26269
bu sezona iyi başlamış olsa da ne yazık ki bazı inatlarından ve hatalarından vazgeçmemekte direten hocamız.
öncelikle forma adaleti konusunda ne yazık ki tercihini hep kendi sevdiği adamdan yana kullanma eğilimi devam ediyor. arda, soso ve babel dışında hiçbir aksiyon denemiyor. mesela emre kılınç'ı ortaya koydu. halbuki emre, soso yerine o kanatta çok daha fazla katkı verebilir. soso oynadığı hiçbir maçta güven vermedi. defansif koşuyu geçtim, ofansif koşu bile yapmıyor. hadi ayıp olmasın, antep maçında yaptı. ama o kadar sonra bıraktı.
arda'ya inanılmaz takıldı. aklım almıyor. yani bu takımda sahaya ilk ismi yazılan oyuncunun arda olması gerçekten çok üzücü. demek ki geçen sezon devre arasında arda alınsa biz onyekuru'yu izleyemeyecektik. muhtemelen o ilk 8 maçtaki tempoyu da yapamayacaktık. bir işe yaramadı ama pandemi araye girmese muhtemelen şampiyon olacak rüzgarı almıştık. demek ki o rüzgarı da kesecekti.
babel konusuna ise bir şey diyemiyorum. geçen sezon nzonzi'yi sırf tafra yaptı diye silen hocanın, gittikten sonra arkasından bir sürü laf eden babel'e sarılması gerçekten üzücü.
diğer taraftan her röportajda "listemizi verdik ama alamadılar" diyerek yönetimi sürekli sıkıştırması da doğru değil. hoca takımın mali durumunu en iyi bilenlerden birisidir. buna rağmen genç, potansiyelli oyuncuların bonservisle alınmasını istediği bir listenin de gerçekleşmeyeceğini bilemeyecek olmasını makul bulmuyorum.
bir de "satma konusunda da iyi olmalıyız" sözü var. hoca bunu söylediğinde saçma bir şekilde "bu yönetim oyuncu satamıyor" diyen taraftara da gaz veriyor. halbuki burada bir satış söz konusu değil. sarış marketten, manavdan, bakkaldan olur. artık internet var velhasıl. buradan bir şey satın alıyoruz değil mi? bunu yaparken "al şu parayı bana 2 kilo domatesi bonservisiyle ver" demiyoruz. neden? çünkü bir "mal" satın alıyoruz. ancak futbolcular birer mal değil. bu nedenle de karpuz gibi alınıp satılmaları da mümkün değil. eski dönemlerde olduğu gibi köle pazarına götürüp "satmanız" da mümkün değil. bir oyuncunun talipleri varsa bu talipler arasından en makul olanını tercih edebilirsiniz. ancak talibi olmayan ya da talip olsa da sizin zor durumunuz nedeniyle neredeyse hiç para ödemeden oyuncuyu almak isteyen kulüpler varken nasıl oyuncuyu göndereceksiniz? kaldı ki oyuncuların da kapı gibi kontratları ve bol sıfırlı maaşları var.
bir de seri olayı çıktı. ben taylan yerinde olsam gerçekten çok üzülürdüm. sen bir takıma geliyorsun, yarım sezon boyunca hoca seni neredeyse ilk 18'e bile almıyor. sorulduğunda "nereden biliyorsunuz taylan'in bizim seviyemizde olduğunu?" diye cevap veriyor. sen yılmıyorsun, kadroya giriyorsun. oynadığın maçlarda iyi oynuyorsun. sonra yeni sezon geliyor. kendini geliştirip takımın en eksik bölgesinde harikalar yaratıyorsun. neredeyse her maç takımın en iyisi oluyorsun ama hocan ilk puan kaybında "eh bizde de bir seri yok" diyor. ben olsa gerçekten "hocam bırak ben gideyim" derim.
bu ve bunun gibi pek çok konuda hoca maalesef ısrarla hata yapmaya devam ediyor. şimdilik işler fena gitmediğinden dolayı kimse ses çıkarmıyor. zaten taraftar da yok. ama biraz tökezlersek bunların hepsi göze batmaya başlar.
