için kızmadığım teknik direktör.
aslında burada http://gss.gs/2921591 atalay babacan başlığı altında biraz anlatmaya çalışmıştım bunun sebebini. tekrar böyle bir konuya girme sebebim, hata yapacaksa sofian değil, ali yavuz kol yapsın yorumları. bence de genç oyuncuların hata yapmaları daha az göze çarpar ve daha az eleştiri alırlar fakat burada atlamamamız gereken bir husus var. oyuncuların gelişimi.
oyuncular sahaya çıkmaya fiziken olduğu kadar mental olarak da hazırlanması lazım. bütün sporlarda psikoloji çok önemli bir etken. biraz konuyla bağımsız olacak fakat burak yılmaz'ın hala sahalarda olabilmesi spor psikolojisinin iyi olmasıyla alakalı diye düşünüyorum. yani bir oyuncuyu sadece yetenek ve fizik açısından değerlendirmemek gerekir. bu çocuklar, fm karakteri değil ki orada bile psikoloji önemli. zaten 11 ekim 2020 tarihinde fatih hoca'nın bein sport röportajının ilk bölümünden bundan bahsetti. psikolojik olarak hazırlamaktan.
peki, biz bu çocukları bu halleriyle sahaya atarsak ne olur ? muhtemelen daha önce hiç görmedikleri bir oyuna ve sisteme alışmaya çalışırlar. bu da maç içinde sıkıntı yaşamalarını sağlar. çünkü oynanan oyundan bile bihaber olacak durumdalar. bu kendilerinin özgüvenini 1-2 maç sonra kaybetmelerine sebep olur. sahaya her çıktığında ayağı titremeye başlar. taraftarlar da bu oyuncudan olmaz deyip ümidi keser ve belki de potansiyeli fm diliyle 4 olan oyuncu kariyeri boyunca 2'yi geçemez.
biz alt yapıları, alt yapı sistemini değiştirmeden diğer avrupa takımları gibi bu oyuncuları sahaya süremeyiz. saf yetenekli diye bir oyuncuyu sahaya süremeyiz. bu oyuncuyu daha da köreltir.
zaten şuan milli takımımızda üst düzey oynayan oyuncuların avrupa kariyerlerine bakarsak bu durumu daha net görebiliriz. cengiz ünder, başakşehir'de oynamasına rağmen, roma'da ilk 6 ay neredeyse kadroya giremedi. daha sonra kendini geliştirerek oradaki oyuna mental olarak da adapte oldu ve yetenekleri gösterdi. aynı şekilde çağs * da ingiltere gittikten 1 sene sonra oynamaya başladı. muhtemelen cenk özkacar'da daha sonra oynamaya başlayacak. çünkü bu çocuklar burada futbol öğrenmiyorlar. çoğu anadolu takım hocasının da alt yapı hocalarından farkı olmadığı ve oyuncuları geliştirmediği için de orada oynamaları da çok bir şey ifade etmiyor.
fatih hoca her ne kadar burada bile sistemi yok denilse de, ülke sınırları içerisinde bir sistem oturtmaya çalışan teknik direktörlerden biri olduğu çok açık. sistemi doğrudur, yanlıştır, iyidir, kötüdür başka tartışma konusu fakat belirli bir sistemde oynatmaya çalıştığı çok net. işte bu yüzden bu çocukların bu sisteme alışmaları için beklememiz gerekiyor.
takımda, çoğu oyuncunun yeri belirli ve sistemi yürüten bir oyuncu grubu olsa, yine bu genç oyuncuları takım oyuncuları taşır fakat şuan takımı taşıyacak oyuncu grubu da yok. hatta direkt oynaması istenen genç oyuncuların taşıması gerekiyor. zamanında ujfalusi ve melo semih'i taşıdı. melo ve elmander emre çolak'ı taşıdı. zaten iyi bir sistemde ve takım oyununda kimin oynadığı fark etmeksizin güçlü bir oyun vardı. ilk yarı çoğu maçta oynayan kazım kazım gitti, yerine engin girdi, baros yerine necati girdi fakat bu güçlü omurga oturmuş güçlü oyun sayesinde takıma kolay adapte olabildiler. bunları yapan da yine fatih hoca'ydı.
