604
bugün moğolistan'dan arkadaşım otgonbayar'la hakkında konuştuğum virüs. bazı devletlerin adeta halkıyla dalga geçtiğini ve ölen ölsün dediğini üzülerek öğrendim. inanılmaz ama "gavat demedim kavas dedim" tadında bir kelime cambazlığıyla "vaka demedim hasta dedim" diyerek aylardır bile isteye vatandaşlarından hastalığı kapmış insan sayısını gizlediklerini pişkince, utanmazca itiraf eden bir sağlık bakanları olduğunu söyledi otgonbayar. üstelik halen gerçek günlük vaka sayısını açıklamıyorlarmış.
yüzleri kızarmıyor mu diye sordum, hayır dedi. bizde yüzü kızaran insanlar hapislerde çürüyor veya intihar ediyorlar.
vah dedim, işiniz zor.
bunu derken içimden neyse ki insanın değer gördüğü bir sosyal devletin vatandaşıyım diye geçirdim.
"biz artık alıştık" dedi otgonbayar, ve bunu derken gerçekten de kanıksamış bir sesi vardı. üzüldüm arkadaşıma, benimle aynı yaşta, aklı başında, iyi yürekli bir çocuk. pandemi zamanı ücretsiz izne çıkarılmış, zaten enflasyon da çok yüksek olduğu için hayat çok pahalıymış bir de gelirsiz kalınca açlık çeker olmuş.
"her geçen gün bir temel ihtiyaca daha lüks etiketi yapıştırıyoruz" dedi
ve üstüne ölüme terk ediliyoruz. televizyonda her gün cengiz han'ın asyaya nasıl hükmettiğini anlatan diziler yayinlanıyor, halkımızın en az yarısı bir kez daha asya bozkırlarında suvari birliklerimizle düşmanlarımızı köleleştireceğimiz günleri hayal ediyor ve açlığını masallaşmış tarihle bastırıyor.
neden ayaklanmıyorsunuz?
çünkü cengiz han masallarını seven insanlar bizi hiç sevmiyorlar ve ayaklandığımız gün bizi öldürmemeleri için onların önünde duracak kimse yok.
vah otgonbayarım dedim, sen bari dikkat et, yaşlılarını koru, maskeni tak dedim.
ben taksam ne olacak dedi, herkes maskesiz ve uyarınca bıçaklıyorlar.
zaten artık moğolistan'da kimsenin kimseye tahamülü kalmamış, hemen kavga çıkıyormuş. bir sokak köşesinde öldürülsen, tecavüze uğrasan suçlu ertesi gün salıveriliyormuş.
o yüzden dedi, ben alışkınım.
vah dostum dedim halime şükrederek.
yüzleri kızarmıyor mu diye sordum, hayır dedi. bizde yüzü kızaran insanlar hapislerde çürüyor veya intihar ediyorlar.
vah dedim, işiniz zor.
bunu derken içimden neyse ki insanın değer gördüğü bir sosyal devletin vatandaşıyım diye geçirdim.
"biz artık alıştık" dedi otgonbayar, ve bunu derken gerçekten de kanıksamış bir sesi vardı. üzüldüm arkadaşıma, benimle aynı yaşta, aklı başında, iyi yürekli bir çocuk. pandemi zamanı ücretsiz izne çıkarılmış, zaten enflasyon da çok yüksek olduğu için hayat çok pahalıymış bir de gelirsiz kalınca açlık çeker olmuş.
"her geçen gün bir temel ihtiyaca daha lüks etiketi yapıştırıyoruz" dedi
ve üstüne ölüme terk ediliyoruz. televizyonda her gün cengiz han'ın asyaya nasıl hükmettiğini anlatan diziler yayinlanıyor, halkımızın en az yarısı bir kez daha asya bozkırlarında suvari birliklerimizle düşmanlarımızı köleleştireceğimiz günleri hayal ediyor ve açlığını masallaşmış tarihle bastırıyor.
neden ayaklanmıyorsunuz?
çünkü cengiz han masallarını seven insanlar bizi hiç sevmiyorlar ve ayaklandığımız gün bizi öldürmemeleri için onların önünde duracak kimse yok.
vah otgonbayarım dedim, sen bari dikkat et, yaşlılarını koru, maskeni tak dedim.
ben taksam ne olacak dedi, herkes maskesiz ve uyarınca bıçaklıyorlar.
zaten artık moğolistan'da kimsenin kimseye tahamülü kalmamış, hemen kavga çıkıyormuş. bir sokak köşesinde öldürülsen, tecavüze uğrasan suçlu ertesi gün salıveriliyormuş.
o yüzden dedi, ben alışkınım.
vah dostum dedim halime şükrederek.