öncelikle forma adaleti konusunda ne yazık ki tercihini hep kendi sevdiği adamdan yana kullanma eğilimi devam ediyor. arda, soso ve babel dışında hiçbir aksiyon denemiyor. mesela emre kılınç'ı ortaya koydu. halbuki emre, soso yerine o kanatta çok daha fazla katkı verebilir. soso oynadığı hiçbir maçta güven vermedi. defansif koşuyu geçtim, ofansif koşu bile yapmıyor. hadi ayıp olmasın, antep maçında yaptı. ama o kadar sonra bıraktı.
arda'ya inanılmaz takıldı. aklım almıyor. yani bu takımda sahaya ilk ismi yazılan oyuncunun arda olması gerçekten çok üzücü. demek ki geçen sezon devre arasında arda alınsa biz onyekuru'yu izleyemeyecektik. muhtemelen o ilk 8 maçtaki tempoyu da yapamayacaktık. bir işe yaramadı ama pandemi araye girmese muhtemelen şampiyon olacak rüzgarı almıştık. demek ki o rüzgarı da kesecekti.
babel konusuna ise bir şey diyemiyorum. geçen sezon nzonzi'yi sırf tafra yaptı diye silen hocanın, gittikten sonra arkasından bir sürü laf eden babel'e sarılması gerçekten üzücü.
diğer taraftan her röportajda "listemizi verdik ama alamadılar" diyerek yönetimi sürekli sıkıştırması da doğru değil. hoca takımın mali durumunu en iyi bilenlerden birisidir. buna rağmen genç, potansiyelli oyuncuların bonservisle alınmasını istediği bir listenin de gerçekleşmeyeceğini bilemeyecek olmasını makul bulmuyorum.
bir de "satma konusunda da iyi olmalıyız" sözü var. hoca bunu söylediğinde saçma bir şekilde "bu yönetim oyuncu satamıyor" diyen taraftara da gaz veriyor. halbuki burada bir satış söz konusu değil. sarış marketten, manavdan, bakkaldan olur. artık internet var velhasıl. buradan bir şey satın alıyoruz değil mi? bunu yaparken "al şu parayı bana 2 kilo domatesi bonservisiyle ver" demiyoruz. neden? çünkü bir "mal" satın alıyoruz. ancak futbolcular birer mal değil. bu nedenle de karpuz gibi alınıp satılmaları da mümkün değil. eski dönemlerde olduğu gibi köle pazarına götürüp "satmanız" da mümkün değil. bir oyuncunun talipleri varsa bu talipler arasından en makul olanını tercih edebilirsiniz. ancak talibi olmayan ya da talip olsa da sizin zor durumunuz nedeniyle neredeyse hiç para ödemeden oyuncuyu almak isteyen kulüpler varken nasıl oyuncuyu göndereceksiniz? kaldı ki oyuncuların da kapı gibi kontratları ve bol sıfırlı maaşları var.
bir de seri olayı çıktı. ben taylan yerinde olsam gerçekten çok üzülürdüm. sen bir takıma geliyorsun, yarım sezon boyunca hoca seni neredeyse ilk 18'e bile almıyor. sorulduğunda "nereden biliyorsunuz taylan'in bizim seviyemizde olduğunu?" diye cevap veriyor. sen yılmıyorsun, kadroya giriyorsun. oynadığın maçlarda iyi oynuyorsun. sonra yeni sezon geliyor. kendini geliştirip takımın en eksik bölgesinde harikalar yaratıyorsun. neredeyse her maç takımın en iyisi oluyorsun ama hocan ilk puan kaybında "eh bizde de bir seri yok" diyor. ben olsa gerçekten "hocam bırak ben gideyim" derim.
bu ve bunun gibi pek çok konuda hoca maalesef ısrarla hata yapmaya devam ediyor. şimdilik işler fena gitmediğinden dolayı kimse ses çıkarmıyor. zaten taraftar da yok. ama biraz tökezlersek bunların hepsi göze batmaya başlar.