peki ne yapmamız gerekiyor? kerem'in, ali yavuz'un, hatta oğulcan'ın, futbolu öğreninceye kadar idman yapmalarını, en azından sahada oynanan oyundan haberdar oluncaya kadar idmanlarda çalışılması buna hazır olduklarında potansiyellerini sahada test edilmesi gerekir. bence taylan konusunda sınıfı geçtik. taylan 2019-2020 sezonu bitişinde 1 milyon euro'ya satılsa kimse niye satıldı demezdi fakat şuan hem psikolojik olarak hem de oyun olarak geldiği ilk zamana göre büyük gelişim kaydetti. taylan için bu süre gerekliydi, diğerleri için de gerekli.
tabii bir de taraftar tarafı var bu işin. ne yazık ki sosyal medyanın çok aktif kullanılması ve oyunculara direkt ulaşım bu psikolojik hazırlanmayı kötü yönde etkiliyor. emin bayram iki maç oynadıktan sonra burada bile ki burası twitter'a, ekşi'ye göre daha nezih ve futbolu seven insanların olduğu bir yer, emin'in hızı artmaz bu oyuncudan olmaz yorumları geldi. aynı şekilde 13 ekim 2020 tarihinde oynanana ingiltere- türkiye u21 maçından sonra ravil tagir için yapıldı.
aslında çok söze gerek duymadan, türkiye u21 takımımızın son eleme maçlarında bakarak, oyuncuların ne kadar oyunu bilmediklerini, mevzunun yetenek değil, oyun bilgisiyle alakalı olduğunu görebiliriz.
bu oryantasyon sürecinin başarılı olması için de bizim hem oynadıklarında hem de kenarda durduklarında çok sabırlı olmamız gerekir. oynamıyorsa gitsin diye düşünmek de yanlış olur.
aslında burada http://gss.gs/2921591 atalay babacan başlığı altında biraz anlatmaya çalışmıştım bunun sebebini. tekrar böyle bir konuya girme sebebim, hata yapacaksa sofian değil, ali yavuz kol yapsın yorumları. bence de genç oyuncuların hata yapmaları daha az göze çarpar ve daha az eleştiri alırlar fakat burada atlamamamız gereken bir husus var. oyuncuların gelişimi.
oyuncular sahaya çıkmaya fiziken olduğu kadar mental olarak da hazırlanması lazım. bütün sporlarda psikoloji çok önemli bir etken. biraz konuyla bağımsız olacak fakat burak yılmaz'ın hala sahalarda olabilmesi spor psikolojisinin iyi olmasıyla alakalı diye düşünüyorum. yani bir oyuncuyu sadece yetenek ve fizik açısından değerlendirmemek gerekir. bu çocuklar, fm karakteri değil ki orada bile psikoloji önemli. zaten 11 ekim 2020 tarihinde fatih hoca'nın bein sport röportajının ilk bölümünden bundan bahsetti. psikolojik olarak hazırlamaktan.
peki, biz bu çocukları bu halleriyle sahaya atarsak ne olur ? muhtemelen daha önce hiç görmedikleri bir oyuna ve sisteme alışmaya çalışırlar. bu da maç içinde sıkıntı yaşamalarını sağlar. çünkü oynanan oyundan bile bihaber olacak durumdalar. bu kendilerinin özgüvenini 1-2 maç sonra kaybetmelerine sebep olur. sahaya her çıktığında ayağı titremeye başlar. taraftarlar da bu oyuncudan olmaz deyip ümidi keser ve belki de potansiyeli fm diliyle 4 olan oyuncu kariyeri boyunca 2'yi geçemez.
biz alt yapıları, alt yapı sistemini değiştirmeden diğer avrupa takımları gibi bu oyuncuları sahaya süremeyiz. saf yetenekli diye bir oyuncuyu sahaya süremeyiz. bu oyuncuyu daha da köreltir.
zaten şuan milli takımımızda üst düzey oynayan oyuncuların avrupa kariyerlerine bakarsak bu durumu daha net görebiliriz. cengiz ünder, başakşehir'de oynamasına rağmen, roma'da ilk 6 ay neredeyse kadroya giremedi. daha sonra kendini geliştirerek oradaki oyuna mental olarak da adapte oldu ve yetenekleri gösterdi. aynı şekilde çağs * da ingiltere gittikten 1 sene sonra oynamaya başladı. muhtemelen cenk özkacar'da daha sonra oynamaya başlayacak. çünkü bu çocuklar burada futbol öğrenmiyorlar. çoğu anadolu takım hocasının da alt yapı hocalarından farkı olmadığı ve oyuncuları geliştirmediği için de orada oynamaları da çok bir şey ifade etmiyor.
fatih hoca her ne kadar burada bile sistemi yok denilse de, ülke sınırları içerisinde bir sistem oturtmaya çalışan teknik direktörlerden biri olduğu çok açık. sistemi doğrudur, yanlıştır, iyidir, kötüdür başka tartışma konusu fakat belirli bir sistemde oynatmaya çalıştığı çok net. işte bu yüzden bu çocukların bu sisteme alışmaları için beklememiz gerekiyor.
takımda, çoğu oyuncunun yeri belirli ve sistemi yürüten bir oyuncu grubu olsa, yine bu genç oyuncuları takım oyuncuları taşır fakat şuan takımı taşıyacak oyuncu grubu da yok. hatta direkt oynaması istenen genç oyuncuların taşıması gerekiyor. zamanında ujfalusi ve melo semih'i taşıdı. melo ve elmander emre çolak'ı taşıdı. zaten iyi bir sistemde ve takım oyununda kimin oynadığı fark etmeksizin güçlü bir oyun vardı. ilk yarı çoğu maçta oynayan kazım kazım gitti, yerine engin girdi, baros yerine necati girdi fakat bu güçlü omurga oturmuş güçlü oyun sayesinde takıma kolay adapte olabildiler. bunları yapan da yine fatih hoca'ydı.
peki ne yapmamız gerekiyor? kerem'in, ali yavuz'un, hatta oğulcan'ın, futbolu öğreninceye kadar idman yapmalarını, en azından sahada oynanan oyundan haberdar oluncaya kadar idmanlarda çalışılması buna hazır olduklarında potansiyellerini sahada test edilmesi gerekir. bence taylan konusunda sınıfı geçtik. taylan 2019-2020 sezonu bitişinde 1 milyon euro'ya satılsa kimse niye satıldı demezdi fakat şuan hem psikolojik olarak hem de oyun olarak geldiği ilk zamana göre büyük gelişim kaydetti. taylan için bu süre gerekliydi, diğerleri için de gerekli.
tabii bir de taraftar tarafı var bu işin. ne yazık ki sosyal medyanın çok aktif kullanılması ve oyunculara direkt ulaşım bu psikolojik hazırlanmayı kötü yönde etkiliyor. emin bayram iki maç oynadıktan sonra burada bile ki burası twitter'a, ekşi'ye göre daha nezih ve futbolu seven insanların olduğu bir yer, emin'in hızı artmaz bu oyuncudan olmaz yorumları geldi. aynı şekilde 13 ekim 2020 tarihinde oynanana ingiltere- türkiye u21 maçından sonra ravil tagir için yapıldı.
aslında çok söze gerek duymadan, türkiye u21 takımımızın son eleme maçlarında bakarak, oyuncuların ne kadar oyunu bilmediklerini, mevzunun yetenek değil, oyun bilgisiyle alakalı olduğunu görebiliriz.
bu oryantasyon sürecinin başarılı olması için de bizim hem oynadıklarında hem de kenarda durduklarında çok sabırlı olmamız gerekir. oynamıyorsa gitsin diye düşünmek de yanlış olur.